Anayasa Mahkemesi, kamu görevinden ihraç edilen 125 bin KHK’lıyı ilgilendiren bir karara imza attı. Yüksek Mahkeme, Milli Güvenlik Kurulu’nca (MGK) devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara “üyeliği” ve “mensubiyeti” bulunduğu gerekçesiyle ihraç kararı verilmesini anayasaya aykırı buldu. Yasadaki “Üyelik ve mensubiyet” ifadelerini iptal eden mahkeme, bir kişinin yasadışı bir oluşuma üye sayılıp sayılmayacağına “olağan dönemde” MGK’nın değil yargının karar vereceğini, düzenlemenin masumiyet karinesine aykırı olduğu görüşünü savundu.
CHP, 6 Şubat 2018 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaşan 7086 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un bazı maddelerinin iptali talebiyle dava açtı.
Yüksek Mahkeme, 4 bin 464 kişinin kamu görevinden ihraç edilmesine neden olan dava konusu yasanın iptali talebini, 24 Haziran’da yaptığı toplantıda görüştü. Toplantıda, kanunun “kamu personeline ilişkin tedbirler” başlıklı 1. maddesinin anayasaya aykırı olup olmadığı tartışıldı.
Söz konusu maddede, şöyle deniyordu:
“Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan ve ekli (1) sayılı listede yer alan kişiler kamu görevinden başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmıştır. Bu kişilere ayrıca herhangi bir tebligat yapılmaz. Haklarında ayrıca özel kanun hükümlerine göre işlem tesis edilir.”
‘Üyelik ve mensubiyet’e oybirliğiyle iptal
Anayasa Mahkemesi, yaptığı değerlendirme sonucunda, yasa maddesindeki “üyeliği, mensubiyeti” ifadelerinin anayasaya aykırı olduğuna karar vererek, iptaline hükmetti. Karar, oybirliğiyle alındı.
AYM: Üyeliği MGK değil yargı belirler
Karar, gerekçesi yazıldıktan sonra önümüzdeki aylarda Resmi Gazete üzerinden duyurulacak. Ancak DW Türkçe’nin edindiği bilgilere göre, toplantıda AYM üyeleri tarafından, “olağan dönemde” devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara “üyeliği” ve “mensubiyeti” bulunanları Milli Güvenlik Kurulu’nun belirleyemeyeceği, bunun yargının yetkisine girdiği ifade edildi.
Üyeler, mevcut düzenlemenin anayasada güvence altına alınan masumiyet karinesine aykırı olduğunu, kimsenin suçsuzluğu mahkeme kararı olmaksızın suçlu ilan edilemeyeceğini savundu. Toplantıda, bir kişinin milli güvenliğe karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara “üye” veya “mensup” olup olmadığına ancak mahkemelerin karar vereceği görüşü öne çıktı.
Kararın gerekçesine, bu görüşlerin de yazılacağı öğrenildi.
Diğer yandan yasa maddesindeki “iltisak” kavramı ise iptal edilmedi. “Üyelik ve mensubiyet”in ceza hukuku alanını ilgilendirdiği, “iltisak” kavramının ise “idare hukukun” alanına girdiği, bu nedenle ihraçların bu kapsamda yapılmasında sorun olmadığı AYM tarafından savunuldu.
İhraçlar geri dönecek mi?
Peki, bugüne kadar bu gerekçe ile kamu görevinden çıkarılan kişiler mesleğe geri dönebilecek mi? AYM kaynakları, kararın geriye yürümeyeceğini, mevcut ihraçların geçerliliğini koruduğunu ifade etti. Kaynaklar, kararın OHAL dönemini değil, olağan dönemi kapsadığını da belirtti.
Anayasa Profesörü Boyunsuz: Devam eden davaları etkiler
Ancak Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Anayasa Hukuku Profesörü olarak görev yapan Şule Özsoy Boyunsuz, AYM’den farklı düşünüyor. AYM’nin “kararların geriye etki etmeyeceği” görüşünün mutlak olmadığını belirten Boyunsuz, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu şekilde anlaşıldığı takdirde hukukun başka temel prensiplerinin ve hakların ihlali durumu ortaya çıkabilir. Kesin hüküm halini almış yargı ve idari kararların prensip olarak böyle bir iptal kararından etkilenmeyeceği kabul edilmekle birlikte, özellikle suçta ve cezada kanunilik, masumiyet karinesi gibi çok temel bir takım mutlak hak alanlarının ihlaline yol açan yasal düzenlemelerde kişi lehine hallerde geriye yürüme olacağını kabul etmek gereklidir.”
Bu kararın elbette kesinleşmemiş, devam eden uyuşmazlıklara da etkisi olacağını belirten Prof. Dr. Şule Boyunsuz, şunları kaydetti:
“Anayasa Mahkemesinin 7086 sayılı OHAL KHK’sinin kabul edilmesine dair kanun için vermiş olduğu iptal kararının gerekçesini henüz yayınlanmadığı için göremedim. Ancak bu karar “mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” yani masumiyet karinesi gereği veriliyorsa, OHAL zamanlarında dahi AY 15 gereği ihlal edilemeyecek mutlak bir haktan söz ediliyor demektir. Bu madde gereği örgüt üyeliği yargı kararı olmadan idare tarafından tespit edilerek, kamudaki görevine son verilen kişilerden davası devam edenler, hakkında ceza davası açılmayanlar veya açılıp da beraat edenler bakımından etkisi olacağı kanaatindeyim.”
125 bin kişi ihraç edildi
Olağanüstü Halin ilan edildiği 20 Temmuz 2016 tarihinden bu yana 30 adet Kanun Hükmünde Kararname yayımlandı. Bu KHK’lar, sonraki süreçte TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. 17 Temmuz 2017’de sona eren OHAL kapsamında çıkarılan KHK’lar kapsamında 125 bin 678 kişi kamu görevinden çıkarıldı. Cumhurbaşkanlığı OHAL İnceleme Komisyonu, kendisine yapılan 101 bin 58 başvuruyu reddederken, 14 bin 72 başvuruyu ise kabul etti. 11 bin 544 başvurunun incelemesi ise sürüyor.
Kaynak: Deutsche Welle Türkçe/ Alican Uludağ