spot_img
Ana SayfaANALİZLERANALİZ | Atatürk’ten Esad apolojisi için uydurulan sözün öyküsü: Facebook,...

ANALİZ | Atatürk’ten Esad apolojisi için uydurulan sözün öyküsü: Facebook, Sözcü manşeti, İmamoğlu…

İmamoğlu, Suriye’yle ilgili Atatürk’ün “Bir gün, Cihan Harbi’nden sonra Ortadoğu'da kurulan suni devletlerin halkları ayaklanacaktır. O gün geldiğinde, yeni kurduğumuz cumhuriyetimizin yöneticileri, bu halkların değil emperyalist güçlerin yanında yer alırsa aynı akıbete kendileri uğrayacaktır” sözünü hatırlattı. Ama Atatürk’ün öyle bir cümlesi yoktu. Herşeyi başlatan Sözcü’nün 2012’deki manşeti olmuştu.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Halk TV’de gazeteci İsmail Küçükkaya’nın “Yeni Bir Sabah” programında, Suriye’de Esad rejiminin devrilmesiyle ilgili yorumlar yaptı.

AK Parti iktidarının Suriye politikası hakkında geçmişe dönük eleştirilerde bulunan İmamoğlu, Mustafa Kemal Atatürk’ün Temmuz 1923’te verdiği bir röportajda söylediğini iddia ettiği sözlere şöyle atıfta bulundu:

“Mustafa Kemal Atatürk’ün o kadar enteresan bir hatırlatması var:

‘Bir gün, Cihan Harbi’nden sonra Ortadoğu’da kurulan suni devletlerin halkları ayaklanacaktır. O gün geldiğinde, yeni kurduğumuz cumhuriyetimizin yöneticileri, bu halkların değil emperyalist güçlerin yanında yer alırsa aynı akıbete kendileri uğrayacaktır.’

Bunu ‘The Saturday Evening Post’ dergisinin yazarı Isaac Marcosson diye bir yazara Temmuz 1923’te söylüyor.”

İmamoğlu’nun kaynak gösterdiği ABD’li dergici Isaac Frederick Marcosson, gerçekten Temmuz 1923’te Atatürk ile görüşmüş ve bu görüşmeyle ilgili yazısı gerçekten de ABD’de çıkan The Saturday Evening Post dergisinin 20 Ekim 1923 tarihli sayısında “Kemal Pasha: Conflict in Turkey” başlığıyla yayımlanmış.

Ancak mülakatta İmamoğlu’nun atıf yaptığı söz veya ona benzer bir ifade yer almıyor.

Ayrıca Cumhuriyet’in ilanından 3 ay önce Temmuz 1923 tarihli olduğu belirtilen “alıntı”da geçen “yeni kurduğumuz cumhuriyet” ifadeleri de sözün gerçekliği konusunda şüphe yaratmaya yetiyor.

Uydurma sözlerin kaynağı Sözcü manşeti: “Atatürk bugünleri 89 yıl önce görmüştü”

İmamoğlu’nun bahsettiği sözler ise ilk olarak, Suriye’de iç savaşın başladığı 2012 yılında Sözcü gazetesinin bir manşetiyle ortaya atıldı.

Sözcü, “Atatürk bugünleri 89 yıl önce görmüştü” manşetiyle çıktığı 30 Ağustos 2012 tarihli sayısının birinci sayfasının tamamını bu uydurma sözlere ayırmıştı.

Gazetede Atatürk’e atfedilen sözler, İmamoğlu’nun aktardığından farklı olarak “Cihan Harbi” yerine “Birinci Cihan Harbi” olarak geçmişti. “Birinci Cihan Harbi” kavramı, henüz ikincisinin çıkmasından 16 yıl önce olan 1923 yılında henüz kullanılmayan bir kavram olması nedeniyle sözlerin güvenilirliğine gölge düşürse de, gazetenin yöneticileri bunun farkına varmamıştı.

Sözcü’nün yayımladığı ile 12 yıl sonra İmamoğlu’nun aktardıkları arasındaki bir diğer fark da “Ve Kurtuluş Savaşı’nda yedi düvele haddini bildiren Türk halkı onların da hakkından gelecektir” cümlesi. Gazete, 12 yıl önceki birinci sayfasında diğer sözlerin ardından gelen bu cümleyi de Atatürk’ün sözü şeklinde aktarmıştı.

Gazete, uydurma sözlerin kaynağı olarak “Atatürk’ün 1923 yılında Amerikalı gazeteci Isaac F. Marcosson’la yaptığı röportajdan” notunu düşmüştü.

The Saturday Evening Post: “Talepler üzerine Atatürk’ün 1923’teki röportajını sunuyoruz”

Yayımını halen de sürdüren The Saturday Evening Post dergisinin ise, 5 Eylül 2012 tarihinde, yani Sözcü’nün kendilerini kaynak gösteren bu manşetinden 6 gün sonra, röportajı sitesinden tekrar yayımlayarak şu notu düştüğü görülüyor:

“Birkaç e-posta talebi üzerine, Isaac Marcosson’un 1923 yılında modern Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile yaptığı röportajı sunuyoruz.”

Derginin sitesinde, yazının metni ile orijinal nüshanın PDF’si bulunuyor (https://www.saturdayeveningpost.com/2012/09/kemal-pasha/)

“Bu metni 2012 yazında Facebook’ta dönen uydurma Atatürk sözlerinden ikrah edip oturup yazdım”

İmamoğlu’nun, 12 yıl önce Sözcü’nün manşetiyle yayılan sözleri sarf etmesi üzerine “Erdali” adlı bir X kullanıcısı, Atatürk’e atıflı sözleri 2012’de kendisinin uydurarak sosyal medyada dolaşıma soktuğunu iddia etti. “Erdali” adlı hesaptan şunlar yazıldı:

“Bu metni 2012 yazında Facebook’ta dönen uydurma Atatürk sözlerinden ikrah edip oturup yazdım. Dandik bir Facebook sayfasından saldım. Amacım kaç günde benim sayfama düşecek diye test etmekti.

Bir hafta sürmedi; ‘öğretmen maaşı vekil maaşı olsun’ gibi sözlerle beraber benim sayfama da düştü. Arkadaşlarla güldük eğlendik. Deney başarıyla sonuçlandı. Bir hafta sonra Sözcü gazetesinin manşetinde gördüm. Dehşete düştük tabii.

İsnat edilen ABD’li gazeteci ve röportaj var elbette. Ama orada paşa ‘Serbest ekonomiye geçmek istiyoruz. ABD bizi desteklesin’ falan diyor. Böyle kehanet falan yok.

Burada iki aptallık var. Biri o tarihte cihan harbine ‘Birinci’ denmiyor. Çünkü henüz ikinci yok.

İkincisi, yazı aslında Erdoğan’ın duruşunu destekliyor. ‘İsyan eden Ortadoğu halklarının yanında durun, devletlerin değil’ diyor. Esad ı değil ÖSO’yu tutuyor metin. Ama bunu fark etmeden atladılar :)”

“Emevi Camii’nde şükür secdesi” manşetine: “Nusayriler var, Alevi kitlesi var”

İmamoğlu, programın devamında, Türkiye gazetesinin bugünkü (9 Aralık) birinci sayfasındaki “Emevi Camii’nde şükür secdesi” manşetini de şu sözlerle eleştirdi:

“Ben o kadar hassas görüyorum ki bu tür başlıkları. Suriye’de Nusayriler var. Alevi kitlesi var. Hristiyan yapılar var. Meseleyi sadece mezhepsel bir cephe üzerinden okumaya kalkan bir Türkiye oradaki etnik grupların, inanç gruplarının varlıklarını teminat altına alacak yeni demokratik bir Suriye devletinin kurulmasında masada olmalı. Şu başlıkların temsil ettiği bir duygunun Türkiye’ye hiçbir faydası yok. Şu bakış açısı, şu ayrışma İsrail’in işine gelebilir ama Türkiye’nin işine gelmez.”

“Otoriter aklın özeti. Yüzde 90 oy alsan ne olur pat diye gidiyorsun”

İmamoğlu Esad rejimiyle ilgili olarak da şunları söyledi:

“Suriye’de yaşanan olaylar, Libya’da Kaddafi, Irak’ta Saddam Hüseyin’in birbirinden çok farklı süreçler değil. İç çatışmalar, halkını hiçe saymak, belli bir kesimi koruyucu bir mekanizmanın altında tutup kendi halkının farklı kesimlerine aynı derecede eşitlik hissini göstermemek.

Otoriter aklın geldiği sürecin özeti. Yüzde 90 oy alsanız ne olur yani. Esad yüzde 90’a yakın oy alarak seçiliyordu. Bugün işte pat diye Esad ortada yok.”

- Advertisment -