Bilkent Otel, kurulduğu 1991’de şehrin uzaklarında bir yerlerinde, ayakaltı olmayan bir yer olarak bilinirdi. Sonrasında hem üniversitenin kurulup gelişmesi, hem de Ankara’nın Eskişehir istikametinde büyümesiyle bugün aslında merkeze oldukça yaklaştı. Merkezdeki diğer oteller gibi düğünlere, festivallere ev sahipliği yapsa da, esasen “ciddiyetin, ağırlığın, sessiz sakin işlerin” mekânıdır Bilkent Otel.
“Merkezde bir yerde olmaktansa, kendi başımıza sessiz sakin çalışmak için Bilkent Otel’i tercih etmiştik. Biraz izole olursunuz. Kimse de size karışamaz, sizi engelleyemez. Baskılayamaz.”
AK Parti’nin kurucu isimlerinden, AK Parti hükümetlerinin ilk dışişleri bakanı Yaşar Yakış, AK Parti’nin kuruluşu için 2001’de Bilkent’i neden tercih ettiklerini bu sözlerle anlatıyor.
14 Ağustos 2001’de Ankara Bilkent Otel’de AK Parti’nin kuruluşunu açıklayan, Recep Tayyip Erdoğan’dı. Kuruluş töreni öncesinde parti program metni üzerinde günlerce Bilkent Otel’de çalışan AK Parti’li kurmaylar, tören günü “İyi ki şehirden izole, güvenli bir yerde çalıştık” rahatlığını yaşıyorlardı. Ama şehir, tören günü adeta oraya akmıştı. Otel salonuna sığmayan kalabalığı Erdoğan’ın en çok “Bugünden sonra Türkiye’mizde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözleri çarpmıştı.
Kapatılan Fazilet Partisi’nin üyelerinin çoğunluğu oluşturduğu AK Parti, Bilkent Otel’den Türkiye’ye 14 Ağustos 2001’i “tekelci anlayışa dayanan liderlik anlayışının yerine kolektif aklın temsilcisi olan bir anlayışın yerleştiği gün” olarak duyurdu.
Erdoğan’ın o gün yaptığı konuşmadaki şu bölümün bugün siyaset kulislerinde “Hani verdiğin sözler?” çıkışıyla anıldığını hatırlatalım:
“Bugün Türk siyaset tarihinde her yönüyle şeffaf, seçmenin sorgulamasına ve denetimine açık, yepyeni bir siyasal örgütlenme modelinin kurulduğu gün olarak geçecek.”
AK Parti’nin Türkiye’ye özgürlük, demokrasi, evrensel hukuk değerleri vaat ettiği güne tanıklık eden Bilkent Otel, sonrasında bu ilkeler doğrultusunda yapılan sayısız siyasi görüşmeye, uluslararası toplantılara da ev sahipliği yaptı. Bilkent Otel, demokrasi arayanlar için buluşma noktası oldu adeta.
Bilkent’te bir bayram havası: Gelecek Partisi
Öyle bir buluşma noktası oldu ki Bilkent Otel; AK Parti’nin kuruluşundan 18 yıl sonra bu kez oteldeki salondan taşan kalabalığa seslenen; AK Parti’nin ikinci genel başkanlığını yapan, dışişleri ve başbakanlık görevlerinde bulunan, partinin “bilge kişisi, hocası” olarak bilinen Ahmet Davutoğlu’ydu.
Bilkent Otel, yepyeni bir partinin tanıtım törenine ev sahipliği yapıyordu. Nerdeyse şehir merkezine kadar uzanıyordu park halindeki arabalar. Ankara dışından gelenler çoktu. Davullar, zurnalar çalıyordu. Bir bayram, bir düğün havası esiyordu. Otel coşuyordu. Otele gelenlerin kendi aralarında “Erdoğan, sonuna kadar özgürlükçü olamadı. Kendi partisindekileri kaybetti. Yakında halkı da kaybeder” sözlerini gazeteciler notlarına almıştı.
Tarihler 13 Aralık 2019’u gösteriyordu. Davutoğlu AK Parti’den kopmuş, kendi partisini, “daha çok demokrasi isteyenler”in partisini kurmuştu. Adı: Gelecek Partisi’ydi. Oteldeki tanıtım töreni öncesinde partinin kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığı’na sunan çekirdek kadro, bakanlığa teslim edilen tüm özel bilgilerin internete sızdırılmasıyla uğraşıyordu bir yandan. O gün benim konuştuğum Ayhan Sefer Üstün, olayı “Partimizle ilgili evrakları devletin güvencesine sunmuştuk. Ama bakın kurucular kurulu üyelerimizin isimleri, adresleri, özel bilgileri ortalığa saçılmış. Bu, baskı politikasıdır. Ve işte biz buna karşı çıkıyoruz. Korkmuyoruz” sözleriyle anlatmıştı.
Davutoğlu kürsüden AK Parti’nin kuruluş değerlerine, özgürlükçü felsefesine döneceği, statükoyla mücadelenin süreceği sözünü verirken nerdeyse hemen herkesin AK Parti’den koptuğu hissi sarmıştı etrafı. Bir zamanların AK Parti’li isimleri Selçuk Özdağ, Feramüz Üstün Gelecek Partili olmuşlardı. Hepsinin de o gün, korku siyasetiyle mücadele edeceklerini, toplumu kucaklayacaklarını söylemeleri ilginçti. Neydi “korku siyaseti?” Yanıtını Davutoğlu kürsüden vermişti: Çoğulculuk yok, parti içi demokrasi yok. Tek bir kişinin sözleriyle parti yönetilmez, ülke hiç yönetilmez.
DEVA da Bilkent’i tercih etti: Ferah ve özgür
“AK Parti’de neler oluyor” sorusunun hiç gündemden düşmediği o dönemde AK Parti’den kopan Ali Babacan’ın da yeni bir parti kurması, adını Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) olarak açıklaması gecikmedi. AK Parti’nin ekonomideki “en parlak ismi” olarak bilinen, sadece Türkiye’de değil uluslararası çevrelerde de saygınlık kazanan Babacan da “daha çok demokrasi” arayışıyla kurdu partisini. Partinin tanıtım töreni yine Bilkent Otel’de yapıldı. Tarihler 11 Mart 2020’yi gösteriyordu bu kez. Pandemi günlerinin başıydı. Otele hijyen kuralları hakimdi. Kimse elini dezenfekte etmeden içeri alınmadı.
Kürsüdeki konuşmasında “demokrasi ve hukukun üstünlüğü” kavramlarına sık sık vurgu yapan Babacan’ın, tıpkı Davutoğlu gibi temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvencede olduğu, kuvvetler ayrılığına dayanan demokratik bir düzen inşa etmekten söz ettiği noktalarda salonun sessizliğe bürünmesi bugün halen akıllarda. Demokratik bir düzen kurmak mümkün olabilir miydi?
O gün Bilkent Otel’de 2001’de AK Parti’nin kuruluş törenine tanıklık eden çok isim vardı salonda. “Eski günlerimizi hatırladık. Demek ki özgürlük, demokrasi arayışımız sürecek” pozitifliğini olabildiğince cömert sergilediklerini hatırlıyorum.
Salondaki ses sistemi, bahçelere yansıtılan dev ekranlar. Rahat ama güvenli giriş çıkışlar. O gün konuştuğum herkesten aynı ses yükseliyordu: Bilkent Otel’de kalabalıksınız ama ferahsınız. Demokrasi gibi.
Muhalefetin Bilkent tercihi: Tören engellenemez, iptal edilemez
Bilkent Otel, 28 Şubat 2022’de Türk siyaseti için yine “tarihi” bir törene ev sahipliği yapacak. Gelecek ve DEVA partilerinin yanında CHP, İyi Parti, Saadet ve Demokrat partinin de içinde yer aldığı 6’lı muhalefet cephesi güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş için üzerinde anlaştıkları yol haritasını bir mutabakat metni halinde Bilkent Otel’de düzenlenecek bir törenle kamuoyuyla paylaşacak.
Törenin nerede düzenleneceğine dair değerlendirme yapan parti kurmayları Bilkent Otel’de karar kıldılar çünkü Bilkent’in “güvenilir ve engellenemez” olduğunu düşündüler. Neden böyle düşündüklerini şu sözlerle açıklıyorlar: “Ankara’da başka bir kongre merkezi ya da otel için planlama yapsak son dakikada saçma sapan bir nedenle iptalle karşılaşma olasılığımız var. Ama Bilkent demokrat bir yer. Kimsenin oradaki planlı bir toplantıyı iptal etmesi mümkün değil. Bu otelde baskıya yer yok. Töreni garantiye aldık” sözleriyle açıklıyorlar.
Partilerin üzerindeki anlaştıkları mutabakat metni hazır, basım aşamasında. Basıldığında ortaya “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” başlıklı bir kitapçık çıkacak. “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine hangi ortamda geçildi, sistem neden yanlış, yeni bir sistem öneriyoruz, neden güçlendirilmiş parlamenter sistem” gibi ara başlıkların olacağı kitapçıkta, “Demokratik hukuk devletinin güçlendirilmesi, temel hak ve özgürlükler (düşünce-ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, gösteri-protesto hakkı, din-vicdan özgürlüğü, kadın hakları, sosyal haklar, çevre hakları vb), kamu yönetiminin ilkeleri, siyasi etik kanunu” başlıkları da olacak.
Yolsuzlukla mücadeleye, liyakat sisteminin kurulmasına geniş yer ayrılan kitapçıkta detaylı bir anlatım yok. Her partinin üzerinde uzlaştığı ilkeler üzerinden ilerleme kararı alan 6 partinin öncelikli hedefi “güçlü demokrasi ittifakı”nı büyütmek.
Bilkent’teki törene sadece 6 partinin üyeleri davetli. Sivil toplum kuruluşlarına, insan hakları örgütlerine, barolara da davet gönderildi. 6 partinin temsilcileri “HDP neden davet edilmedi” sorusunu şimdiden yanıtlamak ve sonrasında da böylesi bir tartışmanın büyümesini istemiyor:
“HDP zaten ayrı bir ittifak kuruyor. Biz hiçbir partiyi dışlayarak iş yapmıyoruz. Güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmasını 6 parti yürüttük, 6 parti olarak devam ettiriyoruz.”
6 partiden genel başkan yardımcılarının kitapçığın tamamını değil de özeti niteliğindeki bir anlaşma metnini okumaları kararlaştırıldı. Sonrasında altı lider “hiçbir baskı altında kalmadıkları” mesajını vererek o metne imza atacaklar.
Bilkent Otel yine coşacak ve töreni çok ama çok büyük bir ihtimalle Tuluhan Tekelioğlu sunacak.