Bugün (28 Şubat) Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi’ye konuşan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Asker kışladan geç çıkarıldı tartışmaları var. Bunun aslı nedir? 1999 depreminde görev alan asker sayısı ile şimdi görev alan askerlerin sayısı nedir” sorusunu şöyle yanıtladı:
1999 nerede, 2023 nerede? Bu kıyaslama çok yanlış. O zaman yaşanan sıkıntıları herkes biliyor. TSK birlikleri, personeli ve aileleri de depreme maruz kaldı. Silahlı kuvvetlerin kendi iç düzeni var. Gerekli bilgi ve raporların alınmasını ve hazırlıkların yapılmasını müteakip karargâhlardan çıkıldı. 2. Ordu Komutanı’nı bizzat ben de aradım. ‘Valilerimizle temas edeceksiniz, destekleyin’ dedim. Ve ilk andan itibaren harekete geçiliyor.
“Her yerde aynı anda olmak mümkün mü?”
Birisi diyor ki: ‘Ben buraya geldim, burada asker yoktu.’ Her yerde aynı anda olmak mümkün mü? Bu bir koordinasyon ve organizasyon meselesi. TSK; AFAD ve valiliklerce belirlenen görev ve sorumluluk sahalarında depremin ilk anından itibaren yer aldı, almaya da devam ediyor.
“Sahadaki 40 bin Mehmetçikten 22 bini, 2. Ordu’dan”
Diyorlar ki: ‘2. Ordu nerede?’ 2. Ordu’nun görevi ne? 2. Ordu’nun görev alanı, bin kilometreye 240 kilometrelik bir alan. Yani 164 bin kilometrekare, ülkemizin yüzde 21’i. Bunun 911 kilometre Suriye hududu var, 384 kilometre Irak hududu var, 417 kilometre İran hududu var. Bundan sorumlu olan bir birlikten bahsediyoruz. Sahadaki 40 bin Mehmetçikten 22 bini, 2. Ordu’dan. Diğer birliklerden takviyeyle bunu 40 bine çıkardık.
“Uzaktan ahkâm kesmekle olmuyor; hududu kim koruyacak, Suriye’de kim kalacak?”
Uzaktan böyle ahkâm kesmekle olmuyor. Hududu kim koruyacak, Suriye’de kim kalacak? Suriye’yi mi boşaltacağız, Irak’ı mı boşaltacağız? Görmek istemeyen körler ve duymak istemeyen sağırların amacı farklı, bizim derdimiz farklı. Beklentimiz, ülke olarak yaşadığımız bu derin acıya ve Mehmetçiğin ve personelimizin büyük emeğine saygı duyulması.
‘’Asker çıkmadı’’ iddialarıyla ilgili kim, ne demişti?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bazı haysiyetsiz, namussuz kişiler bununla ilgili kampanya yaparak ‘biz asker, jandarma, polis’ göremedik gibi yalan yanlış iftiralar atıyorlar.
Bizim askerimiz şereflidir, polisimiz şereflidir, jandarmamız şereflidir. Ama bu şerefsizlerin ağzına biz onları meze yaptırmayız. Bunu da herkesin bilmesi lazım.”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: ”Askerimiz ve polisimiz ilk andan itibaren teyakkuzdaydı. Bir konu başından beri speküle edilmektedir; ‘Deprem sabahı askerin çıkmasına müsaade edilmedi’. Defalarca cevap verdik. Topyekûn mücadele ederken birileri de dedikodu ve yalan mücadelesine devam ediyorlar. Deprem 04.17’de oldu. Biz 05.00’te AFAD’daydık. 04.21 gibi Cumhurbaşkanımıza ilk bilgiyi verdik. Sonrasında depremin 7.7 olduğunu arz ettik. Biz AFAD’a geçtik. Saat 07.00 gibi uluslararası yardım istedik. Uluslararası yardım istediğimiz yerde kendi askerimiz, kendi polisimiz zaten teyakkuz halinde. Bunu zafiyet alanı olarak ortaya koymak çok yakışmadı, ayıp edildi. Burada kurumların, insanların, kişilerin üzerinden bir yıpratmanın kimseye faydası olmayacağını, buradan umut oluşturmanın hepimizin sorumluluğu olduğunu hatırlatmak istiyorum. Güvenlik konusunda da işin başından itibaren bu bölgedeki güvenlik sayısını 3 katına çıkardık.’’
Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay: ‘’İlk gün hava şartlarının helikopterin havalanmasına müsaade etmesine izin vermediğini açıklamıştık. Bir komutanımız 4 helikopteri sahaya sürüyor. Helikopterler gidemiyor geri geliyor fakat komutanımız şu talimatı veriyor: Savaştayız arkadaşlar gerekirse ölüme gideceksiniz ama gideceksiniz! Bu kadar net talimat veren ve bu kadar ölüme yardıma giden güvenlik güçlerine dil uzatan haysiyetsizlere de bunu ithaf etmek isterim. Yüzlerce binlerce isimsiz kahramanımız var.’’
Kızılay Başkanı Kerem Kınık: ‘’İtfaiyeciler, doktorlar, askerler. Askerler zaten olağanüstü durum için afet için yetiştirilmiş insanlardır. Siz afet operasyonunun içerisinde askeri konumlandırmazsanız, askeri kapasiteyi konumlandırmazsanız, yanlış yaparsınız. Siz bir taraftan S4 seviyesinde uluslararası bir afet yardım çağrısında bulunuyorsunuz. Ama kendi içinizde sivil, asker işbirliği mekanizmanız maalesef geçmiş dönemlerde çökertildiği için bu mekanizmadan faydalanamıyorsunuz.
“Bunların mevzuatı yeniden tanımlanmalı. Kesinlikle mevzuatın geliştirilmesi gerekiyor. Bakın, Türkiye Afet Müdahale Planında vatandaşın hiçbir görevi yok. Yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı afet müdahale planında tek bir şekilde geçiyor: Afetzede.’’