Bugün (20 Aralık) Karar TV’de Elif Çakır ve Yıldıray Oğur’un “Bi Karar Ver” programına konuk olan Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota, Merkez Bankası’nın (MB) politika faizini düşürmesinin diğer faizleri yükselttiğini anlattı.
Bu hafta itibariyle mevduat faizlerinin 14-15 seviyesinden 18-19 seviyelerine, şirketlere verilen rotatif kredi faizlerinin 17-18 seviyelerinden 28-30 seviyelerine yükseleceğini söyleyen Rota, hazine tahvil faizlerinin de yüzde 22-24 seviyesinden işlem gördüğünü hatırlattı.
MB dışında faizi 14 olarak kabul edip işlem yapan hiçbir kurumun kalmadığını söyleyen Rota şöyle konuştu:
“Politika faizi dediğimiz 1 haftalık faiz. Repo faizi, üstelik de teminat karşılığı.
“MB’nin piyasadaki diğer faizleri yönlendirme yeteneği önemli. Bunun ön şartı; güven. Yani MB’nin veya ekonomi yönetiminin güven verebilmesi. Bu faizleri belirledikten sonra uzun vadeli faizler üzerinde işlem yapıp yapmadığı. Bizim MB ne güven verebiliyor ne de uzun vadeli faizler üzerinde herhangi bir tasarrufu var. Sadece kısa vadeli faizleri belirliyor.
“Güvenin olduğu ve MB’nin takip edildiği piyasalarda, mevduat faizi ilk tepki verendir. Hemen takip eder. Ama bankalar, piyasalar, bunun sürdürülebilir olmadığını hissettiği noktada, önce tahvil faizlerinde sonra kredi faizlerinde gereğini yapmaya başlarlar. Şu anda da olan bu. İki hafta içinde geldiğimiz nokta bu.”
“2019 başında bankalara telefonla mevduat faizini düşürün dendi, 128 milyar dolar hikâyesi öyle başladı”
Rota, Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanı olduğu dönemde bankalara baskı yapılarak politika faizinin altında mevduat faizi verdirilmesinin o dönem dolarizasyona sebep olduğunu ve 128 milyar dolar tartışmalarına neden olan süreci başlattığını da şöyle anlattı:
“2019’un başında MB faizi yüzde 24’tü. Mevduat faizi de yüzde 24 civarına çıkmıştı. O zaman bankalara telefon açıp, mevduat faizini bu kadar yüksek vermeyin, düşürün baskısı yapıldı. Yüzde 20,25’in üzerinde mevduat faizi verilmesi telefonla yasaklandı. Yani yasal olmayan bir şekilde. Çok büyük bir dolarizasyon oldu. 30 milyar dolara yakın.
“Aslında yüzde 20 çok düşük bir faiz değil fakat o zaman enflasyon görünümü yüzde 24’lerdeydi. İnsanlar paralarının enflasyona karşı eriyeceği endişesine kapıldı. O günkü enflasyon yüzde 24’te, faiz yüzde 20’de yani 4-5 puanlık bir negatif faiz bile insanları endişeye sevk etti ve 30 milyar dolarlık bir dolarizasyon oldu.
“İşte o zaman bu 128 milyar dolar hikâyesi yerel seçimlerle de birleşerek başladı. Döviz satarak bunu baskılamaya çalıştılar ve problem bugünkü noktaya taşındı.
“Bugün geldiğimiz noktada, TÜİK enflasyonu muhtemelen bu ay sonu itibariyle yüzde 30’un üzerinde olacak. Bu ayın enflasyonu yüzde 10 ve üstünde gelebilir.
Yüzde 30 enflasyon olan yerde mevduat faizleri yüzde 14’tü geçen hafta, hadi bu hafta yüzde 18 olsun. Yine 12 puanlık bir negatif faizin olduğu bir ortamda dolarizasyonun artması kaçınılmaz. Tek farkı artık karşımızda kuru tutmaya çalışan bir MB olmadığı için kurlar daha hızlı yükseliyor.
“Bu bir kara delik. Bu deliği kapatmadığınız sürece bu delikten sürekli su sızar ve bunun önünü alamazsınız. İki hafta 17’de kalır döviz ama iki hafta sonra 20’yi görürsünüz, daha yüksek seviyeleri görürsünüz.
“Bu negatif faiz ısrarında devam ettiğiniz sürece birkaç şeyi elden kaybedersiniz.
“Bir tasarrufçunun TL’ye olan güveni ki o neredeyse kayboldu.
“İkincisi bankacılık sisteminin sermaye rasyolarında erimeler çıkar.
“Üçüncüsü yine bankacılık sisteminin Merkez Bankası’na bağımlılığı arttığı sürece neredeyse bütün bankalar kamu bankasına dönüşür.
“Bankaların şu anda elinde mevduatlarının 3’te biri döviz 3’te 2’si TL. Ama kredilerinde daha çarpık bir durum var. Kredilerin yarısı yabancı para cinsinden yarısı TL cinsinden. Sermayeleri de TL cinsinden.
“Dolayısıyla döviz kurlarındaki artış, kredilerinin miktarını nominal olarak, TL cinsinden inanılmaz arttırıyor. Ama sermayeleri o şekilde artmadığı için bu sermaye yeterlilik rasyosu dediğimiz uluslararası rasyoları hızlı bir şekilde düşüyor.”