Azerbaycan’da Devlet Başkanı İlham Aliyev’in bugünkü seçimi kazanacağından şüphe eden pek yok.
Aralık ayında erken seçim ilan edildiğinde, seçmenler bu seçimin neyi değiştireceğini sorguluyordu.
Aliyev “Galip Halkın Galip Lideri” sloganıyla devlet başkanlığında beşinci dönemine hazırlanıyor.
Azerbaycan onun liderliğinde, 1990’ların başında Sovyetler Birliği’nin çöküşünden beri Ermenistan işgalinde olan topraklarını geri almayı başardı.
Böylece Azerbaycan’da ilk defa bir seçim ülke genelinde düzenlenecek.
Ermenistan’dan geri alınan topraklarda yaklaşık 22 bin Azerbaycanlı oy kullanacak.
Dağlık Karabağ’da kalıp Ermenistan’a gitmemiş bir avuç Ermeni’nin oy verip vermeyeceği ise merak konusu.
Yetkililer, yıllardır muhalif sesleri bastırmak ve potansiyel rakipleri saf dışı bırakmak için kullandıkları teknikleri bu seçimde de kullanmaya devam ediyor.
Bu da halkın seçime ilgisiz kalmasına yol açan nedenlerden biri.
Adaylar kim?
Aliyev’in dışında altı aday daha var. Onlardan dördü iktidar yanlısı milletvekilleri: Zahid Oruc, Razi Nurullayev, Fazıl Mustafa ve Qudrat Hasanquliyev.
Geri kalan iki adaysa küçük bir muhalefet partisi olan Büyük Azerbaycan Partisi’nden Elsad Musayev ve bağımsız aday Fuad Aliyev.
Muhalefette yer alan Azerbaycan Halk Cephesi Partisi, Klasik Halk Cephesi Partisi ve Müsavat Partisi, ülkede demokratik bir ortam olmaması ve Aliyev’in dışındaki adaylara eşit imkan tanınmaması nedeniyle seçimi boykot ediyor.
Meclis’te bir vekille temsil edilen Cumhuriyetçi Alternatif Partisi de devlet başkanlığı için aday çıkarmayarak önümüzdeki aylarda yapılacak milletvekilliği seçimlerine odaklanacaklarını açıkladı.
Adaylar arasında en farklı siyasi programı olan kişi ise Azerbaycan Birleşik Halk Cephesi lideri Qudrat Hasanquliyev.
Vadettiği büyük reformlar arasında anayasayı değiştirmek, ülkeyi parlamenter sisteme geçirmek ve ülkenin adını Kuzey Azerbaycan Cumhuriyeti’ne çevirmek var. Bakü’de Güney Azerbaycan ifadesi, İran’ın kontrolünde bulunan ve etnik Azerilerin yaşadığı bölgeler için kullanılıyor.
Hasanquliyev, televizyonlardaki tartışma programlarında iktidarın politikalarına ciddi itirazlar getiren tek aday olarak öne çıkıyor.
Öte yandan adayların Ermenistan’la barış anlaşması, Karabağ’ın geleceği ve Rus barış güçlerinin çekilmesi gibi konularda net bir vizyon ortaya koyamadığı eleştirileri de var.
Adaylar genellikle Avrupa Birliği ve ABD ile ilişkiler hakkında yorum yapmazken Türkiye, Türk Devletleri Teşkilatı, Pakistan, Rusya ve İran’la ilişkilere odaklanıyor.
Medya ve insan hakları ne durumda?
Azerbaycan’da hükümetin sıkı kontrolü altında olan medyada hiçbir eleştirel ses yer almıyor.
Önceki yıllarda olduğu gibi yetkililer seçimin adil olmamasına karşı yapılan küçük çaplı protestolara bile izin vermedi.
Sosyal medyadaki eleştirilere de aynı sertlikte yaklaştı.
Kasım’dan bu yana 10’dan fazla gazeteci ve siyasi aktivist tutuklanırken bu durum 2011’den bu yana ülkedeki bağımsız medyaya yönelik en büyük baskı olarak nitelendiriliyor.
Yorumculara göre bu iktidar bu baskıyla araştırmacı gazeteciliği engellemek istiyor.
Seçim sürecini takip eden Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi’nin 23 Ocak’ta yayımladığı ara raporda bu gözaltıların yanı sıra yeni medya yasasının gazeteciliği kısıtladığına, yabancılardan fon alan medyaya izin verilmediğine ve bazı eleştirilen internet sitelerinin yasaklandığına dikkat çekildi.
Ülkedeki bağımsız uzmanlar insan hakları kısıtlamaları, basın özgürlüğü sorunları ve adil olmayan seçim koşullarının bu seçimlere özgü olmadığını, yıllardır devam ettiğini aktarıyor.
Fransa merkezli Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) ve ABD merkezli Freedom House kuruluşları basın özgürlüğü konusunda bu ülkeye “özgür olmayan ülkeler” kategorisinde yer veriyor.
RSF, “Devlet Başkanı Aliyev ülkede çoğulculuğun tüm emarelerini yok etti ve 2014’ten bu yana da kendini eleştiren herkesi zalimce susturuyor” ifadelerini kullanıyor.
Aliyev, devlet başkanı adaylarının televizyon tartışmalarına da katılmıyor. Onu, partisinin diğer üyeleri temsil ediyor.
Kamu yayıncısı kuruluş, adayların tartıştığı programlara haftada üç kere birer saatlik yer verse de televizyonun YouTube sayfasında çok sayıda kullanıcı bu yayınların göstermelik olduğu yorumlarını yapmış, bunun üzerine kanalın YouTube hesabı yorumlara kapatılmıştı.
Son olarak 24 Ocak’ta Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, “ülkede adil bir seçim ortamı olmaması” ve Avrupa Konseyi’nin seçimi gözleme davet edilmemesi nedeniyle Azerbaycan heyetine akreditasyon vermemişti.
Şangay İşbirliği Örgütü, Bağımsız Devletler Teşkilatı ve Rusya Meclisi seçim gözlemi için heyet gönderecek.
2021’de Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 128. sırada yer alan ülke, 2023’te 157’inci sıraya geriledi.
Azerbaycan hükümeti ise baskıcılık ve yolsuzluk suçlamalarının “asılsız” olduğunu söylüyor.
Azerbaycan’ın küresel siyaset sahnesindeki rolü ne?
Büyük güçler arasında denge politikası izleyen petrol zengini ülke, 1990’ların başından itibaren dış yatırım çekmeyi başardı.
Bakü şimdi de, Ukrayna’nın işgalinin ardından Avrupa Birliği’nin Rus gazına bağımlılığını azaltma çabalarının faydasını görüyor.
2022’de Bakü’yü ziyaret eden Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Azerbaycan’ı “kritik ve her zaman güvenilir bir enerji partneri” olarak niteledi.
Analistler 2027’ye kadar Azerbaycan’ın AB’ye gaz ihracatının iki katına çıkarak yıllık 20 milyar metreküpe ulaşacağını tahmin ediyor.
Azerbaycan’ı neler bekliyor?
Azerbaycan son yıllarda konumunun ve doğal kaynaklarının avantajını son derece iyi kullandı.
Rusya, İran, Türkiye ve Batı arasında bir denge politikası izleyerek uzun yıllardır devlet politikası olan Dağlık Karabağ’ı geri almayı başardı.
Bu başarı, Aliyev’in ülke içindeki popülerliğini artırırken dikkatleri yolsuzluk, ifade özgürlüğü sorunları veya yoksulluk gibi sorunlardan uzaklaştırdı, Aliyev’in muhalifleri susturmasını da kolaylaştırdı.
Büyük güçlerin dikkatinin Ukrayna, Gazze ve Kızıldeniz’e çevrilmiş olması, Azerbaycan üstündeki baskıyı da azalttı.
Fakat küresel kutuplaşmanın artması, Bakü’nün bir denge politikası güderek tüm kamplarla iyi ilişkilere sahip olmasını zorlaştıracak.
Bir noktada Rusya ve Batı, Ankara ve Tahran arasında seçim yapmak zorunda kalacak.
Bu karar hem bölgenin hem de dünyanın geleceğini etkileyecek.
Belki de bu yüzden Aliyev sürpriz bir şekilde erken seçim yapmaya karar verdi: Amacı, önümüzdeki yıllarda yaşanabilecek gelişmeler karşısında gücünü pekiştirmek.