Ceylan Ertem, Twitter hesabından yaptığı açıklamada hayatını karartan takip ve taciz hikâyesini şöyle anlattı:
2006 yılından bu yana profesyonel olarak şarkıcı-şarkı yazarı olarak bir kısmınızın hayatındayım. Yıllar geçtikçe daha yakından bu yolculuğumun tanığı oldunuz.
Bu süreçte ben de bir çok sıkı dinleyicimin üniversite hayatlarına, evliliklerine, nasıl başarılara imza attıklarına şahit oldum, çok bebeğin isim annesi oldum ve bu ilişki biçiminden memnun da oldum.
Ancak her zaman bu ilişki belirli bir mesafe+saygı çerçevesinde ilerledi, gelişti.
Şöyle ki bundan sanırım 5-6 yıl evvel bir dinleyicim de tüm konserlerime (şehir fark etmeksizin) gelmeye, takip etmeye başladı. Yavaş yavaş göz aşinalığı oluştu. Bir kadın dinleyicimdi.
1 yıl içerisinde bu kadın dinleyicim bana olan hislerini yazmaya başladı.
Ben de bu ilişkinin asla bir dinleyici-müzisyen ilişkisinden öte olmayacağını kendisine NET olarak belirttim.
Sonra bir yere müzik dinlemeye gittiğimde bu kişi yan masada şarap içerken, tatile gittiğim şehirlerde yol kenarında dikilirken de gözüme çarpmaya başladı.
İşin dozunu arttırdı ve her yerde takip edilmeye başlandım.
Yaşadığı şehri değiştirdi, İzmir’de yaşarken, (o dönemler yaşadığım) Anadolu Hisarı’na taşındığını yazdı.
Hediyeler, her konsere gelen çiçekler ile canım sıkılıyordu ve bir kez daha bu işin olmayacağını, kendi hayatına odaklanması gerektiğini AÇIKÇA belirttim.
Bu olaydan sonra bu şahıs cinsiyet değiştirdiğini yazdı. (Hatta bu değişimin ‘benim için’ olduğunu yazdı, yaşadığı sürecin tüm ayrıntılarını da yazdı, zaten ben de gözlerimle görüyordum).
Adını en sevdiğim erkek isminden seçti.
Bir dönem bir sevgilim olduğunda ‘bana bunu nasıl yaparsın’ minvalinde mesajlar gönderdi.
Güvendiğim kişiler böyle tavsiye ettiği için 2 sene kadar tüm iletişimimi kestim. Bunun çare olacağını, karşı tarafın ilgisini kaybedeceğini umdum.
Nereye taşınsam, nerede konser versem, nerede tatil yapsam sürekli gördüğüm bir yüz bu yüz.
Bu arada, yaşadığım yeri ‘yine’ öğrendiğini ve yaşadığım köyde durmadan dolaşıp beni aradığını yazmış son olarak.
Bu akşam ise ‘hayranıyım’ diye yalan söyleyerek, benim de zaman zaman sipariş verdiğim bir restorana adıma sipariş vermiş. Siparişi alan mekan faturayı gönderince tam olarak nerede yaşadığımı öğrenmiş. (Mekanlara da uyarımdır, aman ne olur bu tür şeylere dikkat edelim).
Biraz evvel gönderdiği yemekler evime geldi. Ve bardağı taşıran son damla oldu.
Hem korkuyorum, hem öfkeliyim, hem üzgünüm.
Konserlere korumayla giden biri değilim, düşünüyorum.
Konserlerde o yüzün olduğu tarafa bakamıyorum.
Onun olduğu yöndeki dinleyicilerimle iletişimim sıfır.
Kuliste bir şey göndermiş midir kaygısı yaşıyorum.
Nereye gitsem aklıma geliyor. Tedirgin oluyorum. Yoruldum.
Gerçekten kalbim hızla çarpıyor. Şu an Covid tedavim devam ediyor ve bir de bunu düşünüyorum. Yaşadığım yerdeki bekçiyi uyarıyorum. Ne yapsam diye düşünüyorum.
Özgürlüğümü, hayatımı kısıtlıyor, korkutuyor. Bunları yazarken ellerim titriyor.
Covid durumum geçer geçmez savcılığa gideceğim.
Öte yandan arkamda güçlü, gerçek insanlar var.
İyi ki varsınız.
Her şeyin çaresi vardır diye düşünmek istiyorum.
Ve yalnız olmadığımı biliyorum.
Kimse kendini bu tür durumlarda çaresiz ve korkak hissetmesin isterim.
Ama ben bu akşam gerçekten korktum. Hem karşımdakinden hem kendimden hem beni sevenlerin, ailemin kaygıları sebebiyle duyacakları üzüntüden.
Yine de bu 5 yıllık süreci paylaşmak istedim.