Sosyal medya hesabından Merkez Bankası’nın piyasa beklentilerinin üzerinde artırım yaptığı faiz kararını değerlendiren Acemoğlu, Merkez Bankası’nın “gerçekten” enflasyona karşı mücadeleye başlamış olabileceğini belirtti.
“Türkiye, doğru politikalara giden yolun en başında”
750 baz puanlık artırımın “doğru yönde bir karar” olduğunu söyleyen Daron Acemoğlu, temmuz ayındaki 250 baz puanlık artırımın hayal kırıklığı yarattığını hatırlattı.
Daron Acemoğlu, faiz kararının arkasının gelip gelmeyeceğinin belli olmadığına değinerek “Bence Türkiye ve Türk halkını zor günler bekliyor.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin doğru politikalara giden yolun en başında olduğunu yazan Acemoğlu, yapılması gereken dört politika değişikliği olduğuna belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Ben hala emin değilim devlet bankaları duracak mı?”
“Birincisi faizleri arttırıp enflasyonu kontrol altına almaya başlamak için reel faizleri sıfırın üstüne doğru taşımak. Bu enflasyona karşı mücadele için çok önemli. Bu birinci maddenin başındayız. Ben hala emin değilim devlet bankaları duracak mı?
Başka yollardan rant dağıtımına devam edilebilirler. Yani şimdilik sadece birincinin bir bölümüne doğru bir adım atıldı.
İkincisi, aynı sırada kurumsal reform sürecine başlamak. Bu da çok önemli. Bu süreç ifade özgürlüğü ve demokratik hakların kuvvetlendirilmesi ile başlamalı. Ama aynı zamanda ekonomiyi direk olarak etkileyecek yapısal reformlar da çok önemli.
Bunların içinde yolsuzluğu kontrol altına almak, rekabeti azaltan uygulamaları durdurmak, yargı kurumlarının bağımsızlığını sağlamak ve yatırımın önünün açılması özellikle önemli. Bu konularda hiçbir gelişme yok ve olacağını düşünmüyorum.
“Türkiye’nin en büyük problemi verimsizlik ve teknolojik gerilik”
Benim Murat Üçer’ile beraber yaptığım analizde Türkiye’nin en büyük problemlerinin verimsizlik ve teknolojik gerilik olduğu ortaya çıkıyor. Bunlar kurumsal ve büyük yapısal reformlar olmadan çözülemeyecek problemler.
Bu verimsizlik devam ettiği sürece de ücretler reel olarak artmayacak ve enflasyonu tetikleyecek problemler her zaman ortaya çıkacak. Fakirlik ve işsizlik problemleri devam edecek.
Üçüncü olarak enflasyona karşı mücadele ve kurumsal yapıdaki reformların başlangıcıyla beraber yurtdışından kaynak getirilmesi. Bu kaynaklar şirket ve banka bilançolarındaki kötü durumu düzeltmek için ve depremden dolayı ortaya çıkan büyük harcama gerekliliği için kullanılmalıdır.
“Yurtdışından kaynak getirmek istiyorlar ama doğru kullanacaklarından emin değilim”
Bu konuda bir şey yapılacak mı? Ekonomi kurmayları tabii ki yurtdışından kaynak getirmek istiyorlar. Ama bunları doğru kullanacaklarına emin değilim. Türkiye bankalarının ve şirketlerinin gerçek durumunun ne olduğunu şu ana kadar tartışmadılar.
Mehmet Şimşek’in bundan önceki bakanlık döneminde bol kaynak vardı ve bu kaynaklar doğru kullanılmadı. Türkiye’nin üretkenliğinin en düşük olduğu dönemdi bu dönem. Şimdi birden bire doğru kararları mı almaya başlayacaklar?
“Bence Türkiye ve Türk halkını zor günler bekliyor”
Dördüncüsü ise fakirliğin artmamasını sağlamak. Yurtdışından gelen kaynaklarla ve iyi bir yola oturtulan kurumsal reformlarla beraber hem yatırımı arttırmak hem de sosyal güvenlik ağını kuvvetlendirmek lazım. Bu konuda hükümetin doğru politikaları izleyeceğinden de emin değilim.
Sonuç olarak doğru yöne doğru bir adım, ama bence arkası gelip gelmeyeceği belli değil. Bence Türkiye ve Türk halkını zor günler bekliyor.”