Cumhuriyet’te, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun helalleşme açıklamasıyla gündeme gelen Varlık Vergisi tartışmalarıyla ilgili dikkat çekici bir yazı yayımlandı.
Gazetenin konuk isimlerinin yazılarının yayımlandığı Olaylar ve Görüşler köşesinde Artun Dayıoğlu imzasıyla yayımlanan yazıda, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin geçmişiyle ilgili helalleşilecek konulardan biri olarak gösterdiği Varlık Vergisi uygulaması savunuldu.
“Varlık Vergisi’nin nedenlerinin ve sonuçlarının popülist politikalara feda edilmemesi için bazı gerçekleri bilmekte fayda var” denilen yazıda, II. Dünya Savaşı’nın zorlu şartları ve ülke içindeki ekonomik olanaksızlarla ilgili hatırlatmalar yapılarak, Varlık Vergisi uygulamasının nedeni “acil para ihtiyacının karşılanması için olağanüstü bir dönemde varlıklar üzerinden bir defalık alınan olağanüstü bir vergidir” sözleriyle anlatılıyor.
1942’de çıkan verginin bir başka nedeni olarak da Osmanlı devleti işaret ediliyor: “Osmanlı’dan Cumhuriyete, sanayisi olmayan borç içerisinde bir ekonomi, fakir ve karnını doyurmakta zorlanan bir halk miras kalmıştır.”
Yazıda aynı tarihlerde Anadolu açlık içindeyken, İstanbul’da çoğu gayrimüslim olan zengin kesimin giderek zenginleştiği öne sürülerek, bu durumun sonucu hakkında “toplumda, adaletsizliğe karşı öfkenin, ne yazık ki ırkçı boyutlara ulaşmasına sebep olmuştur” deniyor.
Varlık Vergisi’nin bir amacının da gayrimüslimlere karşı öfkeyi azaltmak olduğu iddia edilerek, asıl hedefin “savaş sırasında oluşmuş karaborsa zenginliklerini bu kişilerden alma ve yukarıda bahsedilen zorlayıcı koşullar içerisinde ekonomiye nefes aldırma” olduğu belirtiliyor.
Yazar, “İstanbul’daki mükelleflerin de yüzde 87’sini gayri müslim ve yabancılar oluşturuyordu. Verginin 30 milyon lirasını yabancılar, 70 milyon lirasını İstanbul’da yaşayan azınlıklar ve 214 milyon liranın neredeyse tamamını İstanbul ve Anadolu’da yaşayan Türkler vermiştir” diyerek verginin büyük bölümünün de gayrimüslimlere ödetilmediğini iddia ediyor.
Vergi toplanırken hak ihlali ve yanlış uygulamaların olduğu kabul edilerek, bunlar da “genel bir politikanın sonucu değil, bireysel hataların sonuçlarıdır. Çünkü dönem savaş dönemidir, hataların olması ve bunların denetiminde yaşanan sorunlar o yıllar için oldukça normaldir” şeklinde bir savunmaya gidiliyor.
Yazının sonunda, isim vermeden CHP’nin helalleşme çağrısına atıfta bulunarak, özür dilemenin siyasi partiler için bir özeleştiri mekanizması olduğu kabul edilmekle birlikte şöyle devam ediliyor:
“Ancak siyasi partiler bu özürlerin kapsamını doğru belirleyemez ve özür dileyecekleri olayların doğrusunu halka anlatmazlarsa, yapılan özürler, tarihi yalanlarıyla kirletmek isteyen belli kesimlerin elinde, gerçek tarihi değiştirmenin birer argümanı haline gelir.”