Faytonlar kalktıktan sonra Adalar’a İETT tarafından bir ulaşım sistemi getirildi. Böylece fayton taşımacılığından boşalan insan taşıma işini artık, aslında bir toplu taşıma şirketi olan İETT yapacaktı. 150 yıldan fazla geçmişi olan bir kamu şirketinin bu işi üstlenmesi kulağa hiç de kötü gelmiyordu. Sonuçta bu uygulama başladı ve adayı ezel ebed “fayton’lu” algılayan Adalı- İstanbullu birçok kişi bile, öyle böyle bu yeni gelen araçları kabul etti.
Bugüne kadar (3 yıldır) İETT tarafından işletilmekte olan 40 adet 13 kişilik küçük golf tipi, tarifeli çalışan adabüs ve ayrıca adamini denilen 60 adet de 3 kişilik gene Golf tipi araçlar taksi olarak çalıştı. Bu olanaklar yaşlı, engelli, acelesi olan Adalılar için de hizmet verdi.
Yeni bir kaos
İETT’nin Adalar’da ulaşım hizmetine başlaması bir çözüm olmadı ve Ada içi ulaşımı çok kötü yönetildi, özellikle faytonların kalkması ile yeni ulaşım sisteminin devreye girmesi arasındaki zaman içinde kontrol edilemeyen binlerce bireysel akülü araç ada yollarına yayıldı sonra da hızla bunların sayısı arttı ve artmaya devam ediyor. Bu bireysel araçları UKOME yönetmeliğine göre sadece 65 yaş üstü vatandaşların ve esnafın kullanması gerekirken kurallar uygulanmadığı için herkes kullanıyor. Bir de bu araçlarla korsan taksicilik yapan bir yasadışı sektör ortaya çıktı.
Bunlar da kendi aralarında kurdukları bir ağ ile adaya gelen yabancı turistlere adam başı 100 euro veya dolar karşılığında tur yaptırıyorlar. Hatta bu iş o kadar karlı ki arada polisin gelip altındaki arabaları almasına ve 70-80 bin liralara kadar ceza kesmesine, arabalarını bağlamasına rağmen bu yasadışı sektör hızla büyüyor ve örgütleniyor. İETT’nin Adamini isimli taksilerini arttırarak bu korsan taksi iştahını kesmesi mümkünken bunu yapmıyor. Ayrıca emniyet ve trafik kolluğu da bu yasadışılığı tamamen ortadan kaldıracak radikal mücadeleyi vermiyor.
Bunlar da yetmiyor, Adaların çarşı bölgelerinden resmi olarak 2700 adet kiralık bisiklet (gerçekte bu sayı bundan çok fazla) bu trafiğin içinde. Yani adaların ortalama 6 m genişliğindeki yollarında, yayalar, bisikletler, scooterlar, akülü bireysel araçlar, akülü korsan taksiler, İETT’nin 13 kişilik küçük golf tipi araçları ve gene İETT’nin taksileri, esnafa ait akülü küçük moped tipi taşıma araçları ve kamuya ait bildiğiniz kamyonetler, belediyenin çöp arabaları, kamyonlar, mağazalara soğuk zincir hizmeti veren kamyonlar, un kamyonları, polise ait sadece Büyükada’da toplam 12 otomobil, inşaat olan yerlere hizmet veren kamyon ve beton mikserleri, tam bir keşmekeş içinde koşturuyor. Bütün bunlar dar yollarda ve küçücük bir alanda oluyor. Büyükada’nın çarşı merkezi ve çeperinde gidebilecekleri en uzak mesafe 2 km. Çoğunluğu ise 750 metre çapındaki bir alanda koşturuyor.
Örneğin Büyükada, Çınar caddesi üzerinde kaldırımlar işyerleri tarafından işgal edilmiş ve hemen yolun kaldırıma dayandığı yerler yine akülü araçlarla zaptedilmişken ortada kalan boşluktan kamuya ait ulaşım araçları geçmeye çalışıyor.
İETT Garajı’ndan Çınar Caddesi’ne çıkış alanı da korsan taksilerin beklediği yer halini almış.
Bu anlattığım saçmalığa ve kepazeliğe bir düzen getirmek gerekirken, İBB’nin İETT’si, faytonların kalkmasından sonra iyi kötü kabul görmüş ve ada yollarına boyut olarak uygun düşen bu küçük 13 kişilik golf araçların yerine Kartal-Pendik arasında bile artık çalıştırılması düşünülmeyen ve mevcut araçların neredeyse üç katı büyüklüğündeki gene 13 kişilik minibüsleri koymaya çalışıyor.
Gerekçe de golf tipi bu araçlara trafik tescili alınamaması. Bu araçların trafik tesciline uygun hale getirilmesi mümkünken (bunu firma yetkilileri ile görüştük) Karsan’ın minibüslerini getirmek tam bir inat. Sanki bir hata yapılmış dönülemiyor veya bizim aklımız bu kadar çalışıyor.
İBB yönetimi de bu konuda bildiğimiz “tek otorite usulü” inat ediyor. Tabii sorun aslında Adalar’ın özellikle de Büyükada’nın taşımasının mümkün olmadığı sayıda ziyaretçi akını ve gelen insanlara bu küçücük alanda “toplu taşıma” adı altında illaki araç servisi yapmaya çalışmak. Ne kadar insan gelirse o kadar taşırsınız ne kadar taşırsanız da o kadar insan gelir. Talep çoksa talep kontrol edilir. Arz ona göre düzenlenir.
Adalar nasıl bir yer?
Adalar, adalardan oluşan bir ilçe. Bunların esas olarak beşinde yerleşme var.
Kültürel-kentsel sit alanı, doğal sit alanı ve arkeolojik sit alanı, artı orman alanı ve kıyılar. Yani burası öyle İstanbul’un herhangi bir yeri değil, imarı da, yolu da, altyapısı da özel olarak tasarlanmak zorunda. Hem kültürel açıdan hem de fiziksel açıdan. Bunlar yapılamadığı sürece Adalar sıradanlaşıyor ve değerini kaybediyor.
Adalar’ı kimler kullanıyor ve hangi tür ulaşıma ihtiyacı var?
Adalı yerleşik nüfus:
Sabah akşam saatlerinde bulunduğu adanın iskeleye uzak bir yerindeyse iskeleye servise ihtiyacı var, engelliyse durumuna göre servise ihtiyacı var, öğrenciyse (ki yollar eskisi gibi güvenli olsa konuşulmayacak bir konu ama) servise ihtiyacı var vb. Her hanenin kolayca erişebileceği taksiye veya otobüse ihtiyacı var. Bu bir toplu taşıma ihtiyacı değildir. Bu adalıya verilebilecek, planlanması kolay bir ulaşım hizmetidir. Belediyesi bunu yapar.
Adalar’da hizmet verenler:
Adalar’daki dükkanlar ve imalathanelerin taşıma ve lojistik hizmeti alabilmelerine olanak sağlayan düzenlemelerdir.
Adalar’a gelen turistler:
Bu insanlara rezervasyonlu tur servisi satmak mümkün. Günlük tur sayısı belli araçlarla günün belli saatleri için önceden satılmış duraklı rehberli bir turizm hizmeti yapılabilir. Adalar’a gelen insanların turizm amaçlı gezi dışında bir yolcu taşıma hizmeti verilemeyeceğini bilmeleri ve gene ada yollarının esas olarak yaya ve bisiklet yolu olduğunu bilmeleri ve buna göre buraya gelmeleri sağlanabilir. Yeter ki gelenler eğer tur satın almadılarsa yürümek zorunda olduklarını bilsinler. Bu da turiste verilen bir gezi hizmetidir. Toplu ulaşım değildir. Bu da tanımı ve operasyonu kolay bir hizmettir.
Buradan çıkan net sonuç Adalar’ın toplu taşıma hizmetine değil yukarıda sözünü ettiğimiz hizmetlere ihtiyacı vardır. Bu işler de illaki bir toplu taşıma firması tarafından yapılmak zorunda değildir. Adalar Belediyesi tarafından yapılabilir.
Bu hizmetleri yapacak bütün araç ve gereçlerin fosil yakıtsız, sessiz ve Adalar’a uyumlu olması şarttır. Minibüsle olmaz. Bunu adalıların hepsi çok iyi biliyor. Bu konuda çok sağlam bir ittifak içindeler. Fakat hizmet verecek siyasilerimizin bu talebi öncelemeleri gerekirken halka rağmen başka öncelikler ile hareket etmeleri onlara karşı güvensizliği arttırıyor.
Adalar’da Belediye’ye güven azalıyor. Belediye yönetimi gereksiz yere sıkışmış vaziyette. Bu konuda İBB ile anlaşamıyor ama onun sözünü dinlemek zorunda.
Böyle bir belediyecilik olmaz. Dayatmalar olmasın diye verilen oyların boşa gittiğini görüyoruz.
Düşman orduları istila ettikleri yerleri kimliksizleştirmek için kültürel ve doğal varlıkları tahrip ederler. İşgali tam gerçekleştirmenin bilinen en kadim yolu kimliği yok etmek kutsalı ayaklar altına almaktır. Bu da o coğrafyanın canlı ve cansız tüm değerlerinin yok edilmesidir. Kutsala ve namusa el uzatmaktır. Adalar sanki düşman istilası altında.