Peki, nasıl olmuştu da Yunanistan’ın küçük bir adasında bir Yunanistan ve Danimarka Prensi ile eski Battenberg Prensesi’nin oğlu olarak dünyaya gelen Philip’in yolu Elizabeth ile, dolayısıyla da İngiltere Kraliyet ailesi ile kesişmişti?
Kraliçe 2. Elizabeth gibi Prens Philip de dünya savaşlarının ve ekonomik krizlerin gelip geçtiğini gördü. Radyo yerini televizyona, televizyon yerini internete bıraktı. O ise tüm bunlar olurken sarsılmaz bir liderlik ve rehberlik eden bir bilgelik sunma konusunda yardımcı oldu.
“Geleneksel olarak Kraliçe’yi iki adım gerisinden takip eden Prens Philip güçlü bir kadına destekleyici bir eş olmanın ne anlama geldiğini dünyaya gösterdi. Aynı zamanda dikkatleri üzerine çekmek gibi bir talebi olmadan liderlik etmenin de bir yolunu buldu: İkinci Dünya Savaşı’nda savaştı, Kraliyet Donanması’nda bir firkateyni kumanda etti, yorulmak nedir bilmeden dünyayı dolaşarak Britanya sanayisini ve mükemmelliğini savundu.
“Bu sıra dışı örnek gerçek bir birliktelikte hem azime hem de diğerkamlığa yer olduğunu kanıtladı. Tüm bunlar daha yüce bir şeyin hizmetindeydi.”
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) 44. Başkanı Barack Obama, Kraliçe 2. Elizabeth’in eşi Prens Philip’in ölümü üzerine İngiltere Kraliyet ailesine taziyelerini sosyal medya üzerinden kısaca bu sözlerle iletmişti.
Edinburgh Dükü Prens Philip, 9 Nisan 2021’de 99 yaşında hayatını kaybetti. 16 Şubat’ta Londra’daki Kral 7. Edward Hastanesinde tedavi altına alınan, 3 Mart’ta nakledildiği St. Bartholomew Hastanesinde kalp ameliyatı geçiren Prens’in ölümü, İngiltere Kraliyet ailesinin resmi Twitter hesabından paylaşılan kısa bir mesajla kamuoyuna duyuruldu.
Söz konusu mesajda, “Majesteleri Kraliçe sevgili eşi Majesteleri Edinburgh Dükü Prens Philip’in ölümünü derin bir üzüntüyle duyurdu. Majesteleri bu sabah Windsor Kalesinde huzur içinde vefat etti” deniyordu.
Daha sonra yapılan başka bir açıklama ile de Prens’in cenaze töreninin bugün (17 Nisan) Türkiye saatiyle 17.00’de Windsor Kalesinde bulunan St. George’s Kilisesi’nde yapılacağı bilgisi paylaşıldı.
Peki, nasıl olmuştu da Yunanistan’ın küçük bir adasında bir Yunanistan ve Danimarka Prensi ile eski Battenberg Prensesi’nin oğlu olarak dünyaya gelen Philip’in yolu Elizabeth ile, dolayısıyla da İngiltere Kraliyet ailesi ile kesişmişti? Prens neredeyse bir asırlık ömrüne neler sığdırmıştı?
Sizler için derlemeye çalıştık…
Korfu Adası’ndan meyve sandığında Paris’e
Philip 10 Haziran 1921’de, Philippos Andreou Schleswig-Holstein-Sonderburg-Glücksburg tam adıyla Yunanistan’ın Korfu adasında dünyaya geldi. Doğduğu tarihte Yunanistan’da halen Jülyen takvimi kullanıldığından doğum tarihi doğduğu ülkede kayıtlara 28 Mayıs olarak geçti.
Bir rivayete göre mutfak masası üzerinde beş çocuklu bir ailenin son çocuğu ve tek oğlu olarak dünyaya gelen Philip’in babası Yunanistan ve Danimarka Prensi Andrew, annesi eski Battenberg Prensesi Alice idi.
Prens Philip’in babası Prens Andrew aynı zamanda Yunanistan Kralı 1. Konstantin’in de kardeşiydi. Fakat Prens Andrew’ün ailesinin soyu Yunanistan’a değil, Danimarka Kraliyet ailesine dayanıyordu.
Philip’in anne tarafında ise işler biraz daha karışıktı. Philip’in annesi Alice’in babası eski Battenberg Prensi ve ilk Milford Haven Markizi Louis, Birinci Dünya Savaşı sırasında tüm Alman unvanlarından feragat etmiş, Britanya vatandaşlığına geçmiş ve asıl soyadı olan Battenberg’i bu kelimenin İngilizceleştirilmiş versiyonu olan Mountbatten ile değiştirmişti.
İşin ilginç yanı, Philip aynı zamanda müstakbel eşi 2. Elizabeth ile de uzaktan akrabaydı. Buna göre, Philip anne tarafından Kraliçe Victoria’nın torununun torununun torunuydu, tıpkı Elizabeth gibi…
Philip doğduktan bir sene sonra Yunanistan’ın Kurtuluş Savaşı’nda yenilgiye uğramasının ardından Yunanistan Kralı 1. Konstantin tahttan çekildi, savaş sırasında kolordu komutanı olan Philip’in babası Prens Andrew ise ailesiyle birlikte askeri cunta tarafından ülkeden sürüldü.
Britanyalı yazar Philip Eade’in 2011 tarihli biyografik eserinde anlattığına bakılırsa, o dönemde henüz küçük bir bebek olan Philip bir meyve kasasına gizlenerek Yunanistan’dan Paris’e götürülmüştü.
Fransa’dan Almanya ve İngiltere’ye
Prens Philip eğitimine Fransa’da başladı, fakat 1928’de, yedi yaşına geldiğinde annesinin İngiltere’de yaşayan akrabaları Mountbatten’ların yanına taşındı. Ardından Surrey’de özel bir okula başladı.
Tüm bunlar olurken annesi Alice’e şizofreni teşhisi konmuş, akıl hastanesine yatırılması ile birlikte Philip’in annesi ile iletişimi olabildiğince azalmıştı.
Ardından Prens Philip Almanya’nın güneyinde dönemin öncü eğitimcilerinden Kurt Hahn’ın idare ettiği Schule Schloss Salem okuluna gönderildi. Fakat Kurt Hahn bir Yahudi’ydi ve yıllardan 1933’tü. Hahn Nazi zulmünden kaçarak İskoçya’ya taşındı, burada Sordstoun okulunu kurdu. Prens Philip de Hahn’ı takip ederek eğitimine İskoçya’da açtığı yeni okulda devam etti.
Prens Philip daha sonra askeri alanda kariyer yapmaya karar vererek Dartmouth olarak da bilinen Britannia Kraliyet Deniz Koleji’ne girdi. 1939’da başlayıp 1945’e kadar sürecek İkinci Dünya Savaşı sırasında Kraliyet Donanması’nın Akdeniz ve Pasifik filolarında görev yaptı.
Bu döneme dair ilginç bir anekdot ise Philip İngiltere donanmasında görev alırken kız kardeşlerinin eşleri Hesse Prensi Christophe ve Baden Uç Beyi Berthold’un Almanya ordusunda savaşıyor olmasaydı.
Prens diğer unvanlarından feragat etti
Peki, Elizabeth tam olarak ne zaman bu fotoğrafa girdi?
Bahsi geçtiği üzere uzaktan akraba olan Philip ve Elizabeth’in ilk karşılaşmaları Elizabeth henüz sekiz yaşındayken oldu. Elizabeth ve Philip, Elizabeth’in amcası Kent Dükü Prens George ile Philip’in kuzeni Yunanistan ve Danimarka Prensesi Marina’nın düğününde karşılaştı.
Prenses Elizabeth ile Prens Philip’in asıl tanışmaları ise 1939’da oldu. Kral 6. George ve eşi Ana Kraliçe Elizabeth Kraliyet Deniz Kolejini ziyaret etmiş, kızları Elizabeth ve Margaret’e ise Philip eşlik etmişti.
Tüm bunlar olurken Elizabeth 13, Philip 18 yaşındaydı. Bu tanışmanın ardından ikili mektuplaşmaya başladı, bu mektuplaşma yıllarca sürdü.
Philip, bu mektuplaşmaların yanı sıra bir dizi vesileyle Kraliyet ailesi ile kalmak üzere davetler de alıyordu, tıpkı 1943 Noel’inde olduğu gibi… Bu ziyareti farklı kılan ise Philip’in gidişinin ardından Elizabeth’in onun denizci üniforması içinde bir fotoğrafını tuvalet masasına yerleştirmesiydi.
Bazı saray mensuplarının “kaba ve kötü huylu” bularak omuz silktiği Philip’in Elizabeth’in babası Kral 6. George’a Elizabeth ile evlenmek istediğini söylemesi ise bundan üç sene sonra, 1946 yılında olacaktı.
Fakat Elizabeth evlilik için hala gençti. Kral 6. George evlenmelerine izin verdi, ancak bir ricası vardı: Nişanlanma haberi bir sene geciktirilecek, Elizabeth 21 yaşına girdiğinde kamuoyuna duyurulacaktı.
Bu esnada Philip Yunan ve Danimarkalı unvanlarından feragat etti, Britanya vatandaşlığına geçti ve annesinin soyadı Mountbatten’ı aldı. İkilinin nişanladığı haberi 9 Temmuz 1947’de tüm dünyayla paylaşıldı.
Philip’in ablaları düğüne davet edilmedi
Philip ve Elizabeth’in düğünü 20 Kasım 1947’de, Prens William ve Kate Middleton’ın da bir gün evleneceği Westminster Abbey’de gerçekleşti. 2 bin davetlinin olduğu düğün radyoda canlı yayınlandı.
Düğünden bir gün önce Kral 6. George Philip’e Majesteleri unvanı verdi, onu Edinburgh Dükü, Merioneth Kontu ve Greenwich Baronu ilan etti.
Düğünden ilginç bir anekdot ise şuydu: Prens Philip’in dört ablası vardı, fakat hayatta olan üç ablasından hiçbiri düğüne davet edilmemişti.
İngiltere’nin The Independent gazetesinin paylaştığı bilgilere göre, Prens Philip’in ablaları Prenses Margarita, Prenses Theodora, Prenses Cecile ve Prenses Sophie Almanyalı Prensler ile evliydi. Cecile ise ölmeden önce aktif bir şekilde antisemit lider Adolf Hitler’in Nazi partisini desteklemişti. Prenses Sophie’nin eşi Prens Christophe da yine Nazi partisinin bir üyesiydi.
Savaşın yaralarının henüz sarılmaya çalışıldığı dönemde tüm bu bağlantılar Philip’in ablalarının düğüne davet edilmemesine sebep oldu.
Öte yandan, çiftin evliliklerinin ilk yılları hayatlarının ileriki yılları ile karşılaştırıldığında nispeten daha sakin geçiyordu. Elizabeth ve Philip düğünlerinden sonra Malta’daki kraliyet yerleşkesine taşındı, Prens Philip de Kraliyet Donanması’ndaki görevine burada devam etti.
Elizabeth ve Philip çiftinin dört çocukları oldu: Prens Charles 14 Kasım 1948’de, Prenses Anne 15 Ağustos 1950’de, Prens Andrew 19 Şubat 1960’da ve Prens Edward 10 Mart 1964’te dünyaya geldi.
1953’ten sonra ise hiçbir şey onlar için eskisi gibi olmayacaktı.
“Lanet olası bir amipten başka bir şey değilim”
Prenses Elizabeth ve Prens Philip 6 Şubat 1952’de Kral 6. George’un ölüm haberini aldığında Kenya’da bir seyahatteydi. George’un ölümü varisi olarak Prenses Elizabeth’in tahta çıkması anlamına geliyordu.
Elizabeth’in tahta çıkması ise Philip’i de yakından ilgilendiren bir soruyu beraberinde getirdi: Hanedanın ismi ne olacaktı?
Bu soru tartışılırken Prens Philip’in de dile getirdiği ihtimallerden biri Edinburgh Hanedanı idi, çünkü Philip Edinburgh Dükü idi ve o zamana kadar gelenek, kadının evlendikten sonra eşinin soyadını alması yönündeydi.
Philip’in dayısı Lord Mountbatten her ne kadar Mountbatten Hanedanlığı ismini savunmuş olsa da son karar dönemin Britanya Başbakanı Winston Churchill ve Elizabeth’in büyükannesi Kraliçe Mary’nin önerisiyle belirlendi.
Elizabeth henüz tahta çıkmadan, 9 Nisan 1952’de yayınladığı bir bildiri ile büyükannesi Kraliçe Mary ve Başbakan Churchill’in önerisine de uyarak hanedanın adının Windsor Hanedanı olarak kalacağını duyurdu.
Prens Philip ise bu durumdan hiç hoşlanmayacaktı. Oprah Daily’nin aktardığına göre, Prens Philip bu durumdan şu sözlerle yakındı:
“Ben bu ülkede adını çocuklarına vermesine izin verilmeyen tek adamım. Ben lanet olası bir amipten başka bir şey değilim.”
Elizabeth 2 Haziran 1953 tarihinde, yine Westminster Abbey’de düzenlenen bir törenle 25 yaşında tahta çıktı. Bu durum Philip için Kraliyet Donanması’ndaki görevlerini bir kenara bırakması, Kraliçe 2. Elizabeth’in eşi olarak “kraliyet eşi” görevini üstlenmesi demekti.
Diğer yandan, Elizabeth’in İngiltere Kraliçesi olarak tahta çıkmış olması Philip’in de kral olacağı anlamına gelmiyordu. The Independent Türkçe’nin aktardığına göre, kralların eşlerinin genelde “Kral’ın Eşi” olarak anılmasında olduğu gibi, tahtta oturan bir kraliçenin eşine de “Kraliçe’nin Eşi” denileceğini belirten yasa sebebiyle Philip’e kral unvanı verilmemişti.
Çünkü eskiden beri süregelen kaideler gereği, kral unvanı sadece tahtın varisi olup hüküm sürebilen Kraliyet ailesi üyelerine veriliyordu.
Televizyona röportaj veren ilk Kraliyet üyesi
Kraliçe 2. Elizabeth’in eşi Edinburgh Dükü Prens Philip 9 Nisan 2021’de hayatını kaybettiğinde İngiltere Kraliyet ailesi tarihinin en uzun süre görev yapan “kraliyet eşi” olma unvanını da elinde bulunduruyordu.
Philip ölümünden yaklaşık dört sene önce, Ağustos 2017’de bir açıklama yaparak kraliyet görevlerinden ayrıldığını duyurdu. Bu karar açıklandığında Philip 65 yıldır Kraliçe’nin eşi olarak kraliyet görevlerinde Elizabeth’e eşlik ediyordu. ABD’nin The New York Times gazetesinin aktardığına göre, bu süreçte 22.219 etkinliğe katılmış ve 5.496 konuşma yapmıştı.
Diğer yandan, Philip hiçbir zaman sadece 2. Elizabeth’in eşi olmakla kalmadı, tıpkı Kraliyet ailesinin pasif bir üyesi olarak kalmadığı gibi…
Ailenin resmi internet sitesinde “Edinburgh Dükü hakkında 50 gerçek” başlığı altında paylaşıldığına göre, Philip Mayıs 1961’de bir televizyon kanalına röportaj veren ilk Kraliyet ailesi üyesi olmuş, hatta 1957’de BBC’de bir program da sunmuştu. İngilizce, Fransızca ve Almanca bilen Prens Philip’in çevre, teknoloji, binicilik ve hayvanlar konusunda 14 kitabı bulunuyordu. Hatta kitaplarından biri Japonca’ya da çevrilmişti.
Özellikle çevre ve yaban hayatı konularında etkin olan Edinburgh Dükü Prens Philip, 1961 yılında Birleşik Krallık Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) başkanı oldu, bunun yanı sıra hayatı boyunca 780’den fazla örgütün hamisi, başkanı veya üyesi olarak görev aldı.
Peki… Tüm bunlar neredeyse tüm hayatını “Kraliyet eşliği” görevine adayan Prens Philip’in tartışmalı bir figür olmadığını gösterir miydi?
“Philip bir Nazi ve ırkçıydı”
Prens Philip Kraliyet ailesinin üyesi olduğu dönem boyunca aile pek çok sorunla karşılaştı, deyim yerindeyse pek çok badire atlattı.
Prens Philip ve Kraliçe 2. Elizabeth’in dört çocuğunun üçünün boşanması ve bunlarla ilgili çeşitli haberlerin basına yansıması, oğulları Prens Charles’ın ilk eşi Galler Prensesi Diana’nın 1997’de hayatını kaybetmesi, diğer oğulları Prens Andrew’ün çocuk istismarı suçlamasıyla New York’ta hapiste olduğu sırada ölen ABD’li iş insanı Jeffrey Epstein ile arkadaşlığı ve son olarak Prens Harry ve Meghan Markle’ın Oprah Winfrey’e verdiği röportaj ve onu izleyen ırkçılık suçlamaları bunlardan bazılarıydı.
Fakat bu olayların arasında öyle bir tanesi vardı ki özellikle Philip’i yakından ilgilendiriyordu. Leydi Diana ve sevgilisi Dodi Fayed 1 Ağustos 1997’de Fransa’nın başkenti Paris’te gazetecilerden kaçarken trafik kazası geçirerek hayatını kaybetmiş, ortaya olayın kaza değil planlı bir cinayet olduğu, Diana’nın Fayed’den bebek beklediği için öldürüldüğü iddiaları atılmıştı.
Peki, Philip bu resmin neresindeydi? Dodi Fayed’in babası Mısırlı iş insanı Mohamed Al Fayed 2008’de İngiltere Yüksek Mahkemesi’nde verdiği ifadede Philip’in bir “Nazi” ve “ırkçı” olduğunu söyledi, Dodi ve Diana’nın Kraliyet ailesince planlanan, dönemin başbakanı Tony Blair ile gizli servisler tarafından hayata geçirilen bir komplo ile öldürüldüğünü iddia etti.
Mohamed Al Fayed’in dediğini bakılırsa, Leydi Diana ölmeden bir ay önce onunla konuşmuş, “Prens Philip ve Prens Charles benden kurtulmak istiyor” demişti. Mohamed Al Fayed’e göre, cinayet Prens Philip için Britanya’nın Paris’teki büyükelçiliğinden koordine edilmişti.
Tüm bu suçlamalar komplo teorisi olmaktan öteye geçmese de oldukça ciddi iddialar olduğu su götürmez bir gerçekti.
“Birbirinize hala mızrak fırlatıyor musunuz?”
Prens Philip hakkındaki tüm iddia ve eleştiriler şüphesiz bu kadar ciddi değildi, fakat bir o kadar da dikkate değerdi.
Örneğin, Birleşik Krallık Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) başkanı olduğu 1961 yılında Elizabeth ile birlikte bir av sonrası Hindistan’da ölü bir kaplanla poz vermiş, bu fotoğraf haliyle çok tepki çekmişti.
Dahası, yaptığı bazı yorumlar, verdiği bazı tepkiler cinsiyetçi ve ırkçı bulunabiliyordu. Örneğin, 1995 yılında İskoçya’da bir sürücü kursu eğitmeni ile konuşurken “Test boyunca yerlileri içkiden nasıl uzak tutuyorsunuz” diye sormuş, bu ifadesi büyük bir gaf olarak kişisel tarihine geçmişti.
İngiltere’nin The Guardian gazetesinin paylaştığı uzun listeye bakılırsa, Prens Philip’in ünlü gafları bununla sınırlı değildi.
1986’da Çin gezisi sırasında ülkedeki Britanyalı öğrencilere “Eğer burada biraz daha kalırsanız, hepiniz çekik gözlü olacaksınız” demiş, 2001 yılında Elton John konserinde “Keşke mikrofonu kapatsaydı” diye yakınmıştı.
Bundan bir yıl sonra yerli Avustralyalı bir girişimciyle konuşurken “Birbirinize hala mızrak fırlatıyor musunuz” diye soran Philip, “Bir adam karısına kapıyı açıyorsa ya arabası yenidir ya da karısı” diyebilmişti.
Bazıları bu ve buna benzer yorumları Philip’in “çağının adamı” olmasına bağlasa da söz konusu ifadeler çoğu insan için şüphesiz inciticiydi.
“Ona kabul edeceğinden fazlasını borçluyuz”
Prens Philip 9 Nisan 2021 tarihinde hayatını kaybetti ve her ne kadar tüm dünya onu her şeyden önce Kraliçe 2. Elizabeth’in eşi olarak tanımış olsa da kendisi şüphesiz bu dört kelimeden daha fazlasıydı.
Biz de Philip’in kısa bir portresini sunmaya çalıştığımız bu yazıya Kraliçe 2. Elizabeth’in 2012 yılında altmışıncı evlilik yıldönümlerinde Prens Philip’in desteğinin kendisi için ne kadar önemli olduğunu vurguladığı konuşmasıyla son verelim. “Prens Philip sanırım her türlü iltifatı geri çevirmesi ile tanınır” diyen Kraliçe o gün sözlerine kısaca şöyle devam etmişti:
“Fakat o hep benim gücüm ve rehberim oldu. Oldukça basit bir ifadeyle, tüm bu yıllar boyunca benim gücüm ve dayanağımdı. Ben ve bütün ailemiz, bu ülke ve diğer pek çok ülke, Prens Philip’e onun kabul edeceğinden veya bizim bilebileceğimizden çok daha fazlasını borçluyuz…”