Reuters’den Hümeyra Pamuk’un yayınladığı Beyaz Saray, ABD Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon yetkililerinin Gazze saldırılarının ilk günlerinde gönderdiği e-postalar, Biden yönetiminin yaşadığı iç tartışmaları gözler önüne seriyor.
7 Ekim saldırılarından birkaç gün sonra ABD’li üst düzey yetkililer arasında gerçekleşen yazışmalarda, Washington’un İsrail’in sivillere yönelik operasyonlarına ilişkin ciddi endişeleri olduğu ortaya çıktı. Sızdırılan e-postalarda, ABD’nin bu politikayı desteklemesinin bölgedeki itibarını zedeleyebileceğinden endişeleniliyor.
“Savaş suçu olarak değerlendirilebilir”
Ortadoğu’dan Sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı Dana Stroul, 13 Ekim’de Beyaz Saray’a gönderdiği e-postada, İsrail’in Gazze’de bir milyon Filistinliyi tahliye etmeye yönelik talimatının “uluslararası hukuka aykırı olabileceği ve savaş suçu olarak değerlendirilebileceği” konusunda uyarıda bulunduğu görülüyor. Stroul, Kızılhaç yetkilisi Fabrizio Carboni’nin “İsrail savaş suçu işlemeye yakın” değerlendirmesini üst düzey yetkililere aktarmış.
Dışişleri Bakanlığı Kamu Diplomasisi Sorumlusu Bill Russo ise, 11 Ekim tarihli yazışmasında ABD’nin Gazze’de yaşanan sivil ölümlerini yeterince ele almamasının Arap dünyasında olumsuz bir imaj oluşturduğunu ve “olası savaş suçlarına suç ortaklığı yapmakla” suçlanabileceği ihtimalinden endişelendiğini belirtmiş.
Russo gönderdiği e-postada, “Washington’un İsrail’in eylemlerine karşı tepkisiz kalması, bölgedeki güvenilirliğimizi sarsabilir ve ABD’yi yıllarca sürecek olumsuz bir konuma sürükleyebilir” ifadelerini kullanıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı silah gönderilmesine karşı çıkmış
E-posta yazışmaları, Biden yönetiminin İsrail’e sağlanan askeri yardımlar konusundaki iç tartışmalara da ışık tutuyor. 14 Ekim’de İsrail, ABD’den polis güçleri için 20 bin otomatik tüfeğin hızla sevk edilmesini talep etti. ABD Dışişleri Bakanlığı, bu tür büyük bir sevkiyatın 24-48 saat içinde onaylanmasının mümkün olmadığını belirtmesine ragmen, Biden yönetimi İsrail’e yaptığı askeri yardımları büyük ölçüde hız kesmeden sürdürdü.
Dışişleri Bakanlığı’nın ilgili birimi, İsrail’e gönderilmesi planlanan el bombası fırlatıcıları ve tüfekler dahil toplamda 16 ayrı silah paketine insan hakları ihlalleri gerekçesiyle itiraz etse de, birçok sevkiyat onaylandı. ABD, İsrail’e ek olarak 2,000 librelik bombalar ve Hellfire füzeleri dahil olmak üzere binlerce mühimmat gönderdi.
Bu dönemde, ABD yetkililerinin İsrail’den Gazze operasyonlarını geciktirmesini istediği ve İsrail’in askeri hazırlıkları nedeniyle kara harekâtını geciktirdiği ifade ediliyor. Washington’un İsrail’e baskı uyguladığını ve bu sayede daha büyük bir felaketin önlendiğini savunan yetkililer, ABD’nin bölgede olumlu bir rol oynadığını öne sürüyor.
ABD’nin Tutum Değişikliği: “Gazze’deki Filistinlilerin Acısını Dile Getirmeliyiz”
E-postalar, ABD yönetiminin Gazze savaşının ilerleyen günlerinde politikalarında değişiklik yapma ihtiyacı hissettiğini de ortaya koyuyor. 13 Ekim’de ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ilk kez kamuoyu önünde Gazze’deki sivil ölümlerine değinerek “Gazze’de Filistinli ailelerin yaşadığı acıları” dile getirdi. Bu açıklamanın ardından, ertesi gün Başkan Biden, Beyaz Saray ekibine Gazze’deki insani krizle ilgili öncelikli olarak harekete geçmeleri talimatı verdi.
E-posta zincirlerinde yer alan yetkililerin bir kısmı, ABD’nin Gazze konusundaki tavrını yumuşatarak daha dengeli bir politika izlediğini iddia ediyor. Ancak iç yazışmalarda bu değişimin oldukça yavaş gerçekleştiğine dair eleştiriler de yer alıyor.
Ayrıca Siyasi ve Askeri İşlerden Sorumlu Bakan Yardımcısı Jessica Lewis, incelemenin hızlandırılmasını istedi. Lewis, İsrail’e yönelik belirli silah paketlerine olası itirazların “acilen” açıklanmasını istedi.