DEVA Partisi Genel Merkezi’nde açıklama yapan DEVA Partisi lideri Ali Babacan şöyle konuştu:
“Sonuçların ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Vatandaşlarımızın yüzde 52’si, Cumhurbaşkanlığı seçiminde, tercihini Sayın Erdoğan’dan yana kullanmıştır. Kendisini tebrik ediyorum. Kendisine çağrım, vatandaşlarımızın verdiği bu yetkiyi; adalet, liyakat ve istişare ilkelerinden sapmadan kullanmasıdır. Erdoğan’ı destekleyen vatandaşlarımızın siyasete ve siyasetçilere verdiği mesajı duyduğumuzu da ifade etmek isterim. Bu mesajı iyi tahlil edeceğiz ve üstümüze düşen sorumluluğun, görevlerin farkında olacağız.”
“Vatandaşlarımız bu seçimlerde, DEVA Partisi’ne ‘demokratik denetim’ yapma görevini vermiştir. Bu görevi en iyi şekilde yapmaya devam edeceğiz. DEVA Partisi, genel merkez kurullarıyla, TBMM çatısı altındaki temsiliyle ve geniş teşkilat yapısıyla hem yanlışlara işaret etmeye devam edecek, hem de doğrular konusundaki çalışmalarını, tavsiyelerini kamuoyu ile paylaşmaya devam edecektir. Aynı zamanda partimiz yarından itibaren yerel seçimler için çalışmaya başlayacaktır.
“Erdoğan, Cumhurbaşkanı olmanın yetkilerini ve imkanlarını fiilen kullanırken, aynı zamanda aday oldu. Kampanyasında montaj videolar vardı; iftiralar, yalanlar vardı; hakaretler, karalamalar vardı. Kamu malını, kamu imkanlarını kendi seçim kampanyasında kullandı. Devletin, milletin sahip olduğu basın yayın organlarını neredeyse tamamen kendisine, tek bir partiye tahsis etti. Kamu kurumlarını seçime alet etti. Bakanlar, milletvekili adayı olduklarında görevlerinden ayrılmadılar. Bakan olmanın verdiği yetkileri ve imkanları seçim kampanyasında alabildiğine kullandılar. Kısacası, seçimi kazanmak uğruna ‘kul hakkına’ girdiler. Bunu vatandaşlarımızın değerlendirmesine ve vicdanına bırakıyorum.
“Hem 14 Mayıs’ta, hem de 28 Mayıs’ta kullanılan hiçbir oy zayi değildir. Umutsuzluğa, karamsarlığa yer yok. Bizler, bir sonraki seçim takvimi başlayana kadar ortadan kaybolup, son anda meydana çıkanlardan değiliz. Biz buradayız. Sapasağlam ayaktayız.
“Elbette ki bu seçim sonuçlarından bizim de kendi payımıza çıkaracağımız dersler olacaktır. Partimizin yetkili kurullarıyla beraber seçim sonuçlarıyla ilgili kapsamlı değerlendirmeleri önümüzdeki günlerde yapacağız. Ancak biz, bu seçim sonuçlarına bakıp, kavgacı, popülist, anlık politikalar peşine düşmeyeceğiz. Biz hiçbir zaman uzlaşıdan, istişareden, ortak akıldan ve birlikte çalışma kültüründen vazgeçmeyeceğiz. Doğru yoldan sapmayacağız.
“Biz, bu demokrasi yolculuğuna çıktığımızda, Ferhat’ın dağları delmesi kadar zor ve uzun bir işimiz olduğunu gayet iyi biliyorduk. Tam demokrasiye olan sevdamızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Hiçbir güçlük bizi yıldıramayacak. Partimiz, tam demokrasinin mihenk taşı olmaya devam edecek. Demokrasi için, adalet için, hukukun üstünlüğü için, hak ve özgürlükler için başlattığımız bu mücadeleyi sonuna kadar kararlılıkla sürdüreceğiz. Korkmayacağız, yılmayacağız. İdeallerimizden asla vazgeçmeyeceğiz. DEVA Partisi, kurulduğu ilk günden bu yana, nasıl ki hem sorunları tespit edip hem de eylem planlarıyla çözüm önerilerini net ve somut şekilde ilan ettiyse, yine aynı şekilde çalışacak. DEVA Partisi, kurulduğu günden bu yana, nasıl ki ülkemizin her köşesinde vatandaşlarımızı dinlediyse, onların derdini sahiplenip mücadele ettiyse, yine mücadeleye devam edecek. Umutsuzluğa yer yok. Buradayız, dimdik ayaktayız.
“Gecesini gündüzüne katarak çalışan teşkilat mensuplarımıza da özellikle teşekkür etmek istiyorum. 9 Mart 2020 günü DEVA Partisi’ni kurarken büyük bir iş yaptığımızı ve bunun çok önemli bir siyasi hareket olacağını biliyordum. Gücümüze güç kattınız. Sağ olun var olun. İyi ki varsınız, iyi ki ailemsiniz.
“Sayın Erdoğan ve irili ufaklı ortakları; bu ülkeyi maalesef yönetemeyecek. Çünkü işi bilen, çalışkan, hakperest, dürüst kadroları kalmadı artık. Üzülerek söylüyorum, her alanda sadece kötüye gidişin devamını göreceğiz. Ancak biz buradayız. Her yanlışa dur diyecek kadar güçlüyüz. Doğrular konusunda sürekli tavsiye ve önerilerimizi ortaya koyacağız.
“Aylardır bu ülkenin yüzde 48’ine terörist diyenlere karşı bu ülkenin vatansever ve onurlu yurttaşlarının hakkını savunacak insanlar bizleriz. Aylardır bu ülkenin yüzde 48’inin kalbini kıranlara karşı toplumsal barışımızı inşa edecek insanlar bizleriz. Tüm bu seçim sürecini, adeta savaşa çevirip, bu ülkenin yüzde 48’ini düşman ilan edenlere karşı tüm sokakları huzurla dolduracak insanlar bizleriz.
“O balkon konuşması yapan Erdoğan’a ne oldu? Seçim sonuçlarından sonra İstanbul’da yaptığı ilk konuşmayı dinlediniz, değil mi? Bir zamanlar seçim kazandıktan sonra ‘Ben bütün ülkenin başbakanıyım, cumhurbaşkanıyım’ diyen Erdoğan, ilk açıklamasında vatandaşlarımızın tam yüzde 48’inin desteğini alan rakibini yuhalattı. Değişti, çok değişti. Üzülerek söylüyorum; bunu daha çok göreceğiz. Her hafta, her ay daha çok göreceğiz. Üzülerek söylüyorum, ülkemiz iyiye gitmeyecek. Gerçeği tespit etmek zorundayız.
“Demokrasi bir müsabaka değildir. Birinin kazandığı, diğerinin kaybettiği; birinin galip, diğerinin mağlup olduğu bir yarış değildir. Sayın Kılıçdaroğlu’na oy veren dostlarım; mağlup değiliz. Biz, her birimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit ve onurlu vatandaşlarıyız. Vicdanımız rahat olsun, tarihin doğru tarafında yer aldık. Hakça mücadele ettik. Mücadeleye devam edeceğiz. Çünkü haklıyız.
“Demokrasi, sadece seçimden seçime oy kullanılan bir sistem değildir. Demokrasi; muhalefet partileriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, özgür basınla; her daim denetleme, denge ve kontrol çabasıdır. Demokrasi emek ister. Demokrasi sabır ister. Demokrasi özen ister. Çok çalışacağız. Daha da çok çalışacağız.
“Erdoğan ‘Ben vatandaşlarımızın yüzde 52’sinin oyunu cebime koydum, yüzde 48’inden bana ne’ diyemez. Ümit ediyorum ki Ankara’da yapacağı konuşmada bunları düzeltir. O içindeki fevri hisleri bastırıp o eski balkon konuşmalarını ümit ederim ki yapar.
“Seçim sonucu ne olursa olsun, biz asıl Türkiye’yi kazanmak için çalışacağız. Unutmayın; ‘Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın… Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın’.”