Ana SayfaHaberlerAkşener'in kürsüyü bıraktığı Uygurlu Nursiman: 'Feryadım siyasi değil, insani'

Akşener’in kürsüyü bıraktığı Uygurlu Nursiman: ‘Feryadım siyasi değil, insani’

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bugün (27 Ocak) grup toplantısında yaptığı konuşmadan sonra kürsüyü bir Uygur Türküne bıraktı. Nursiman Abduraşid, sırf kendisi Türkiye'ye okumaya geldiği için ailesinin bütün fertlerinin cezalandırıldığını anlattı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener bugün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmanın ardından, Nursiman Abduraşid adlı bir Uygur kadını, sorunlarını anlatması için kürsüye davet etti.

“3 yıldır ailemle iletişim kuramıyorum”

Doğu Türkistanlı Nursiman Abduraşid yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Şu an İstanbul’da prestijli bir firmada çalışıyorum ama maalesef sevincimi ailemle, kardeşlerimle paylaşamıyorum. İnanın ki şu an Allah düşmanıma bile vermesin dediğim bir durumdayım. 18 Haziran 2017’den beri ailemle iletişim kuramıyorum. Ne akrabalarıma ne de kardeşlerime ulaşabildim. Tam 3 senelik çabadan sonra öğrendim ki annem, babam, abim ve küçük kardeşim ilk önce 21. yüzyılın toplama kamplarına götürülmüş, sonra da hiçbir gerekçe gösterilmeden hapis cezasına çarptırılmış.

“Ailemin suçu benim Türkiye’ye okumaya gelmem”

“Babam 55 yaşında emekli memur, 16 yıl 11 ay hapse çarptırılmış. Annem 52 yaşında, 13 yıl hapse çarptırılmış. Abim 34 yaşında, 7 yıl hapse çarptırılmış. Küçük kardeşim 15 yıl 11 ay hapse çarptırılmış. Onların suçu neydi? Çocuklarının mutluluğu ve başarısı için tüm hayatını adamış annem ve babam, abim ve kardeşim ne gerekçeyle bu kadar zulme maruz kalıyor? Uluslararası kamuoyu ve medyaya sunulan raporlardan gördüğünüz gibi 2017’den beri Çin kendi yasalarını hiçe sayıyor. Mesela Türkiye’ye okumaya gelmeyi, yurt dışında ticaret yapmayı,  hatta yurt dışında akrabalarıyla iletişim kurmayı bir suç olarak nitelendirdi. Ve şu an 3 milyondan 5 milyona kadar kardeşlerimiz toplama kampında bulunmaktadır. Benim ailemin başına gelen bu zulmün sebebi de benim. Yani benim Türkiye’de bulunmam.

“2017’nin Haziran ayında iletişim kesildikten sonra hep bekledim. Bugün olmasa yarın benimle iletişime geçecekler dedim. Ama olmadı. Yaklaşık 4 sene oldu ancak annemin sesini bile duyamadım. Beni canından çok seven babam ve kardeşlerimin şu an nerede, ne durumda olduğunu bilmiyorum.

“İnanın ki önünüze çıkan herhangi bir Doğu Türkistanlı kardeşlerinize sorarsanız benimle aynı olan acı gerçekleri size anlatır. 90 yaşındaki dedesi, 30 senelik memur olan annesi hatta Türk vatandaşı olan kardeşinin nerede olduğunu bilemeyip de onların toplama kamplarında hayatta olup olmadıklarını öğrenmek için İstanbul’un sokaklarında kendi sesini duyurmaya çalışan kardeşlerimi her yerde görebilirsiniz.

“Benim de bir çocuğum var. Bir an gözümün önünden kaçarsa ödüm kopuyor. Benim Ankara’ya geleceğimi öğrendikten sonra çok üzüldü. Benden ayrı kalmak istemiyor. Hatta bir resim çizmiş ve çantama koymuş. ‘Anne sana eşlik etsin. Çünkü ben seni çok özlüyorum belki sen de beni çok özlersin’ dedi. Yani benim annem ve babam 4 çocuğunun şu an nerede olduğunu, hayatta olup olmadığını bile bilmeden toplama kamplarında yaşıyorlar. Ve ben onların hayatta olup olmadığını bilmeden koskoca 4 sene geçirdim.

“Feryadım siyasi değil insani”

“Benim feryadım siyasi değildir. Ben sadece bir insan olarak annem ve babamı görmek, onlara sarılmak, insan gibi yaşamak istiyorum. İnsanlıktan, Müslümanlıktan, Türklükten yardım bekleyerek 4 sene geçti ama toplama kampları hala orada. Hatta büyüyorlar. Kamplardan ailesine hasta ya da ölü teslim edilenlerin haberlerini sosyal medyada görünce canım burnuma geliyor. Her geçen gün can kaybı artıyor ve oradaki işkenceleri, tecavüzleri sizlere anlatmaya dayanamıyorum.

“Uygur gençleri köle işçi olarak çalıştırılıyor. Kızlarımız resmen Çinliler tarafından seçilerek evlenme adı altında tecavüze uğruyorlar. Anne ve babasız çocuklar, çocuk kamplarına götürülerek, kendi dilinden ve dininden kopartılarak birer Çinli olarak yetiştiriliyor. Çin her ne kadar üstünü örtmeye çalışsa da teknolojiden yararlanan gazeteciler, araştırmacılar, uluslararası insan hakları örgütleri Çin’in Uygur, Kazak, Kırgız, Doğu Türkistan’daki diğer Türk toplumuna soykırım uyguladığını kanıtlamıştır.

“Dünya neyi bekliyor”

“Şunu sormadan edemiyorum. Dünya neyi bekliyor? Oradaki milyonlarca insanın ölmesini mi? Eğer bu suskunluk Doğu Türkistan’daki kardeşlerimin silinmesine sebep olursa ben insan hakları diye bir şeyin olduğuna nasıl inanırım ki? Nasıl inanırım ki Müslümanların ve Türklerin kardeş olduğuna? Lütfen elinizi yüreğinize koyunuz. Vicdanı olan, insan olan herkesin yapması gerekeni bir an evvel yapmasını istiyorum. Bu zulme hep birlikte dur demenizi istiyorum. Ben sözümü söyledim şimdi insanlıktan cevap bekliyorum.”

Çin medyasından tepki: Provokasyon girişimi

Doğu Türkistanlı Nursiman Abduraşid’in İYİ Parti Meclis grubu toplantısındaki konuşmasına ilk tepki, Çin propaganda sitesi Asia News’ten geldi.

Asia News TR’de yapılan haberde, Akşener’in kürsüye bir Uygur Türkünü çıkartması “provokasyon girişimi” olarak tanımlandı.

https://twitter.com/asianewsTR/status/1354343991999926278/photo/1

Haberde şu ifadelere yer verildi:

“Akşener ile İYİ Parti başta olmak üzere, Türkiye’deki muhalefet partileri Uygurlar konusunda ABD’nin yalanlarını tekrarlama konusunda ısrarcı bir tutum içerisindeler.

“Uygurlar konusunda ‘Erdoğan’ın karşısında kalmak kaydıyla’ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a göre tutum belirleyen bu partiler, kendi siyasi ajandaları gereği beyni radikal İslamcı düşüncelerle yıkanmış Uygur gençleri istismar ediyorlar.”

Akşener’in konuşması: “Cinping Perinçek esir almış”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de konuşmasında Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi esir aldığını söyledi:

“Görüyoruz ki Çin Merkez Komitesi Türkiye Komiseri, namı diğer Kısmen İktidar Sayın Cinping Perinçek, ‘Müslümanım’ diye diye gezen Sayın Erdoğan’ı da, ‘Türk Milliyetçisiyim’ diye diye gezen Sayın Bahçeli’yi de, nasıl olduysa esir almış. Çin’in Türkistan’da, Uygur kardeşlerimize uyguladığı zulme, Avrupa’dan, Amerika’dan ses geliyor, ama Ankara’dan hâlâ çıt çıkmıyor.”

- Advertisment -