TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, dün (16 Haziran) katıldığı “Türk Demokrasi Vakfı; Yeniden” başlıklı toplantıya AK Partili hükümet yetkililerinin katılmamasına tepki göstermiş ve “Kral çıplak demenin zamanıdır” ifadelerini kullanmıştı.
Arınç’tan sonra sahneye gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da ‘Sayın Arınç güzel bir konuşma yaptı” demişti.
Bülent Arınç’ın sözlerine katıldığı bir televizyon programında tepki gösteren eski AK Parti milletvekili Mehmet Metiner, Bülent Arınç’ın ismini duymak istemediklerini söylemiş ve “Bizim gönlümüzde bir yeri kalmamıştır. İnşallah partimizden de ihraç olur gider. Yeter artık yani. Bülent Arınç’ın ismini duymak istemiyoruz, yeter artık. Onu partide tutanlara da yazıklar olsun diyorum. Kim olurlarsa olsunlar” diye konuşmuştu.
Metiner’in sözlerine Bülent Arınç sosyal medya hesabından yaptığı, “Kifayetsiz muhteris ve müfteri Metiner, sözüm sana!” başlıklı mesajla tepki gösterdi.
Arınç, paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
“AK Parti’nin her toplantısına kurucular kurulu üyesi sıfatı ile davet edilen şahsımın partiden ihracını talep edecek cüreti nereden buluyor, bu gücü kimlerden aldığını düşünüyorsun? Sen ki sürekli birilerinin gölgesinde sana ihsan edilenle beslenen, ondan alacağını tüketip sonrakine geçen bir zavallısın. Tam da bu sebeple geçmişinden nedamet getirmeyi alışkanlık haline getirmişsin. HADEP’te siyaset yaparken Milli Görüş yıllarından nedamet getirdin. Liberal oldun, Kürtlüğünden nedamet duydun. AK Parti çatısı altında siyaset yaparken, nasıl olsa duyulmaz özgüveniyle kuytuda köşede, dönemin başbakanı Sayın Erdoğan’a ağza alınmayacak hakaretler ettin. Hakaretlerini önce PKK komplosu diyerek reddettin, bir hafta sonra söylediğini kabullenerek canlı yayında özür dilemek zorunda kaldın.
“Özel hayatın, dünün ve bugünün ile alakalı bildiklerimi ailene hürmeten konuşmuyorum. Benim aidiyetim ne kişilere, ne de kişilerden vücut bulmuş kurumlaradır, yalnızca yüce Allah’a ve onun bana emrettiği değerler bütününe sadığım. O yüzden hangi mevkide olursam olayım doğru bildiklerimi her daim söyledim. İnandığım değerler bütününü dünyevi istikbal uğruna terk etmedim.
“Eğilmedim, bükülmedim! Ömrümü vakfettiğim davadan bir an olsun dönmedim. Davam, gönül tahtımda huzur ve sükunetle oturmakta. Sizlerin bugün ‘dava’ dediği şey, dünyevi ihtiraslara batmış. gökten inecek bir damla rahmete hasret çorak bir araziden ibaret. Sen ise şimdi bu çorak arazide nefes dahi alamamanın yarattığı nörolojik ve psikolojik bir vakasın. Fikirlerim, ideallerim ve davamın bahçesinde gönlüm ferahtadır. Bu bahçeyi terk edenler ise hezeyanlarına her geçen gün yenisini eklemekte, milletin ve Hakk’ın terazisinde bir kuş tüyü kadar siklet çekememektedir.
“Maalesef davamın değerler bütününü hazmetmişler azınlıkta kalırken sen ve senin gibilerin çoğunluğu galebe çaldı. Geceleri başımı yastığa koyarken hayıflandığım tek şey budur. Çirkin, kaba, ahlak dışı ve yakışıksız sözlerini sana misliyle iade ediyorum. Hadi iki çift laf daha edeyim de tamam olsun. Sen ne bir Kürt kadar mert ne de bir Müslüman kadar ahlaklısın.”