Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, batının Moskova ile ilişkilerine dair bir yanılsama çağına net bir şekilde son verdi. Polonya için yıllardır açık olan şey, şimdi tüm batılı ülkeler için de kesinlikle öyle olmalı. Rusya’nın bağımsız Ukrayna’ya yönelik saldırganlığı, Başkan Vladimir Putin’in gerçek yüzünü gösterdi.
Rusya ancak Ukrayna-Batı dayanışmasıyla durdurulabilir. Burada şüpheye mahal yoktur. AB ve NATO, barışı sağlamak için Ukrayna’nın geleceğini feda etmeye hazır oldukları izleniminin oluşmasına bir an bile izin veremez.
Geçen yıl Kasım ve Aralık ayları arasında birkaç AB ülkesiyle istişarelerde bulundum. O zamanlar bir gaz krizinin ortasındaydık ve Polonya, Rusya’ya büyük ölçüde bağımlı olan Belarus’tan gelen provokasyonlarla boğuşuyordu. O zaman bunun çok daha büyük ve çok daha tehlikeli bir şeyin başlangıcı olabileceği konusunda uyarilarda bulundum. Perşembe günü, en kötü senaryo gerçekleşti.
Rusya’nın eylemleri, bir hamlenin diğerini tetiklediği domino taşları gibidir. Ve Putin’in nihai hedefi açık: Rusya’nın emperyal gücünü yeniden tesis etmek.
Rusya, Sovyetler Birliği’nde Stalinist egemenlik günlerine duyduğu özlemi uluslararası politikada saldırganlığa dönüştürdü. Putin’in vizyonuna göre, Rus gücünün yeniden ortaya çıkması, artık bağımsız devletler olan eski Sovyet cumhuriyetlerinin tabi kılınmasını gerektiriyor.
Ukrayna’ya yapılan acımasız saldırı, Rusya’nın emperyal statüsünün restorasyonunun bu hikayesinde başka bir bölüm. Putin yıllardır bu planı uyguluyor. 2008’de Gürcistan’a saldırıyla başladı, ardından 2014’te Kırım’ı işgal etti. Ve bugün tüm Ukrayna’yı boyunduruk altına almayı planlıyor. Ve hiçbir yanılsamaya dusmeyelim: bu sadece başlangıç olabilir. Yarın sırada Letonya, Litvanya ve Estonya, hatta Polonya da olabilir.
Transatlantik güvenlik bölünemez. Avrupa-Atlantik topluluğundaki bir devlete yönelik tehdit, NATO ve AB’nin her üyesi için bir tehdittir. Hepimiz birimiz ve birimiz hepimiz için. Avrupa 1945’ten sonra barış ve refahı bu dayanışma ve birlik temelinde inşa etti. Şimdi Putin savaş sonrası güvenlik mimarisinin tamamını havaya uçurmaya çalışıyor.
Putin, bir süredir gerekli önlemlerle karşı karşıya kalmadığı için şimdiye kadar bu hedefinde başarılı oldu. Uzun vadeli stratejisi yalnızca arsız şiddete değil, aynı zamanda sinsi propagandaya ve ekonomik bağımlılık ağları oluşturmaya da dayanıyordu.
Rusya, Avrupa’ya enerji bağımlılığı üzerinden bir tuzak kurmuştur. Rusya ve Almanya’yı birbirine bağlayan Nord Stream 2 gaz boru hattının inşası, AB’deki bir sürü politikacının sırf iyi bir pazarlık için batılı değerleri satmaya hazır olduğunu gösterdi. Almanya’nın onay sürecini askıya alma kararı gerekliydi ve bekleniyordu, ancak bu boru hattı tamamen kapatılmalıdır. Ve Perşembe günkü AB Konseyi toplantısında söylediğim gibi, Nord Stream 1 hakkında da konuşmalıyız.
Bugün Avrupa’nın Rusya karşısındaki saflığının bedelinin Ukrayna kanı olduğunu görüyoruz. 30 yıllık göreli bir barış sürecinde batı, Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ve Sovyetler Birliği’nin çöküşünün “tarihin sonunu” getirdiği yanılsamasına sarıldı. Ancak bugün tarih, savaş dahil tüm gücüyle geri dönüyor – bu yüzden siyaset ve politikacılar bir kez daha ciddi olmalı. Ukraynalı komşularımızın, dostlarımızın ve kardeşlerimizin kanı kararlı bir şekilde tepki vermemizi gerektiriyor.
Putin’in Ukrayna’ya açtığı savaş aynı zamanda batının ruhuna bir savaştır. Batıda olan bizler için zorbalığa boyun eğmeyeceğimizi gösterme zamanıdır. Özgürlük ve halkların kendi kaderini tayin hakkı gibi değerlerin sadece lafta kalan şeyler olmadığını, aynı zamanda uğruna savaşmaya hazır olduğumuz şeyler olduğunu göstermenin zamanı geldi.
Polonya, Ukrayna ve halkıyla yan yanadır.Ukrayna devletinin toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını baltalayacak herhangi bir uzlaşmaya yanaşmayacagiz. Bunun olmasını önlemenin tek bir yolu var. Birleşik bir batı – AB, ABD, İngiltere ve diğer müttefiklerle omuz omuza – Rusya’ya Putin rejiminin operasyonel yeteneklerini tamamen ortadan kaldıracak ekonomik yaptırımlar uygulamalıdır. Ben ve diğer 26 AB liderinin Perşembe akşamı üzerinde anlaştığı yaptırım paketi memnuniyetle karşılandı. Müzakere zamanı bitti. Putin son haftalarda verdiği hiçbir sözü tutmadı. Bu nedenle, her zamankinden daha güçlü bir yanıt verilmesi elzem.
Yanılsama çağının sonu, AB, NATO ve bir bütün olarak batı tarihinde tamamen yeni bir sayfa açıyor. Bu bir sorumluluk çağı olmalı. Rusya, uluslararası hukukun temel ilkelerini çiğnemenin bedelini ödemeli. Barışa değer veren tüm uluslar, Rusya’ya karşı, öncelikle siyasi liderliğini ve ilgili iş elitlerini hedef alması gereken yaptırımlarda birleşmelidir.
Çaba göstermeden dünyanın güvenli bir yer olacağı yanılsamasını bırakmanın zamanı geldi. Barış için her zaman savaşılmalıdır. Her zaman kazanılmalıdır.
Çeviren: Enis Aydın