Ana SayfaHaberlerBahçeli’den teğmenlere tepki: “Buna kim ya da kimler karar verdi?”

Bahçeli’den teğmenlere tepki: “Buna kim ya da kimler karar verdi?”

Bahçeli'den Kara Harp Okulu mezuniyetinde bazı teğmenlerin 2016’dan önceki yemin metnini okumasına tepki: “Medyada her gün otopsi raporu yazılan vaki yeminin gayesi nedir? Buna kim ya da kimler karar vermiştir? Kanuni yemin dışındaki yeminin üzeri Aziz Atatürk’le örtülmemeli ve gizlenmemelidir.” AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: “Atatürk'e saygı gösterilmesinin, 'Erdoğan'a mesaj' şeklinde ele alınması sağlıksız.”

MHP lideri Devlet Bahçeli, Kara Harp Okulu’nun mezuniyetinde resmi törenin tamamlanmasından sonra, bazı teğmenlerin kendi aralarında 2016’dan önce kullanılan yemin metnini okumalarına tepki gösterdi.

Bahçeli’nin yaptığı yazılı açıklama şöyle:

“Türkiye’nin müessir ve mütemadi gücü olan milli birlik ve dayanışma ruhu ile iç barış ve huzur ortamı üzerinde hain planları olanların son zamanlarda gemi azıya aldıkları görülmektedir. İşbirlikçi ve istismar siyasetine bel bağlayan güdümlü figüranların milli güvenliğimizi ve milli varlığımızı tehdit eden eylem ve söylemlerinde maalesef bir tırmanma gözlenmektedir. Türk milletinin sabrını sınayan, tahammül eşiklerini zorlayan, sinir uçlarını tahrip ve tahriş eden zararlı ve zillet bir kampanya devamlı canlı tutulmaktadır. Dış bağlantılı bir operasyon mekaniği aleni şekilde devrededir. Bu kapsamda tezahür eden sancılı gelişmelerin seyir ve serencamı esef verici olduğu kadar tehlikeli boyutlardadır.

Özellikle ve önemle ifade etmek lazımdır ki; sosyal medyadan körüklenen yalan haberler, kamplaşma ve kutuplaşmayı yaygınlaştıran yıkıcı hevesler, fitne cephesini tahkim eden melanet hedefler, devlet ile millet arasına nifak saçmak için fırsat kollayan provokatif hamleler zincirleme reaksiyon halindedir. Demokratik tartışma adabından mahrum, sağduyu ve soğukkanlı analizden mazur art niyetli bir güruh milli ve manevi hassasiyetlerimizi kundaklamak için geceli gündüzlü faaliyet içindedir. Demokrasi dışı bunalım ve çalkantılara özlem duyan devlet ve millet muhaliflerinin Türkiye’yi müteselsilen her türlü iç ve dış kaynaklı mütehakkim dayatmalara müsait hale getirmek hususunda yoğun çaba sarfettiği ulu orta meydandadır.

Gerçekçi ve geniş açılı bir kavrayışla söylemek gerekirse, Türkiye’mize ölümü gösterip sıtmaya razı olması yönünde zalim bir baskı söz konusu olup bunun yanında, şiddet dozajı giderek yaygınlaşan bir provokasyon ve propaganda kuşatması tüm çirkefliğiyle karşımızdadır. Nitekim takip ve temin edilmek istenen alçak gayenin ilk aşamasında; yönetilemeyen, krizden krize sürüklenen, herkesin birbirine husumet beslediği bir ülke tablosunun kuvveden fille çıkmasıdır. İkinci aşamasında, milli mukavemetin kırılarak terörle mücadelenin sekteye uğraması, ekonomik ve diplomatik temelde boyun eğilmesi, etnik ve mezhep ayrışmasının tetiklenmesidir. Üçüncü aşamasında ise, sözde erken seçim zorlamasıyla Türk ve Türkiye Yüzyılı Vizyonunun işlerliğini ve işlevselliğini sabote etmek, hatta anti demokratik arayışlara tahkimat sağlamaktır.

Türk ve İslam düşmanlarını siyaset alanına sızdırıp ardından kurnazca sırtını sıvazlayan zararlı ve zehirli dahili ve harici odaklar, sistemli şekilde her yolu deneyerek demokrasinin, milli hakimiyet ve hukuk üstünlüğünün ağır yol kazasına uğramasına son hızla hizmet etmektedir. Tarih ve millet huzurunda söyleyeceğim şudur: Asla başarılı olamayacaklar, asla sonuç alamayacaklardır. Mazide sayısız defalarca tecrübe edildiği gibi Türk milleti, irade şerefine ve varoluş namusuna yine kahramanca sahip çıkacaktır.

Bilhassa Türk Silahlı Kuvvetleri’ni maksatlı biçimde hastalıklı ve hasmane tartışmaların içine çekme gayreti vahim bir hatadır ve bundan kazanç umanlar sukutu hayale uğrayacaklardır. Terörle mücadelede destanlar yazan, iç ve dış savunmamızı fedakarca yapan, şehit ve gazileriyle M.Ö.209’dan bu yana geçen 2233 yıldır düşmanları titretip milletimizi gururlandıran Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ilelebet övünç madalyamızdır.

Türk ordusu kanun ordusudur ve Türk milletinin bağrından çıkmıştır. Darbe dönemleri geride kalmış, o karanlık devirlere süngü çekilmiştir. Bu şaşmaz ve şüphe götürmez hakikati herkes kabul etmek mecburiyetindedir.

30 Ağustos 2024 Cuma günü Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni’nde, 72’si 14 farklı ülkeden gelen misafir öğrenciler olmak üzere 989 Harbiyeli mezun olmuştur. 190 yıllık bir geleneği kucaklayıp bugünlere ulaşan Harbiye Mektebi’nden yetişen her millet evladı göz nurumuz, istikbal ve istiklalimizin güvencesidir. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne katılan her subayımızın ince elekten geçirilip kıta görevlerine başladıkları bilinen bir husustur. Üstelik mezun olan her subayımızın Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Türk Silahlı Kuvvetleri Komuta heyetinin önünde, Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmetler Kanunu’nun 37’inci maddesinde ifade ve ihata edilen yemini yüksek sesle icra ettikleri herkesin malumudur.

Ne var ki, bu seneki mezuniyet töreninin resmi safhası tamamlandıktan, Sayın Cumhurbaşkanımız ile birlikte askeri ve sivil erkanın ayrılışından hemen sonra sayıları 300’ü geçen teğmenin kılıçlarını çekip bir başka yemini seslendirdikleri, nihayetinde bunun etrafında günlerdir mahsurlu ve bayağı polemiklerin üretildiği de açık bir gerçektir.

İlk başta sorulması gereken soru şudur: Siyaset ve toplum gündemine oturan, medyada her gün otopsi raporu yazılan vaki yeminin gayesi nedir? Buna kim ya da kimler karar vermiştir? Kanunla belirlenmiş yemini müteakiben mezun subayların bir bölümünün dile getirdikleri yemine ihtiyaç duyulmasının mana ve maksadı nasıl yorumlanmalıdır? Yeminler arasındaki bir bölünmenin gelecekte Türk Silahlı Kuvvetleri içinde veya vatan savunmasında ayrılık ve aykırılık doğurmayacağının teminatı bugünden nasıl verilecektir?

Hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz anılarını ve kutlu eserlerini istismar etmeye, bu çerçevede kutuplaşma dalgası oluşturmaya kalkışmamalıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türk milletinin ortak değeridir, ilk Cumhurbaşkanımızdır, Milli Mücadele’nin yol başçısıdır. Kanuni yemin dışındaki yeminin üzeri Aziz Atatürk’le örtülmemeli ve gizlenmemelidir.

Türk milletinin her evladı vatanı ve bağımsızlığı için canını seve seve vermeye hamd olsun hazır ve kararlıdır. Hukuk ve demokrasinin hakim ve havi olduğu ülkelerde neyin nasıl olacağının ilke ve kuralları bellidir, üstelik kayıt altındadır. Bunun dışında maceracı yaklaşımların, duygu tonu ağır basan adımların millet nezdinde rahatsızlıklar yaratacağı, spekülasyonlara yol açacağı, kuşkuları kamçılayacağı her türlü izahtan varestedir.

CHP’nin ve diğer yedeklerinin yemin meselesini istismara yeltenmesi, sokak röportajlarında millete hakaret eden edep yoksunlarını baş tacı etmesi elbette ahlaki ve demokratik bir ayıptır.

30 Ağustos’u gölgeleyen, ülkemizi meşgul eden, hasımları ümitlendiren, istismar lobisini heyecanlandıran ikinci yemin hadisesinin her bakımdan netliğe kavuşması zorunludur. Milliyetçi Hareket Partisi bu meselenin yakından takipçisi olacaktır.”

“Bu gençlerin ebedi başkomutanları Atatürk, kimse farklı algılara sebebiyet vermemeli”

Bahçeli’nin açıklamasını, “’Resmi olmayan yeminle’ ilgili basın açıklaması” ifadesiyle medyaya paylaşan MHP Medya, İletişim ve Dijital Mecralardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir’in, Kara Harp Okulu’nda 30 Ağustos’ta yapılan törenden bir gün sonra, teğmenlerin 2016’dan önceki yemin metnini seslendirerek kılıç kaldırdıkları tartışılan görüntüler için X hesabından “Teğmenlerimiz kanun, nizam, amir ve başkomutanlarına sadıktır. Hiç kimse farklı algılara sebebiyet vermemelidir” yazmış olması dikkat çekti.

Özdemir, görüntülere tepki gösteren bir hesabın paylaşımını alıntılayarak şunları yazmıştı:

“Türk Silahlı Kuvvetleri Büyük Türk Milleti’nin asil neferlerini ve nice kahramanları bağrından çıkarmış, ebediyete kadar da çıkarmaya devam edecektir. Onların görevi askerliğin namusunu ve Türk sancağının şanını korumak, ezanı dindirmemek, vatan nöbetinde icap ettiğinde seve seve hayatlarını inandıkları bu mübarek yolda feda etmektir.

Bu gençlerin ebedi Başkomutanları, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’tür. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da milletimizden aldığı yetki ile bu kahraman ordunun ve yeminlerini şereflice ilan eden teğmenlerimizin Başkomutanıdır.

Genç Teğmenlerimiz kanun, nizam, amir ve başkomutanlarına sadıktır, vazifelerinin farkındadır. Bu gençler, Türkiye’nin beka mücadelesinin savunucuları olduğu kadar küresel ülkülerimizin de şerefli üniforma altındaki geleceğidir. Kendilerine güvenimiz tam.

Ordumuzla milletimiz arasındaki sarsılmaz bağa halel gelmesine müsaade edilmez. Bu sebeple hiç kimse farklı yollara ve algılara sebebiyet vermemelidir. Yeni mezun teğmenlerimizin yolu ve bahtı açık olsun. Cenabı Allah her birinin yar ve yardımcısı olsun.”

Özdemir’in paylaşımı halen hesabında duruyor.

“’Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sloganından darbe paranoyası”

Bahçeli’nin danışmanı ve MHP’ye yakınlığıyla bilinen Türkgün’ün başyazarı Yıldıray Çiçek, bugünkü (3 Eylül) “Mustafa Kemal’in askerleri, düşmanları, istismarcıları” yazısında şöyle yazmıştı:

“Türkiye Cumhuriyeti’ndeki bir Türk askerinin ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sloganını atması kadar doğal ve meşru bir durum yoktur. Bu sloganlar üzerinden darbe paranoyası içine girmek doğru değildir.

Elbette bu ülkede yaşanan askeri darbelerin geçmişine bakarak dikkatli ve her daim uyanık olmak zorundayız. Din maskeli FETÖ’nün TSK içinde nasıl yapılandığı ve 15 Temmuz’da nasıl darbe girişiminde bulunduğu da Türk tarihinin arşivine kara gün olarak girmiştir. FETÖ’nün Atatürkçü, solcu, milliyetçi maskesini çok iyi kullandığı da bilinen bir gerçek.  Unutmamalıdır ki; ‘Sü uyur, düşman uyumaz.’

Olması gerektiği gibi Atatürk’e sevgi, saygı, sadakat duyan her Türk askerinin ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ haykırışını, hiç kimse toptancı mantığıyla darbenin ayak sesleriymiş gibi değerlendiremez.

‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sloganlarını duyup cinnet geçirerek Atatürk düşmanlığı yapan soysuz ve kansızların yaratmaya çalıştığı atmosfere de kimse yenik düşmemelidir.”

Çelik: “’Hükümete kılıç çekti’ diyenlerin amacı eski vesayet unsurlarını diriltmek”

AK Parti MKYK toplantısı devam ederken gündemdeki konularla ilgili gazetecilere konuşan parti sözcüsü Ömer Çelik de konuyla ilgili şunları söyledi:

“Konuyu ikiye ayırmalı. Dikkat çeken husus, ülkemizin ve dünya tarihinde ilk kez kara hava ve deniz harp okulunda kız öğrenciler birinci oldu. Kadınların yüzyılı olacak diyorduk, bu mottomuzu dolduran bir gelişme oldu. Geçmişte ordunun üzerinden askeri vesayet üretilmesinin en çok TSK’ya zarar verdiği görüldü.

“Gençlerin mezuniyetini vatandaşımızın paylaşması kıymetlidir. Birilerinin açıklamasına bakarak kötü tecrübelerin hatırlatılması demokratik hakkını kullanan vatandaşların eleştirileri de saygıyla karşılanmalı. Burada iki kötü niyetli konu var. bir takım bu görüntülerden Erdoğan’a mesaj verildi, hükümete mesaj verildi şeklinde konuşulması eski vesayet anlayışının diriltilmesi meselesidir. Bir de bunlara cevap vereyim derken teğmenlere hakaret edilmesi de kabul edilemez.

“Bizim TSK içine vesayet sokulması konusunda hassasiyetimiz yüksektir. Tecrübemiz ortadadır. Dikkatimiz yüksektir. Demokratik denetim mekanizmaları en güçlü şekilde çalıştırılmaktadır, herhangi bir şeye müsaade edilemez. Görüntüler üzerinden hükümete kılıç çekti dediklerinde amaçlarının eski vesayet unsurlarını tekrar diriltmek olduğunu görüyoruz. Bu teğmenler ülkemizin geleceği için yetiştirilmiştir.

“Göz bebeğimiz TSK’nın asli işine odaklanması konusundaki hassasiyetimiz yüksektir. bir disiplinsizlik varsa buna da bakılır. Silahlı kuvvetlerin ebedi başkomutanı Atatürk’e saygı gösterildiği zaman ‘bu Erdoğan’a mesajdır’ şeklinde çarpık biçimde konuyu ele alanlar var. Atatürk’e gösterilen saygıyı cumhurbaşkanımıza dönük şekilde ele alınması sağlıksızdır. Teğmenlerimizin ailelerine tebriklerimizi ve saygılarımızı iletiyoruz.”

- Advertisment -