İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Cumhurbaşkanlığı’nda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Romanya Başbakanı Marcel Ciolacu’nun görüşmesinin ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.
Yerlikaya, Ayhan Bora Kaplan organize suç örgütü davasının gizli tanığı Serdar Sertçelik’in iddiaları üzerine görevden alınan Ankara Emniyeti Müdür Yardımcısı Murat Çelik ve Ankara Emniyeti Organize Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan’ın da arasında olduğu dört emniyetçinin tutuklandığı soruşturma hakkında şunları söyledi:
“İçişleri Bakanlığı’nın hazırladığı üst düzey polisleri ilgilendiren müfettiş raporu cumartesi günü tamamlandı, pazar günü de Başsavcılığa teslim edildi. Rapor için kriminal, jandarma birlikte çalıştı. Uzun sürecek bir süreci özveri ile kısa sürede tamamladık. Bundan sonrası yargıda.”
Ayhan Bora Kaplan davası bugün de devam etti
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’nde görülen, 20’si tutuklu 61 sanığın yargılandığı Ayhan Bora Kaplan organize suç örgütü davasına, bugün (21 Mayıs) devam edildi.
12punto’dan Müyesser Yıldız’ın aktardığına göre; sanıklardan Muhammet Kaplan, “Önceki ifademde ismini verdiğim tüm polisler tutuklandı. Yeni öğrendiğim bilgiye göre HTS’lerle ilgili raporu hazırlayan bilirkişi de Murat Çelik’in altında çalışmış bir polis. Çok şey biliyorum, paraları nasıl bölüştüklerini, ama gündem olmasın diye söylemiyorum. Bu bilirkişinin dinlenmesini istiyorum” dedi.
Söz alan Ayhan Bora Kaplan ise, dünkü duruşmada aleyhinde ifade veren müşteki Erkan Doğan’la ilgili şunları söyledi:
“Dün Erkan Doğan niye kağıttan okudu? Polisler yazmış, ‘Git oku’ demiş. Dün 20 polis vardi. Şimdi niye 2’ye düştü? Erkan Doğan kıvırmasın diye. Buna engel olmanız gerekirdi; ama Erkan Doğan’a tek soru sormadınız, bizim çelişkileri gidermemize de izin vermediniz.”
“Devlete, hükümete muhalif T24’ü kim aramış? Niye devletin Anadolu Ajansı’nı veya İHA’yı aramıyorsunuz?”
Kaplan, sözlerine şöyle devam etti:
“Bunlar devlet memuru, ama devlet memuru oldukları şüpheli. Kendi hesaplarının peşindeler. Bana kumpas kurdular; bürokratların, bakanların, bakan yardımcılarının hakkında ifade vermemi istediklerini söyledim, inanmadınız. Kafalarına göre bir savcı bulup istediklerini yaptırdılar.
“Bana operasyon düzenlerken T24’ü kim aramış? Burası devlete, hükümete muhalif bir kanal. Niye devletin Anadolu Ajansı’nı veya İHA’yı aramıyorsunuz, gaye nedir?
“FETÖ’cü demiyorum, ama FETÖ’cülerin yaptıklarını yapıyorlar. Bu makam sahipleri hakkında suç duyurusunda bulunulsun ve tanık olarak dinlensinler. Hangimiz yalan söylüyoruz, ortaya çıksın.
“Beddua etmiştim, Rabbim yargılandıklarını gösterdi. Savcı M.K.’nin de yargılandığını göstersin. Eşim ev hapsinde, Allah’tan korkmuyorlar. Sokaktan adam toplayıp müşteki yaptılar. Aleyhime ifade verdirdiklerinin yüzde 90’ı sabıkalı, dolandırıcı.”
“Kumpasın başında Murat Çelik vardır, savcı vardır”
Anka’nın haberine göre Kaplan, “Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik çağırılsın, soru soralım. Bunlar FETÖ’cü demiyorum ama onların yaptıklarının aynısını yaptılar. Bu bize yapılmış kumpastır. Şevket müdür, Murat Çelik hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istiyorum. Kumpasın başında Murat Çelik vardır, savcı vardır” ifadelerine de yer verdi.
Kaplan’ın avukatlarından Umut Köroğlu, polislere 300 bin dolar verdiği şeklinde iftiraya maruz kaldığını iddia ederek, “Bir lira veren namussuz, şerefsiz, ahlaksızdır” deyince Mahkeme Başkanı, “Burası açıklama yapma yeri değil” karşılığını verdi.
Savcı, gizli tanıkların ifadelerinin dosyadan çıkarılması ve ifadesini geri çeken Ü5’in yeniden dinlenmesi başta olmak üzere tüm taleplerin reddini istedi. Mahkeme Başkanı da tüm taleplerin reddedildiğini açıkladı.
Müşteki: “Şikayetçi değilim, polisler mecburen imzalattı”
Müştekiler Serdar Hoşyiğit de, Altan Tozar da, sanıklardan şikayetçi olmadıklarını, polislerin kendilerini dosyaya zorla dahil ettiğini öne sürdü. Serdar Hoşyiğit şu iddiada bulundu:
“İstedikleri ifadeyi vermeyince, ‘Bora Kaplan bir daha dışarı çıkmayacak, korkma’ dediler. Kabul etmeyince de, ‘Sen böyle devam et, ikinci operasyona dahil edelim, gör. Git, düşün’ dediler. Sonra mahkemeye ilişkin tebligatı getirdiler. İmzalamak istemeyince ‘Derdini mahkemede anlatırsın’ dediler, mecburen imzaladım. Şu anda huzurunuzdayım.”
“Davaya taraf olmak istemiyorum”
Müşteki Altan Tozar ise, “Ne şikayetim ne davacılığım var. Davaya taraf olmak istemiyorum, ama arkadaşlarımı görmek için gelmek istiyorum” dedi.
Cinayet tanığı: “Sayın Hakim, lütfen bizi saf dışı bırakın, gelmek istemiyorum”
Duruşmanın tanıklar bölümünde ilk olarak, Mahfuz Tatar cinayeti tanıklarından M.A. dinlendi.
Sözlerine, “8 yıl geçti, evlendim, hamileyim” diye başlayan M. A., o gece Mahfuz Tatar’ın yanında misafir olduğunu, Tatar’ın çok alkollü olduğu için mekana alınmayınca çok küfrettiğini ve kavga çıktığını anlattı.
Ayhan Bora Kaplan’ın, M. A.’nın daha önceki üç ifadesinde adından söz etmediği halde son ifadesinde yer alan ismini polislerin mi eklediğini sorması üzerine şu diyaloglar yaşandı:
M. A.: Psikolojik baskı yapmayın. İfadem neyse o. 8 yıl oldu. Evliyim, olaylarla alakam yok. Sayın Hakim, lütfen bizi saf dışı bırakın, gelmek istemiyorum.
Kaplan: Ablacığım olaydan sonra sıcağı sıcağına verdiğin ifadelerde adım yok. Hangisi doğru?
Başkan: Biz değerlendiririz.
Kaplan: Bu da gizli tanıklar gibi oldu.
Av. Tarık Teoman: 8 yıl önce söylemediğinizi 8 yıl sonra söylemenizde bir çelişki yok mu?
M. A.: Bora Kaplan’ı herkes tanıyor. Bana çelişkili sorular sormayın. Hamile olabilirim, çocuğum düşebilir. Beni olayların içine çekmeyin.
Sanık Muhammet Kaplan: Eşiniz polis mi?
M. A.: Sizi ne ilgilendirir?
Muhammet Kaplan: Eşi üzerinden tehdit ediyorlar.
Başkan: Nereden biliyorsun?
Muhammet Kaplan: Dışarıdan haber geldi, istişareye yattım.
Bora Kaplan: Kod, takma adınız var mı?
M. A.: Özel hayatıma girmezseniz sevinirim. Şu anda evlendim.
Başkan: Kod adı, terör örgütü üyesi mi? Bu dosyayı ilgilendirmiyor.
B. Kaplan: İlgilendiriyor, izin verirseniz açıklayayım. Adınızı niye değiştirdiniz?
M. A.: Keyfim istedi.
B. Kaplan: Bara kaçta geldiniz?
M. A.: 8 yıl geçmiş. Siz dünü hatırlıyor musunuz?
B. Kaplan: Elinizi ayağınızı öpeyim, böyle olur mu?
M. A.: Gülmeyin, burası ciddi yer. Ben niye buradayım Hakim Bey? Ben tanık değil miyim? Niye suçlanıyorum?
B. Kaplan: Takma adınız İdil’miş, kod adınız varmış. Benimle hiç karşılaştınız mı? İfade vermeden önce resmimi gösterdiler mi?
Başkan: Beyanlar arasında çelişki oluşturmaya çalışıyorsun.
B. Kaplan: Beyan bir tane olur. Asıl çelişki, farklı beyan verilmesi olmaz mı?
M. A.’nın, “Başka soruya cevap vermek istemiyorum” deyip salondan ayrılmasından sonra ikinci tanık G.Ö. dinlendi.
Semih Arslan’ın öldürüldüğü veya intihar ettiği söylenen apartmanın görevlisi olan G.Ö., bazı sanıklar aleyhindeki ifadesini polislerin yazdığını ve kötü muamele gördüğünü iddia etti.
“Tanıklar ifadesini çekiyor. Mağdurlar nasıl gelip de yaşadıklarını anlatsın”
Kaçakçılık suçundan hükümlü olduğu Silivri Cezaevi’nden SEGBİS’le bağlanan tanık C.K., örgütün can damarının para, paranın kaynağında Erkan Yıldırım’ın olduğunu, Yıldırım’ın şimdi Dubai’de gün be gün büyüdüğünü söyledi. C. K. şu dikkat çekici ifadeleri de kullandı:
“Tanıklar ifadesini çekiyor. Mağdurlar nasıl gelip de yaşadıklarını anlatsın?”
Mahkeme Başkanı’nın soruları üzerine, ifadesini alan KOM polislerinin hepsinin görevden alındığını hatırlatan C. K., o beyanlarını kabul etmediğini belirtip, “Daha önceki beyanım doğru değil. Öyle söyleyeyim. O zaman dediysem de kabul etmiyorum” dedi.
C. K., sanıklardan Barış Kurt hakkında şôyle konuştu:
“Barın önünde gördüm. Takım elbiseli, karizmatik bir adamdı. Sayın Bakanımız Süleyman Soylu’ya benziyor. Saç traşı, kel anlamında. Ya rahmetli Semih Arslan veya Muhammet Kaplan söyledi, ‘devlette derin bir abimiz’ dediler.”
Başkan ve avukatların ardından Bora Kaplan, C. K.’ya ifadesini polislerin yönlendirip yönlendirmediğini sordu. C. K. şunları anlattı:
“Gökhan komiser Murat Çelik’in selamı olduğunu söyledi. Evet, yönlendirdikleri noktalar oldu. Erkan Yıldırım’dan şikayetçi olmamı istediler. ‘Kazancım ne olacak?’ dedim; arabamı, paramı, her şeyimi almıştı. ‘Kayyum atandı, tüm paranı alacaksın’ dediler. Ben de anlattım. Sonra ‘Ekleyecek şeyin var mı? Bora’dır, Muhammet’tir çok samimisin’ dediler. İfademde yazılı hususları onlar hatırlattı.”
C. K.’nın bu sözlerini sanıklar alkışlarken Bora Kaplan, “Adamsın ya…tesekkür ederiz” dedi. Devamında da şu diyaloglar yaşandı:
Başkan: “Muhammet şöyle şöyle demişti” mi dediler?
C. K.: Evet.
Muhammet Kaplan: Gardaşım benim. Erkan’ı anlattırıp Muhammet’i yapıştırdılar yani.
Bora Kaplan: Daha ne desin, yapıştırdılar diyor. Adamsın C….
C. K.: İfademi almak için cezaevine gelen polisler, kurdun dişine kan değmiş derler ya, öylelerdi.
C. K.’nin ifadesinin ardından yarın devam etmek üzere duruşma sonlandırıldı. Bu arada bazı sanıkların salondan çıkarken yakınlarına, “Murat Çelik’e avukat yollayın” diye seslendiği duyuldu.