CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, NATO Parlamenter Asamblesi’nin alt komisyonu Akdeniz ve Ortadoğu Özel Grubu için İran raporu hazırladı.
Çakırözer’in raportör olarak yazdığı raporda İran ve Hamas ile ilgili tespitleri CHP ve ulusalcı çevrelerde tartışmalara neden oldu
Rapordan öne çıkanlar şöyle:
“1979 Devrimi’nden bu yana İran İslam Cumhuriyeti, Orta Doğu’da kalıcı bir istikrarsızlık kaynağı olmuştur. Şii siyasal İslam üzerinden nüfuzunu genişletme, bölgesel hegemonyasını tesis etme ve özellikle ABD olmak üzere Batı etkisine sistematik biçimde karşı çıkma hedeflerini takip etmektedir. Ayetullah Humeyni liderliğinde gerçekleşen İran Devrimi, monarşiyi otoriter bir teokrasi ile değiştirdi ve bu rejim şu stratejik hedeflere bağlı kaldı: ABD’nin askeri ve siyasi etkisini Orta Doğu’dan kovmak; İsrail devletini ortadan kaldırmak; ideolojisine uygun gruplar altında bir Filistin devleti kurulmasını desteklemek. Bu hedeflere ulaşmada karşılaştığı aksiliklere rağmen, İran’ın politikaları, eylemleri ve vekil aktörleri bölgesel istikrarı ciddi biçimde zayıflatmıştır.
“İran’ın üç ana rakibi İsrail, Suudi Arabistan ve ABD ile olan ilişkileri, hem dış hem de iç politikalarının temelini oluşturmaktadır. Bu ülkeler arasındaki etkileşim, kırk yılı aşkın süredir Orta Doğu jeopolitiğini şekillendirmiştir. Son yıllarda İran’ın bölgesel etkisi, Suriye’de Esad rejimine verdiği destek ve Hamas, Hizbullah, Yemen’deki Husiler gibi militan gruplara sağladığı destekle artmıştır. “Direniş Ekseni” olarak adlandırılan bu vekil güçler defalarca ABD, müttefik ve ortak hedefleri vurmuş, İran dış politikasında kritik bir araç olmuştur. Ancak İran bugün, bölgesel vekillerinin zayıflaması, nükleer tesislerine yönelik saldırılar nedeniyle hava savunmasının zarar görmesi, ekonomik sıkıntılar ve siyasi baskının tetiklediği toplumsal hoşnutsuzluk gibi önemli iç ve dış sorunlarla karşı karşıyadır.
“Tahran’ın bölgeye güç yansıtma kapasitesi önemli ölçüde azalmaktadır. Buna rağmen İran’ın bölgesel ve Avrupa-Atlantik güvenliğine oluşturduğu tehdit devam etmektedir. Tahran hâlâ Orta Doğu’yu istikrarsızlaştırma kapasitesine sahiptir. Bölgedeki en büyüklerden biri olan kapsamlı füze programı ve nükleer yetenek arayışı, ciddi bölgesel ve küresel riskler doğurmaktadır. İran’ın Ukrayna’daki Rus saldırganlığına sağladığı destek, Çin ve Kuzey Kore ile derinleşen bağları, uluslararası güvenlik manzarasını karmaşıklaştırmakta ve Avrupa-Atlantik çıkarlarını zorlamaktadır. Ayrıca İran, müttefik ülkeler için siber güvenlik riskleri de oluşturmaktadır. Stratejik konumu ve bölgesel etkisi nedeniyle, Hürmüz Boğazı, Bab el-Mandeb ve Kızıldeniz üzerinden küresel ticaret ve enerji güvenliğini tehdit edebilecek kapasitededir.
“Bu bağlamda rapor, NATO üyelerinin İran’ın istikrarsızlaştırıcı eylemlerine daha fazla odaklanmaları gerektiğini ve “azami baskı” stratejisini nasıl uyumlu hale getirip genişletebileceklerini araştırmaları gerektiğini belirtmektedir. Ayrıca, mevcut nükleer çerçevelerin tamamen çökmesini önlemek ve İran’ın daha fazla nükleer geliştirme girişimlerini engellemek için güçlendirilmiş diplomatik yaklaşımı vurgulamaktadır. Son olarak, bölgesel istikrarı güçlendirmek amacıyla NATO’nun Güney Komşuluk bölgesiyle daha fazla angajman için somut önerilerle rapor sonuçlanmaktadır.”