Serbest TV’de yayımlanan açık oturumda Serbestiyet yazarları Halil Berktay ve Gürbüz Özaltınlı Sedat Peker’in açıklamalarının Türkiye’ye etkisini değerlendirdi. Açık oturumu Oral Çalışlar yönetti.
Halil Berktay: “Sedat Peker bir tül perdesini, bir maskeyi yırttı attı”
Sedat Peker olayı en basitinden, eski deyimiyle klasik deyimiyle tam bir skandal. Tüm bir rezalet. Bu muazzam bir olay, skandalın skandalı. Her şey tel tel dökülüyor. Şöyle söyleyebilirim; bütün bir hukuksuz ilişkiler; devletin kriminalleşmesi; mafya ile devletin iç içe geçmesi; bunun ötesinde Türkiye’de yıllardır ve hatta on yıllardır kapitalizmin nasıl işlemekte olduğu, Türkiye kapitalizminin nasıl bir kapitalizm olduğu, sermayenin nasıl biriktiği, ekstra kârların, süper kârların, normal piyasa oranlarının ötesinde gelirlerin nasıl sağlandığı; basının nasıl ahlaksızlaştığı; basının bazı kesimlerinin, bazı grupların, bazı kişilerin gerek iktidarla gerekse şu veya bu suç örgütüyle nasıl iç içe geçtiğine dair tonlarla ve tonlarca şey ortaya dökülüyor.
Bunların aslında her biri tek tek skandal. Mesela Veyis Ateş olayı aslında tek başına bir skandal, Paramount Oteli tek başına bir skandal, Sedat Peker’in koruması olayı tek başına bir skandal, en son birkaç gün önceden bu yana gözler önüne serilen Suriye’deki Türkiye’nin askeri varlığı sayesinde veya onun şemsiyesi altında ne gibi yağmalama, yağmalanma olaylarının cereyan ettiği, zeytin ağaçlarına varıncaya kadar nelerin Türkiye’ye taşınmakta olduğu ayrı bir skandal. Sedat Peker’in video kayıtları, bütün bunların önündeki tül perdesini bir anda çekip alıverdi.
Sedat Peker bir tül perdesini, bir maskeyi yırttı attı aslında. Ardındaki tarifi mümkün olmayan gerçeklik ortaya çıktı. Sedat Peker ne olursa olsun -çok makbul bir adam olmadığı ortada ve kendisinin de bir suç örgütü lideri, bir mafya lideri, bir katil ya da katilleri kumanda etmiş bin türlü karanlık ilişkinin içindeki bir adam olduğu ortada- benim Sedat Peker’i iyileştirecek, güzelleştirecek, kahramanlaştıracak, aklayacak halim yok. Ama, ‘Söyleyene değil, söyletene bak’ demişler. Bazı dinamikler, birtakım olaylar, iç çekişmeler/çelişmeler Sedat Peker’i konuşmaya sevk etti ve Sedat Peker de maske yırtılmasa bize (güzel kadın anlamında) âfet olacak bir yüzün üzerindeki maskeyi çekip aldı ve bütün bu gerçekler ortaya döküldü.
Gürbüz Özaltınlı: “Bu krizden bir çözülüş çıkar mı? Bir itiş lazım. Bu itiş bence seçimlerdir”
Sedat Peker’in çok izleyici bulmasının hem konjonktürel hem de yapısal nedenleri var. Hem konular çok cazip, hem de Peker Türkiye konjonktüründe etkili tokat atan, kimsenin söyleyemediklerini söyleyen sarsıcı bir aktör olarak devreye girdi. Böyle dinleniyor.
Ben en çok şunu merak ediyorum; bu iktidarda kendiliğinden bir çözülme, bir istifa, iç çatışmanın getirdiği bir dağılma meydana gelecek mi? Ben bunun gerçekleşeceğini düşünenlerden değilim. Hırpalanır, oradan buradan kuyruklar kopar, çok önemsiz unsurların başı yanabilir ama yukarıda bir şemsiye var ve o şemsiye ile ontolojik bağlar var. Bunlar hakikaten hem en açılmış, güç kavgası alanına dağılmış şekilde itişiyorlar hem de kopamazlar. Bir sürükleyiş yaşıyor Türkiye ve tabii yönetilmesi çok zor bir yapı. Erdoğan’ın da çok zorlandığını düşünüyorum bana sorarsanız.
İktidar bununla karşılaştığında bence çok şaşırdı. 20 gün falan susmak, sonra gönülsüz şekilde söylenen laflar, kendi itibarına uzanmasın diye itilerek edilmiş laflar…
Bu bir yönetim krizi. Peki bu krizden bir çözülüş çıkar mı? Bir itiş lazım. Bu itiş bence seçimlerdir.
Tamamını Serbest TV’de izlemek için:
SerbestPod’da dinlemek için: