ABD Anayasa Mahkemesi’nde 17 Ocak’ta yapılacak Halkbank’ın temyiz başvurusu duruşmasından önce savcılık mahkemeye sunduğu iki farklı başvuruda bankanın avukatlarının sunduğu altı dilekçeye yanıt verdi.
Savcılık, biri 41 diğeri de 39 sayfadan oluşan itiraz dilekçesinde, ABD Anayasa Mahkemesi’nin Halkbank davasında alacağı kararın önemine vurgu yaparak, Halkbank’ın temyiz talebinin kabul edilmesinin şimdiye kadar ABD’nin İran’a karşı verdiği mücadeleyi küresel ölçekte sekteye uğratabileceğini savundu.
Savcılık, Anayasa Mahkemesi’nde, Halkbank davasında çıkacak olası bir lehte kararın, ABD’nin İran’a ekonomik yaptırımlarını uygulama kabiliyetini önemli ölçüde olumsuz etkileyebileceğini belirtti. Böylesi bir kararın ABD’nin en önemli dış güvenlik sorunları arasında yer alan İran’a karşı mücadelesini olumsuz olarak etkileyeceği görüşü dile getirildi.
Savcılık, mahkemeye sunduğu dilekçede ABD’de kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum örgütü olan UANI’e (İran Nükleerine Karşı Birlik) bağlı uluslararası hukuk uzmanları Mark B. Feldman ve Chimene I. Keitner’ın görüşlerine yer verdi.
Savcılık, yönetiminde eski ABD büyükelçileri, valiler, kongre üyeleri ve önde gelen Ortadoğu politika uzmanlarının da bulunduğu kuruluşun, İran’ı yasadışı nükleer silah programından, terörizme verdiği destekten ve insan hakları ihlallerinden vazgeçmeye zorlama amacıyla baskı kurmak için kurulduğunu belirtti.
Dilekçede, ticari bir banka olan Halkbank’ın, ABD Maliye Bakanlığı’ndan yasadışı uygulamalarını gizleyerek, en az 1 milyarı Amerikan mali sistemi aracılığıyla, yaklaşık 20 milyar dolar değerindeki İran fonlarını yasadışı bir şekilde aklamakla suçlandığı hatırlatıldı.
Halkbank’ın ABD yaptırımlarını ihlal etmesine rağmen, şimdi Türkiye’nin kendi hisselerinin çoğunluğuna sahip olmasını gerekçe göstererek ABD’de yargılanamayacağını öne sürmesinin kabul edilemez olduğu kaydedildi.
Savcılık, savunmanın dilekçesinde yer alan “uluslararası kâbus” yaşanabileceğine yönelik iddiaların gerçek dışı olduğunu, ABD ve müttefiklerinin İran’ın düşmanca tutumundan zarar gördüğünü, İran’ın son dönemde ölümcül silah kullanımını tırmandırdığını, insansız hava araçlarıyla bölgeye dehşet saçtığını, Ukrayna’yı işgal eden Rusya’ya da koşulsuz desteğini sürdürdüğünü belirtti.
Halkbank geçtiğimiz Kasım ayında, bankanın temyiz başvurusunun kabul edilmeyip ABD’de yargılanmasının “uluslararası infiale ve uluslararası toplumda diplomatik bir kâbusun yaşanmasına” yol açabileceğini öne sürmüştü. Bankanın hisselerinin yüzde 87’sinin Türkiye Cumhuriyeti Varlık Fonu’na ait olduğu belirtilerek, bankanın yargı dokunulmazlığı olduğu savunulmuştu.
Halkbank’ın avukatları, Azerbaycan, Katar ve Pakistan’ın aynı doğrultudaki görüşlerini de dilekçeye eklemişti.
Halkbank, Türkiye Bankalar Birliği, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Türk Kızılay gibi Türk kamu kuruluşlarının da kendi lehlerindeki görüşlerini belirten ifadelerini savunma dilekçesine ilave etmişti.
Halkbank’ın avukatları, bireysel olarak farklı uluslararası uzmanların kendi lehlerindeki görüşlerini de mahkemeye iletmişti.
Banka, Milano Bocconi Uluslararası Hukuk öğretim üyesi Prof. Roger O’Keefe, Vanderbilt Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Ingrid Wuerth Brunk, California Üniversitesi İş Hukuku Bölümü öğretim üyesi Prof. William S. Dodge ve eski Londra Barosu Başkanı Lord Daniel Brennan’ın, bankanın ABD’de yargılanamayacağı konusundaki kişisel görüşlerini de savunma dilekçesine eklemişti.