Ana SayfaANALİZLERAdana’da Zihni Aldırmaz nasıl FETÖ’cü ilan edildi? Beraata giden yolun hazin öyküsü

Adana’da Zihni Aldırmaz nasıl FETÖ’cü ilan edildi? Beraata giden yolun hazin öyküsü

Zihni Aldırmaz, uzun yıllar boyunca Adana’nın gedikli belediye başkanı Aytaç Durak’la birlikte çalıştı, Aytaç Durak yolsuzluk iddiasıyla görevden alınınca yerine geçti ve 2010-14 arasında Adana’yı yönetti. Seküler, liberal bir Adanalı olan Aldırmaz, 15 Temmuz öncesi 70 yaşında paralel yapı operasyonunda tutuklandı. Suçu, kuruluş kararının altında Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın imzası olan, ilk iletişim adresi AK Partili Seyhan Belediye binası görünen cemaatin üniversitesine yer tahsis etmesiydi. Darbe günü tahliye edildi. Beş yıl sonra 2021 yılının Nisan ayında da mahkemesi bitti ve beraat etti.

Hikâyenin başlangıcında Adana’nın en uzun süreyle görev yapan, adı en çok duyulmuş, en çok parti değiştirmiş belediye başkanı Aytaç Durak var.

1963 -1980 arası dört dönem Adana Belediyesi Meclis Üyesi olarak Adalet Partisi saflarında yer alan Aytaç Durak, 1984 yılında Özal’ın ANAP’ını tercih ederek ilk belediye başkanlığını kazandı.

Durak’ın 1984’teki posteri.

1989 yılında ülke genelinde esen SHP rüzgârına boyun eğen Durak, koltuğunu SHP’li Selahattin Çolak’a devretti. Ama bu ayrılık kısa sürdü.

1994 yerel seçimlerinde ANAP’ın adayı olan Durak, yeniden belediye başkanı seçildi.

Ama bir süre sonra kardeşi Veli Andaç Durak’ın DYP’den Adana milletvekili seçilmesinin etkisiyle midir yoksa yeni genel başkan Mesut Yılmaz ile yaşadığı sorunlar nedeniyle midir bilinmez; ANAP’tan istifa edip, Tansu Çiller’in genel başkan olduğu DYP’ye katıldı.

1999 yerel seçimlerinde doğal olarak herkes onun DYP’den belediye başkan adayı olmasını bekliyordu ama Aytaç Durak yine sürpriz yaptı.

Eski partisi olan ANAP’a dönüp, oradan aday oldu.

Sonuç değişmedi; bir kez daha kazandı.

Ve 2004 yerel seçimleri. Artık iktidarda AK Parti vardı. Aytaç Durak’ın yeni adresi de AK Parti oldu.

Bu kez AK Parti adayı olarak belediye başkanlığını kazandı.

Ama Recep Tayyip Erdoğan ile bir türlü yıldızı barışmadı. 1 Aralık 2008 tarihinde, 2009 yerel seçimlerine bir yıl kala kala AK Parti’den istifa etti.

Erdoğan ve Durak’ın yıldızları hiç barışmadı.

2009 yerel seçimlerinde Durak yine adres değiştirdi; son adresi MHP oldu.

Karşısında AK Parti’nin adayı olarak eski partisi ANAP’ın Adana eski Milletvekili Mehmet Ali Bilici vardı. Kıran kırana bir yarış oldu.

Ama sonuç yine değişmedi. Adanalılar bir kez daha Aytaç Durak’ı seçti.

Ancak, partiden istifa edip MHP’nin adayı olarak seçimi kazanmış, seçimlerde hile yaptığı iddia edilen Durak artık AK Parti’nin  hedef tahtasındaydı.

Durak’ın özellikle Erdoğan’a karşı sert söylemleri bir kenara not edilmiş, hesabının sorulacağı, Adana’ya gelen parti üst düzey yetkilileri tarafından sık sık dile getirilmişti.

Zihni Aldırmaz.

Bu uzun yolculukta siyasetçi ve teknik bir insan olarak Aytaç Durak’ın her daim yanında olan, değiştirdiği partilerde görev alan bir isim vardı: Zihni Aldırmaz.

Aldırmaz, 80’li, 90’lı yıllarda Adana’da ANAP’ın her kademesinde görev almıştı.

1989 yerel seçimlerinde ANAP’ın Adana Seyhan belediye başkanı adayıydı, seçimi az farkla SHP’ye kaybetmişti.

Ama Adana Büyükşehir Belediyesi’nde Aytaç Durak’a en yakın isim olarak, yönetim kurulu üyeliği, danışmanlık gibi üst düzey görevlerde bulundu.

2009 yılına gelindiğinde Durak MHP’den belediye başkanı seçilmişti, Aldırmaz da Adana Büyükşehir Belediyesi’nin MHP’li meclis üyesi olarak Aytaç Durak’ın yanında yer almaktaydı.  

Mustafa Tuncel.

Aldırmaz ile birlikte Durak’ın yanında duran bir isim daha vardı.

Ülkücü geçmişiyle tanınan, Zihni Aldırmaz ne kadar sakin ve naif ise tam tersi bir kişiliğe sahip Adana Büyükşehir Belediye Meclisi’nin MHP’li Başkanvekili Mustafa Tuncel.

Olayları başlatan gelişme, Tuncel’in kendi partisinin belediye başkanı Aytaç Durak’ı yolsuzlukla suçlaması oldu.

Suçlama Türkiye gündeminde Adana’yı ilk sıraya yükseltti.

Tuncel, Durak’ı davul zurna ile hapse göndereceğini, kadın ağıtçı tutacağını, 250 kazan aşure kaynatacağını alenen ifade ediyordu.

AK Parti, bu kavgayı değerlendirmekte gecikmedi.

Durak’ı açığa almanın hazırlıklarına başladı.

Aldırmaz başkanlığı doğru giderken…

Bu arada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısı üzerine Mustafa Tuncel 17 Mart 2010 tarihinde MHP’den istifa etti.

Fakat bu arada Aytaç Durak, 28 Mart 2010’da İçişleri Bakanlığı’nca daha birinci yılında, “geçici” süreyle görevden alındı.

Durak ilk açıklamasında, başına gelecekleri öngörmeyerek “Burası dağ başı değil, muz cumhuriyetinde değiliz, padişahlıkla ve krallıkla da yönetilmiyoruz” diye meydan okudu.

AK Parti iktidarının Aytaç Durak’tan rövanş alma girişimleri o kadar sert bir hal almıştı ki, bir yıl önce “Aytaç Durak partimize şeref vermiştir “diyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “aklan da gel!” diyerek Durak’ı iktidarın insafına bıraktı.

Kurt kanunu işledi, düşen yendi.


Mahmut Çelikcan – AK Partili başkanvekili.

13 Nisan 2010’da Adana belediye meclisinde Aytaç Durak’ın yerine göreve gelecek başkanvekili için seçim yapıldı. Seçimin ilk 3 turunda sonuç alınamadı. 4’üncü turda MHP adayı Fethi Coşkuntuncel 16 ile mevcut Yüreğir Belediye Başkanı olan AK Parti adayı Mahmut Çelikcan 16’şar oy aldı ve bunun üzerine kuraya baş vuruldu.

Kurada AK Parti adayı Mahmut Çelikcan kazanınca, Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı AK Parti’ye geçmiş oldu.

İlk raundu AK Parti kazanmıştı ama yargı sürprizi kısa sürede kendini gösterecekti. Yüreğir Belediye Başkanı Mahmut Çelikcan’ın aday olamayacağına dair idare mahkemesine yapılan itiraz mahkemece kabul edildi, seçim süreci yeniden başladı.

O dönemlerde yargı, iktidarın hoşuna gitmeyen bu tür kararlar verebiliyordu. Bu karar Türkiye hukuk tarihinde bir ilki oluşturdu. Danıştay, oybirliğiyle ilgili kararı onayladı. İlçe belediye başkanlarının anakent belediye başkanı yerine belediye başkan vekili olmasının önü Danıştay kararı sonrasında kapanmış oldu.

17 Haziran 2010’deki tarihi oturumu, meclis başkanı olarak, Aytaç Durak’la 25 yıl yol yürüyüp beraber çalışan ama tasfiye edilmesi sürecinin önünü de açmış olan Mustafa Tuncel yönetti.

Adana Büyükşehir Belediye Meclisi’nde iki aday yarıştı. AK Parti adayı Hıdır Bahçe 15 oy alırken, mecliste 9 üyesi bulunan MHP’nin adayı Zihni Aldırmaz, CHP’li meclis üyelerinin de desteğiyle 19 oy alarak başkanvekili seçildi.

Ülkü Ocakları MHP’li belediyeyi bastı

25 yıl Aytaç Durak’ın tek adam anlayışını yaşamış, şahit olmuş Aldırmaz, sıra dışı bir uygulamayla, değişik partilere mensup meclis üyelerini “Ortak Akıl Ortak Başarı” sloganıyla bir araya getirdi, bu yöntemin lafta kalmamasının da göstergesi olarak belediye şirket yönetimlerine meclis üyelerini seçti.

Ama b, alışılageldik olmayan anlayış partisi MHP’nin hoşuna gitmedi. Bir grup Ülkü Ocakları mensubu belediyeyi basarak bürokratları tartakladı.

Zihni Aldırmaz buna tepki olarak 30 Aralık 2010 tarihinde MHP’den istifa ederek, bağımsız sıfatına kavuştu.

Ülkü Ocakları mensupları MHP’li Adana Büyükşehir Belediyesi’ni basıp bürokratları tartakladı.

Bağımsız başkan Aldırmaz, çok kısa süre içerisinde Adana kamuoyunda sevilen bir siyasetçi haline geldi. Ürettiği hizmetlerle takdir edilmeye, beğenilmeye başladı.

Ama kulislerde adli kurumların Adana Büyükşehir Belediyesi’yle ilgili operasyonlarının kapıda olduğu sıklıkla  dillendirilmeye başladı.

Bağımsız olmanın getirdiği rahatlığın yanında, Aldırmaz’ın siyasi olarak savunmasız kalması, Adana Büyükşehir Belediyesi’ni her türlü etkinin hedefi ve her türlü tesire açık hale getirdi. ”Ortak Akıl” yöntemi belediyeyi bambaşka bir mecraya getirmiş, çok başlılık baş göstermişti. Zihni Aldırmaz bunalmış, uzanan her dalı, yardım ya da zeytin dalı olarak görmeye başlamıştı.

Adana’da operasyonlar başlıyor

25 Haziran 2010 günü bağımsız belediye meclis üyesi olmanın ötesinde anlam ve işlevi olan Mustafa Tuncel, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yönettiği bir operasyonda çok sayıda kişiyle birlikte gözaltına alındı. Gözaltına alınanların arasında Bülent Ersoy’u vuran belediye çalışanı Hacı Tepe, milletvekili olan MHP’li emekli bir generalin kardeşi, AK Partili kimliğiyle bilinen bir kebapçı/işadamı da vardı. 

Gözaltına alınanlar tutuklandı.

Bu arada 27 Kasım 2011 günü sürpriz bir haber daha ajanslara düştü. Eski başkan Aytaç Durak da gözaltına alındı ve tutuklanarak Kürkçüler Cezaevi’ne gönderildi.

Durak’ı cezaevine gönderen tutuklama isteminin altında imzası bulunan savcı, ilerleyen yıllarda ismi sıkça duyulacak olan “MİT Tırları” savcısı Aziz Takçı’ydı. Bu yüzden Aytaç Durak, başına gelenleri daha sonra “FETÖ kumpası” olarak açıklayıp, bir kitapçık yazdı.

Zihni Aldırmaz yönetimindeki belediyenin idari ve adli operasyonlara sıkça maruz kalması, kimilerince yeterince AK Partili olmayışına ve o günkü ismi ile Gülen Cemaati’yle yeteri kadar yakın durmamasına bağlanıyordu.

Bu durumdan istifade eden bir isim, Adana kamuoyunca sıkça tartışılmaya başlandı: Tamer Barış Terkeşli.

Aldırmaz döneminde belediyede çalışmaya başlayan Terkeşli, kendisini o dönem cemaatin adamı olarak tanıtıyordu.

Ama Gülen Cemaati’ne yakın emniyet mensuplarının Adana’da aktif görevde olduğu bir dönemde, 23 Ekim 2011 tarihinde o da gözaltına alındı ve tutuklandı. Terkeşli’nin iddianamesinde yok, yoktu.

Terkeşli uzun müddet tutuklu kaldı, anlamını yitirdi derken, 17/25 Aralık operasyonu imdadına yetişti. 17/25 Aralık döneminde A Haber’in kadrolu yorumcusu oldu, birçok davada iddiaya göre gizli tanıklık etti. Sürecin finalinde 2020 yılında “FETÖ Borsası” suçlamasıyla yargılandığı Adana 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nden 25 yıl ceza aldı.

Hüseyin Avni Çoş sahneye çıkıyor

Art arda operasyonlar sürerken Adana Valiliği’ne daha sonra adını herkesin duyacağı bir vali atandı: Hüseyin Avni Coş.

Adana Valisi Hüseyin Avni Coş ve Zihni Aldırmaz. 

Adana Büyükşehir Belediye Başkanvekili Zihni Aldırmaz özelde AK Parti ile genelde ise tüm partilerle hiçbir şekilde çatışmadı. Bu durum diplomatik bir zekânın ürünü olmaktan çok, meşrebinin neticesiydi. Bu fotoğrafı bozan tek kişi Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’tu.

28 Ekim 2013 yılı Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında, çelenk sunumu töreninde Aldırmaz’ın bayrak dağıtmasını bahane eden Coş, basının önünde Aldırmaz’la tartıştı hatta üzerine yürüdü.

Olay ulusal medyaya da yansıdı. Aldırmaz’ın alttan almaması, seviyeyi düşürmeden cevap vermesi popülaritesini artırdı.

10 Kasım törenleri, valiyi protesto gösterisine döndü, kendine hâkim olamayan Vali, bir vatandaşa “gavat” diyerek hakaret etti.

Coş; Pensilvanya’ya giden nadir valilerdendi. Valilik ve emniyet yapılanması, özel yaşamında yer alan yakınları Gülen Cemaati’ne mensup kişilerden oluşuyordu.

15 Temmuz sonrası göreve getirdiği çoğu kişi FETÖ’den tutuklandı. Bunların içerisinde ilk önce özel kalem, sonra KOM müdürü yaptığı yakın mesai arkadaşı İsmail Haymana da vardı.  

Vali Çoş’un avukatlığını yapan kişi, bir vesile ile 17/25 Aralık sonrası hâkim olmuş, o da Bylock’tan ihraç edilmiş ve tutuklanmıştı.

Bu özelliklere sahip bir valinin düşmanlık ettiği bir başkan olan Aldırmaz’ın yaşadıkları, ilerde FETÖ sanığı olarak yargılanmasına engel teşkil etmedi. Tablo tezatlıklarla doluydu.

Sebep 30 Mart yerel seçimleri miydi?

 17-25 Aralık sonrası 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde Aldırmaz’ın AK Parti’den ve CHP’den Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olma süreci başarısızlıkla sonuçlandı.

Aldırmaz MHP’nin adayı Hüseyin Sözlü’ye destek verdi. Desteğinin bir nişanesi olarak, oğlu avukat Nazım Aldırmaz’ı MHP listesinden meclis üyesi adayı olarak gösterdi.

40 gün hapis yattıktan sonra 2012’nin başında serbest bırakılan Aytaç Durak da son güne kadar adaylık peşinde emek harcadıktan sonra MHP adayı Hüseyin Sözlü’yü desteklediğini duyurdu.

Tüm bu olup bitenler, kazanma ihtimali olmayan MHP adayı Hüseyin Sözlü’yü başkanlığa taşıdı. Sözlü, keskin bir biçimde AK Parti muhalifiydi. Gül ve Erdoğan’a hakaretten mahkûm olmuştu.

Cumhur İttifakı’nın adayı olarak girdiği 2019 yerel seçimlerinde geçmişin gölgesi kendisini bırakmadı. Seçime günler kala kardeşi, Cumhurbaşkanına hakaretten kesinleşmiş cezası nedeniyle tutuklandı, daha sonra serbest bırakıldı.

Zihni Aldırmaz cemaatçi miydi?

17/25 Aralık operasyonu 2013 yılında gerçekleşmiş, bu tarihten itibaren AK Parti ile Gülen Cemaati geri dönülmez bir biçimde ayrışmış, bu durumun tüm unsurları hızlı bir şekilde kamuoyuna yansımaya başlamıştı.

Aldırmaz, 17/25 Aralık operasyonu sonrası 30 Mart seçimlerine kadar 3 ay daha görevde kalmıştı.

Aytaç Durak’ın görevden alınması hukuki bir karar olmayıp, idari bir tasarruf olduğu için, İçişleri Bakanlığı süren mahkemeleri gerekçe göstererek Zihni Aldırmaz’ın görevde kalma süresini her iki ayda bir uzatıyordu.

Aldırmaz’a 6 bakan itimat edip, görev süresini uzattı:

Beşir Atalay, Osman Güneş, İdris Naim Şahin, Muammer Güler, Efkan Ala.

Aldırmaz görev süresi boyunca diğer partilere mensup belediye başkanları ne kadar Gülen Cemaati’yle münasebet kurduysa o kadar münasebet kurdu. Davet üzerine cemaatin Kongo’daki okulunu ziyaret etmişti ama o ziyarette de ona AK Partili milletvekilleri, Adana’daki diğer belediye başkanları eşlik etmişti.

Hatta her ne kadar sağ gelenekten gelse de, Zihni Aldırmaz’ın sosyal yaşamı ve kültürel yapısı herhangi bir dinsel ya da muhafazakâr yapıyla uyuşacak özellikler göstermiyordu. İbadetlerle arası pek iyi olmayan Aldırmaz başkanlığı döneminde Müjde Ar, Yaşar Kemal, Nebahat Çehre, Atilla Dorsay katalogları yayınlatan, rafting yapan, boksla ilgilenen, Socrates Komitesi’nden ödül alan bir kişiydi.

Ve Aldırmaz paralel yapıdan tutuklandı

Zihni Aldırmaz görevden ayrıldıktan tam 21 ay sonra, 16 Ocak 2016 günü paralel yapı soruşturmasından, işadamları ve iki belediye bürokratıyla beraber tutuklandı.

Tutuklandığında 70 yaşındaydı.

Gözaltına alınırken şaşkın bir vaziyette “sülalemde bulamazsınız” diyordu, isyan ediyordu. Zira suçlanma gerekçesi Kanuni Üniversitesi’ne imtiyaz sağlamaktı. Vakıf Üniversitesi olan Kanuni Üniversitesi, dönemin Başbakanının ve Cumhurbaşkanının izni ile kurulmuştu ve  desteklenmesi devlet yöneticileri tarafından istenmişti.

Üniversitenin iletişim adresi olarak AK Partili Seyhan İlçe Belediyesi görülüyordu. Aldırmaz’ın yargılanmaya başlandığı davanın detayları çok olmakla beraber, ilk FETÖ Borsası ifşaatının yapıldığı mahkeme olmasıyla önemlidir.

Gel zaman git zaman Zihni Aldırmaz tahliye edildi.

Takvim yaprakları 15 Temmuz 2016 tarihini gösteriyordu.

Saat 18:00 sularında Aldırmaz bitkin ama sevinçli bir şekilde, Kürkçüler Cezaevi’nin demir kapısından çıkarken, Türkiye’nin üzerine karabasan gibi çöken 15 Temmuz darbesi akşam saatlerinde başladı. Belki o gün tahliye edilmeseydi, uzun süre daha hapisten çıkamayabilirdi.

Tahliye edilmesinden sonra Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren davada karar 2 Mart 2019 tarihinde çıktı: Beraat.

Karar Adana Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 02.04.2021 tarihinde kesinleştirildi.

Ama tutuklanması ulusal basında her yerde haber olan Adana’nın üç yıl belediye başkanlığı yapmış Zihni Aldırmaz’ın beraati hiçbir yerde haber olmadı. Adını kimse duymadı.

O da medyaya çıkıp mağduriyetini anlatmadı.

Ama diğer isimler öyle yapmadılar.

Mustafa Tuncel yaşadıklarını FETÖ’cü yargı mensuplarının tezgâhı olarak görüp, mahkemelerde yeniden yargılama talep etti.

Aytaç Durak ise eski arkadaşının yolundan giderek yaşadıklarını FETÖ kumpası olarak yorumladı ve FETÖ’nün Adana Kumpası adlı bir kitap yayınladı. Kitapta 25 yıllık yol arkadaşı Zihni Aldırmaz’ı, belediyeyi FETÖ’cülere teslim etmekle suçladı.

Zihni Aldırmaz, olan bitene aldırmadan 74 yaşında Adana’da hayatına devam ediyor. Hakkında konuşulmasını, mağduriyetinin anlatılmasını bile istemiyor.

Bu ülkenin mağdur edilmişleri, üzerlerine yeni belalar çekmemek için sessizce bir kenarda otururken, bu mağduriyetlerin hepsinde güç sahibi olanlar hep mağdur olmayı ve mağduriyetlerini yüksek sesle anlatmayı da çok seviyorlar.

- Advertisment -