AB liderleri, Aralık 2020 zirvesinde, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de “yetkisi olmadan yaptığı sondaj faaliyetleri” yürütmesi nedeniyle kişi adı vermeden, varlık dondurma ve seyahat yasağı uygulanması önerisinde bulunmuştu. AB ayrıca, 25-26 Mart zirvesinde daha ağır yaptırımları ele alma konusunda görüş birliğine varmıştı.
Doğu Akdeniz ihtilafı konusunda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuelle Macron arasında tansiyonun yükseldiği bir yılın sonunda yapılan Aralık zirvesinden sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Almanya Şansölyesi Angela Merkel ve Macron arasında daha uzlaşmacı diyaloğun tesis edilmesi, yaptırımlar yerine diplomasiyle ilerleme havasını yarattı.
Türkiye ile Yunanistan arasında Ege sorunlarını ele alan istikşafi görüşmelerin başlaması da bu havanın oluşmasına katkıda bulundu ancak Reuters’ın haberinde öne çıkan önemli bir ayrıntı ise henüz Türkiye ile liderler seviyesinde temas kurmamış olan Biden yönetiminin, “uzlaşma işaretleri verdiği sırada NATO müttefiki ve AB üyeliği adayı Türkiye’ye yaptırım uygulamaması konusunda Brüksel’i uyardığı (Reuters, haberinde ABD’nin AB’ni uyardığını belirtirken, Mevlüt Çavuşoğlu’nun, İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, Türkiye’nin Suriye’den çekilmesi uyarısında bulunurken telaffuz etmesine kameralar önünde sinirlendiği ‘urge’ fiilini kullanmış) bilgisi ve bu bilgiyi hem AB hem de ABD’li diplomatlara dayandırması.
Bir AB diplomatı Reuters muhabirine, “Türk yetkililerin kara listeye alınması çalışmaları durduruldu. Artık ekonomik yaptırımlardan bahsetmiyoruz.” dedi. Bir diğeri ise yaptırım çalışmalara aslında tam anlamıyla başlanmadığını söyledi. Üçüncü bir diplomat ise diplomatik yollardan ilerlemeye öncelik verildiğinin altını çizdi.
AB Dışişleri, haberde adı verilmeyen diplomatların açıkladığı bilgiler hakkında yorum yapmadı ancak AB diplomatlarına göre, Aralık 2020 zirvesinde daha ağır yaptırımlar uygulanması üzerinde görüş birliğine varılmasından sonra, 9 Ocak’ta AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında yapılan video konferans görüşmesi, ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı, Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile 21 Ocak’ta yüz yüze toplantısı, ertesi günü de NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile de bir araya gelmesi Türkiye’nin tercihini diplomasiden yana kullandığının işaretini verdi.
AB, Şubat 2020’de Genel Müdür yardımcısı Mehmet Ferruh Akalın dahil olmak üzere iki TPAO yetkilisini kara listeye almıştı. Dördüncü bir AB diplomatik kaynağına göre, Aralık 2020 zirvesinden sonra aralarında Genel Melih Han Bilgin’in de bulunduğu diğer yönetim kurulu üyelerinin de kara listeye alınması kararlaştırılmıştı.
Ankara yaptırım kararlarının önyargılı ve haksız olduğunu açıklamıştı. Fransa tarafından güçlü bir şekilde desteklenen Yunanistan ve Kıbrıs, Türk gemilerinin sondaj çalışmalarının cezalandırılmasını istemişti. Ankara, sondaj faaliyetlerin kendi karasularında gerçekleştiğini savunmuştu.
Bir başka diplomat ise, HDP’nin kapatılması davasının herhangi bir yaptırım konuşmasını canlandırma olasılığının düşük olduğunu, ancak bunun AB tarafından tartışılabileceğini de söyledi.
Erdoğan’ın dış politika danışmanı İbrahim Kalın, geçtiğimiz hafta Ankara’da Fransız ve Alman siyasi danışmanlarla bir toplantı yaptı. Erdoğan’ın yarın (19 Mart) AB Konseyi ve Komisyonu liderleriyle bir video konferans düzenlemesi de bekleniyor.
Çavuşoğlu da bu ay ton değişikliğinin samimi olduğunu ve Ankara’nın AB’nin karşılık vermesini istediğini söyledi. Çavuşoğlu, “Nasıl birlikte çalışabiliriz üzerine odaklanıyoruz.” dedi.
Ancak AB diplomatları, sıcak havanın hiçbir şeyin çözüldüğü anlamına gelmediğini belirterek, Türkiye’nin uzun süredir duraklamış olan AB üyelik hedefinde ilerleme kaydetmek için gerekli hedefleri karşılaması gerektiğini de sözlerine ekledi. Çeviren: Melten Ö. Marbois