CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Kadir Has Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi öğrencileriyle bir araya gelerek sorunlarını cevapladı
Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili soruya şöyle cevap verdi:
“Şu çok önemli; seçeceğiniz cumhurbaşkanı adayı, egosunun esiri olmayacak. Egosunun esiri olursa şöyle bir tablo ortaya çıkar; ‘Oh ne güzel ya cumhurbaşkanı seçildim, bir imzayla her şey oluyor, nereden çıktı bu Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, ben bunu kabul ediyorum, böyle devam edeceğim’ derse olmaz bu. O nedenle cumhurbaşkanı adayının, egosunu yenen, devleti bilen, devleti tanıyan, Altılı Masa’yı yine çalıştıracak olan, temel bazı kararları beraber, müşterek alma sözü veren birisinin olması lazım. Bu çerçevede hareket ediyoruz. ‘Başkanlık sisteminde kalma ihtimali var mı?’ Hayır.”
“Meclis Atatürk’e bile başkomutanlığı 3 ay verdi”
“Mustafa Kemal Atatürk’ün en güçlü olduğu dönemde bile Meclis, Mustafa Kemal Atatürk’e başkomutanlık yetkisini sadece 3 ay süreyle vermiştir. ‘Yetki bende’ demiştir. ‘Mücadele mi edeceksin Sakarya Savaşı, diğer savaşlarda… 3 ay süreyle verdim. 3 ay sonra gel, Meclis’e tekrar bilgi ver.’ O nedenle adı Gazi Meclis’tir. Şimdi yok öyle bir şey. Demokraside çok şey kaybettik ama kazanmak zorundayız. Gerçek anlamda demokrasi geldiği zaman. Demokrasinin başka bir özelliği de kişilerin can ve mal güvenliğinin korunmasıdır. Şimdi yabancı sermaye gelmiyor. Niye gelsin? Yerli sermaye yatırım yapamıyor. Nasıl yapsın? Bugün en güvendiğiniz adam, kızıyorsanız ona, derhal bir tane gizli tanık bulursunuz, ‘Gel şunun aleyhinde bir ifade ver’ dersiniz, gider onun aleyhinde ifade verir, cebine de 2 milyon para koyarsınız, ‘Bu adam öyledir, şöyledir’ diye; adamın evine, fabrikasına baskın yaparsınız. Sonra dosyasına gizlilik kararı koyarsınız. Avukatı bile niye tutuklandığını bilmez. Aylarca, yıllarca bekleyebilir. Sonra getirirsiniz hâkimi, yargılamada istediğiniz hâkimi de tayin edersiniz oraya, mahkûm ettirirsiniz. Bu adam yatırım yapar mı? Yapmaz. O nedenle çok şey kaybettik ama kazanabiliriz.”
‘Kadının kılık kıyafetiyle uğraşılmaz’
“Kadının kılık kıyafetiyle uğraşılmaz. Size 1935’te Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurultayından söz edeceğim. Tek parti dönemi. Atatürk hayatta. Kurultayın konusu şu. Kadına peçe ve çarşaf yasaklansın mı yasaklanmasın mı? Bu konuda kanun teklifi verelim mi, vermeyelim mi? Dört gün tartışılır. 4. günün sonunda şu karara varıldı. Kadının kılık kıyafetiyle uğraşılmaz. Ama kadın manto giymek istiyorsan, Halk Evleri manto yapacak, çarşaf giyen kadın gelip mantoyu bedava alacak. Hiçbir para ödemeden, istiyorsa giymeyecek. 1935’te kadına bakışa bakıyorum bir de 2000’li yıllarda Türkiye’nin kadına bakışına bakıyorum. 1935’te kadına bakışa bakın, 2000’li yıllarda Türkiye’nin kadına bakışına bakın. Dolayısıyla başörtüsü konusunda bizim verdiğimiz kanun teklifi, diğer şeyler… Yaptığımız hataları kabul etme, helalleşme sürecini başlatma, aslında 1935 kurultayının bir devamıdır. Yani halkın partisi olmak istiyor işin Türkçesi bu. Halkın her katmanıyla sıcak, samimi ilişkiler kurmak istiyoruz. Tek isteğim; sakın ‘Sandığa gitmiyorum’ demeyin. Mutlaka gidin, mutlaka. Vicdanınızın sesini dinleyeceksiniz, oyunuzu ona göre kullanacaksınız. Zaten Türkiye’nin kaderini siz değiştireceksiniz. 6 milyon genç sandığa gidecek. İlk kez oy kullanacak. Demokrasiden yana oy kullandığınızda zaten Türkiye’nin kaderini değiştirmiş olacaksınız. Hepinize teşekkür ederim.”