Ana SayfaHaberlerCumhur’da İsveç çatlağı

Cumhur’da İsveç çatlağı

Cumhur İttifakı'nın ortaklarından MHP lideri Devlet Bahçeli, Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliğine onay vereceğini açıklamasını sert sözlerle eleştirdi: "Sadece ABD istedi diye, F-16’yla ilgili parmak sallanıyor diye zillete tamam mı diyeceğiz? İsveç, PKK’nın Avrupa’daki mağarasıdır. Kandil Dağı neyse Stockholm aynısıdır", "Türkiye dayatmaları sineye çekecek kabile devleti değildir. NATO’nun açık kapı politikasının maksat ve mahiyeti de milli bekamızdan, egemenlik haklarımızdan, iç ve dış güvenlik mülahazalarından daha mühim, daha öncelikli olamayacaktır", "12 Eylül’de söylenen “bizim çocuklar başardı” itirafını unutmadık. 15 Temmuz gecesi tepemizde uçuşan NATO uçak ve helikopterlerini, bunları kullanan alçak ve ahlaksızları unutmadık."

Bahçeli, grup toplantısında şunları söyledi:

“Belçika, Kanada, Danimarka, Fransa, İzlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Portekiz, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri arasında, 4 Nisan 1949 tarihinde Washington’da imzalanan Kuzey Atlantik Anlaşması yalnızca askeri ve güvenlik boyutuyla değil, siyasi ve ekonomi müktesebatıyla da dünya dinamiklerini birçok cepheden etkilemiştir. Anlaşmanın 2’nci maddesinde, taraf ülkelerin uluslararası ekonomi politikalarındaki bütün aykırılıkları izaleye çalışacakları vurgulanarak bir yönüyle küresel kapitalizm güvenlik şemsiyesi altına alınmıştır. 74 yıllık mazisi olan NATO Soğuk Savaş’ın iki kutbundan birisini teşkil etmiştir.”

 “Bilindiği üzere, Türkiye’nin Kuzey Atlantik Anlaşmasına Katılım Protokolü 17 Ekim 1951’de Londra’da tanzim edilmiş, mezkur anlaşma ve protokolün kabulüyle ilgili kanun teklifi 18 Şubat 1952 Pazartesi günü TBMM’de onaylanmış, 19 Şubat 1952 tarihli Resmi Gazetede de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.”

“Türkiye’nin NATO’yla ittifak kültürü 71 yıllık gelgitli bir maziye dayanmaktadır.Ne var ki köprülerin altından çok sular akmıştır. Ne dünya eski dünyadır, ne de Türkiye 1950’li yılların Türkiye’sidir. Bir defa bu yalın ve yakın gerçeğin telaffuz sorumluluğu bihakkın omuzlarımızdadır.”

“Türkiye, NATO hukuku çerçevesinde üstlendiği askeri, stratejik ve siyasi misyonları harfiyen yerine getirirken aynı hakkaniyeti, aynı hassasiyeti maalesef ittifak ortaklarından görmemiştir. Bugüne kadar hiçbir görevden, hatta hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan Türkiye’nin milli güvenliği hemen hemen her seferinde göz ardı edilmiştir. Finlandiya’nın katılımıyla NATO üyesi ülkelerin sayısı 31’e çıkmıştır. Şimdi üyelik peronuna İsveç yanaşmıştır. Bu ülkenin üyeliğine karşı Türkiye’nin haklı ve meşru itirazları vardır.”

“İsveç’in terörle arasına mesafe koymaktan ısrarla imtina ettiği malumlarınızdır. Üstelik İsveç hükümetinin Kur’an-ı Kerim’e yönelik şerefsiz ve vandal saldırıları sürekli alttan aldığı, görmezden geldiği, sıkışınca da durumu kurtarmak için cılız kınama mesajları yayımladığı bilinen bir husustur. Türkiye dayatmaları sineye çekecek kabile devleti değildir. NATO’nun açık kapı politikasının maksat ve mahiyeti de milli bekamızdan, egemenlik haklarımızdan, iç ve dış güvenlik mülahazalarından daha mühim, daha öncelikli olamayacaktır.”

“Geldiğimiz bu aşamada cevabını aradığımız sarsıcı soru şudur: Milli varlığımızı doğrudan tehdit eden kanlı terör örgütlerine kucak açan, bunların terörist devşirmesine ve haraç toplamasına kendi başkentinde göz yuman mahut ülkeyle bir güvenlik mimarisinin bünyesinde nasıl buluşacağız? Böylesi bir acizliğe nasıl göz yumacağız? Bunu nasıl hazmedeceğiz? Sadece ABD istedi diye, F-16’yla ilgili parmak sallanıyor diye zillete tamam mı diyeceğiz? İsveç, PKK’nın Avrupa’daki mağarasıdır. Kandil Dağı neyse Stockholm aynısıdır. İsveç hükümeti bugüne kadarki köhne ve kötürüm politikalarından 180 derece dönüş yaparsa, bu çerçevede bir ıslah ve terbiye hali müşahhas ölçülerde görülürse, bizim diyeceğimiz bir şey yoktur, nitekim karar Sayın Cumhurbaşkanımızındır.”

 “Kaldı ki, İsveç askeri unsurları fiilen NATO operasyonlarına dahil olmaktadır. 26 üyesi NATO ülkesi olan Avrupa Savunma Birliği içinde İsveç de yer almaktadır. İsveç’in dolaylı yollardan NATO korumasına alındığı, ABD’nin Avrupa’daki ana üstlerinden birisi olduğu meydandadır. 19 Haziran 2023 tarihinde ABD’ye ait 2 adet B-1B Lancer uzun menzilli stratejik bombardıman uçağının İsveç’e konuşlanması tesadüf değildir. Kuşkusuz NATO’nun da Türkiye’nin ahlaki ve hukuki tezlerini, milli güvenliğiyle ilgili duyarlılık ve taleplerini gözetmesi ihmali ve inkarı olmayan bir sorumluluğudur. Bir defa ABD başta olmak üzere, NATO üyesi bazı ülkelerin PKK/YPG’yle irtibat ve ilişkileri kabul ve izah edilemez boyutlardadır. ABD’li yetkililerin, PKK/YPG terör örgütüyle “taktiksel ve dönemsel ittifak” içinde olduklarını açıklamaları kaygı ve utanç verici bir ilkellik, NATO ittifak ahlakına şirret bir suikasttır. ABD, terör örgütüyle ittifak halindeyse, Türkiye’yle yaptığı ve kurduğu ittifaka ne diyeceğiz? Bunu nasıl ifade edeceğiz? Bu yaman çelişki NATO’nun itibar ve inandırıcılığını, ABD’nin dostluk ve müttefiklik iradesini yıllar içinde aşındırmıştır.”

“Biz, gündüz şapkalı gece külahlı ne dost istiyoruz, ne de ittifak ortağı arıyoruz. Müttefik olacaksak mertçe olalım, adam gibi olalım, karşılıklı hak ve çıkarlara sonuna kadar da saygılı olalım. 12 Eylül’de söylenen “bizim çocuklar başardı” itirafını unutmadık. 15 Temmuz gecesi tepemizde uçuşan NATO uçak ve helikopterlerini, bunları kullanan alçak ve ahlaksızları unutmadık. Türkiye’yi içeriden çökertmek, milli bağları çözmek, devlet ve millet varlığını çürütmek için NATO oyunlarını ve küresel emperyalizmin komplolarını asla hatırımızdan çıkarmadık. 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan vahşet ve ihanetin henüz NATO namına kuşkulu ve tartışmalı pek çok noktası olduğunu da biliyor ve gerilen sinirlerimizle yumruğumuzu sıkıyoruz. FETÖ’cü alçaklar, Fransa’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin önünde miting yaparken NATO müttefiklerimizden gık çıkmadı. Terörist başı Gülen’in Pensilvanya’dan yaka paça alınıp ülkemize iadesi bugüne kadar bir türlü gerçekleşmedi. Hala FETÖ’nün kripto damarının siyaset, bürokrasi, eğitim, ekonomi, medya ve diğer alanlarda dip dalga halinde faaliyet içinde olduğunu bilmeyen, duymayan, görmeyen kalmadı.”

 “FETÖ’yü başımıza bela eden azgınlaşmış Türk ve İslam düşmanlarıdır. Aynısını PKK/YPG için de söylemek mümkün ve mutlaktır. Bizim nezdimizde PKK neyse FETÖ odur. Ve bu iki hunhar terör örgütünün acımadan, gözünün yaşına bakmadan kökü kazınmalıdır. Gerekirse NATO üyesi bir kısım ülkeyle yüzleşmek, hesaplaşmak, sayfaları ıstırapla damgalanmış kara kaplı defterleri açmak kaçınılmaz bir mecburiyet olarak gündeme gelebilecektir. “

“15 Temmuz 2016’da vatan kurtarılmıştır. 15 Temmuz 2016’da devlet kurtarılmıştır. 15 Temmuz 2016’da mukaddesat kurtarılmıştır. 15 Temmuz 2016’da işgal ve istila hevesleri hainlerin ve haşhaşilerin kursağında bırakılmıştır. NATO heyecanlı bir futbol müsabakasını seyreder gibi ihaneti seyretmiş, hatta zemin hazırlamıştır. Bizim NATO’ya bakışımız bellidir. Esasen hiç değişmemiştir.”

“Fakat Türkiye’nin stratejik tercih ve kararlarının da arkasında duracağımızı, Litvanya zirvesini tek yürek halinde takip edip ülkemizin çıkarları neyi gerektiriyorsa onun yanında olacağımızı üstüne basa basa ifade ediyorum. 15 Temmuz 2016’da asrın yüzüne kahramanlık ve fedakarlık mesajını kanlarıyla, canlarıyla haykıran, içinden geçtiğimiz dönemde terörle mücadele esnasında kara toprağa düşen aziz şehitlerimizi rahmetle, minnetle, hürmetle yad ediyor, gazilerimize uzun ömürler diliyorum.”

“Türkiye dayatmaları sineye çekecek kabile devlet değildir. Milli varlığımızı doğrudan tehdit eden, kanlı terör örgütlerine kucak açan ülkeyle bir güvenlik mimarisinin gölgesinde nasıl buluşacağız. Bunu nasıl hazmedeceğiz. Zillete tamam mı diyeceğiz? Sadece F-16 ile ilgili parmak sallanıyor diye tamam mı diyeceğiz? ABD’ye ait iki bombardıman uçağının İsveç’e konuşlanması tesadüf değildir. ABD başta olmak üzere NATO üyesi bazı ülkelerin terör örgütüyle ilişkisi kabul edilemez boyuttadır. ABD terör örgütüyle ittifak halindeyse Türkiye’yle yaptığı ittifaka ne diyeceğiz? Gündüz şapkalı, gece külahlı müttefik istemiyoruz. Nitekim karar Sayın Cumhurbaşkanınındır.”

“Emeklilerimizin yüzde 25’lik maaş artışı makul ve yeterli bulunmamıştır. Bizim isteğimiz; memurlara uygulanan  8 bin 77 TL’lik seyyanen zammın emeklilere de uygulanmasıdır.”

- Advertisment -