MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Meclis’teki grup toplantısında Adana’da yaşanan olaylara ilişkin açıklamaları şöyle:
Bizim anlayışımıza göre devlet demek hukuk, düzen, güvenlik ve gelecek demektir. Devletin hukuk sınırları içinde kullandığı veya ullanacağı caydırıcı, cezalandırıcı ve önleyici gücü meşrudur.
Türkiye, çadır devleti, muz cumhuriyeti, kabile yapılanması, yolgeçen hanı, keyfi yetenin, kafası bozulanın, canı sıkılanın meydanlara çıkıp izinsiz ve kanunsuz gösteriler yapacağı bir ülke değildir, olması da mümkün değildir.
Bir devletin üç temel unsurundan birisi olan egemenliğini sulandıracak, sorgulayacak ve yıpratacak, bunun yanında egemenlik vasfına rakip olacak hiçbir oluşuma, hiçbir örgüte, hiçbir yapıya, hiçbir dernek veya vakfa tahammülümüz olamayacaktır.
Din kisvesine saklanıp darbeye kalkışan, işgale heves eden, Türkiye’yi iç kargaşaya mahkûm etmeyi planlayan FETÖ’cü hainleri bir kenara koymak, bundan ders çıkarmamak akıl tutulmasına, hafıza kaybına delalet edecektir.
Geçtiğimiz hafta sonu Adana’nın Seyhan ilçesinde yaşanan, arkası önü projelendirilmiş hadiselerin içyüzünü şuurla tarif, dikkatle tespit ve tefrik etmek lazımdır. Vakıfların nasıl kurulduğu, uymaları gereken kuralların neler olduğu kanunlarla çerçevelenmiştir.
Türkiye husumeti aleni olan ve 701 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle kapatılan Furkan Vakfı isimli örgütün provokasyonları sonucunda hiç arzu edilmeyen sahneler yaşanmıştır. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na aykırı hareket eden, yeri geldiğinde PKK’yı, yeri geldiğinde FETÖ’yü öven, yeri geldiğinde de darbe girişimlerine hayırlı olsun diyen sözde bir vakfın mensupları artık bardağı taşırmıştır.
Furkan demek, doğru ile yanlışı, hak ile batılı, iyi ile kötüyü ayırt etmek demektir. Ancak bunlarda doğru ile yanlış, hak ile batıl birbirine girmiştir. Bunlarda ihlas ve iman alameti mumla aransa bile bulunamayacaktır.
Bu din tacirlerinin, bu ajan provokatörlerin kanunsuz eylemlerine şerefli Türk polisi zamanında müdahale etmiş, bize göre devletin hükümran vasfı isabetle gösterilmiştir. Asayişsizliğe izin ve icazet verilmemiştir.
Sözde vakfın meczup başkanının İçişleri Bakanımıza yönelik izansız saldırıları, iffetsiz hakaretleri ve hayasız itibar suikastları bizim nezdimizde yok hükmündedir, hatta ayaklarımızın altındadır.
Sayın Süleyman Soylu, soy ismi gibi soyludur, görevini de layıkıyla yerine getirmektedir.
Türk polisi görevinin gereğini yapmış, Müslüman görünümlü bir avuç münafığa, sokakları karıştırmak isteyen sayıca küçük bir azınlığa Türk devletinin yaptırım gücünü göstermiştir.
Bütün emniyet teşkilatımızı hassaten kutluyor, özellikle Adana’da görev yapan her polisimizin tertemiz alınlarından öpüyorum.
Kadınları, çocukları zırh olarak kullanan bu sözde vakıf yöneticileri aynı zamanda hem korkak hem de günahkâr olarak anılacaklardır.
Muhammedi ahlakın kırıntısını taşımayan, İslam’ın ruhuyla bağdaşmayan bu sözde vakfın kimin kuytusu, kimin kuyusu, kimlerin kumandası altında olduğunu vicdan sahibi her vatandaşımız az çok bilmektedir.
Şayet bugün tedbir almazsak, gelecekte yeni 15 Temmuzların yaşanması kaçınılmazdır. Şayet bugün duyarlı ve sorumlu hareket etmezsek, içi müşrik dışı Müslüman olan ilkesizlere önlem almazsak, uyarıyorum ki, terörist başı Gülenlerin arkası kesilmeyecek, ihanet kervanı kesintiye uğramayacaktır.
Ne olmuştu?
Alparslan Kuytul’un başında olduğu Furkan Vakfı destekçileri, tutuklu 8 gönüllüsü için Adana Seyhan’da bulunan Cevat Yurdakul Caddesi’nde eylem yapmak istemiş, bölgede toplanan ve aralarında Alparslan Kuytul’un da yer aldığı grup, polisin sert müdahalesi ile karşı karşıya kalmıştı.
Ömer Çelik “Asla kabul edilemez”
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Furkan Vakfı’nın Adana’daki eyleminde görüntülenen polis şiddetine ilişkin soruşturma açıldığını söyleyerek, “Orantısız güç kullanması asla kabul edilemez, bunlar meşru sayılamaz” dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise olaydan sonra yaptığı ilk açıklamada “Tüm tahrik, hakaret ve istismara rağmen orantısız güç uygulamak, bizim yöntemimiz olmamalı idi” ifadelerine yer vermişti.