Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ülkenin cennet köşelerinden Kargı Koyu’nun imara açılması üzerine bir araya gelen Datça sakinleri bir dizi eylem kararı aldı. Kargı’da 128 dönümlük kamuya ait bir arazinin otel yapılmak amacıyla Özelleştirme İdaresi’ne devredilmesi ve Çevre Bakanlığı tarafından milyonlarca yıllık fosil kumsalı olan Gebekum’un çevresindeki bazı arazilerin işadamlarına kiralanacak olması kentte büyük tepki yarattı.
Salı günü teknelerle koya gezi düzenleyecek olan eylemciler, Çarşamba günü ise kent meydanında toplanarak basın bildirisi okuyacaklar.
Ayrıca otel yapılması planlanan Kargı Koyu’nda Cuma günü kitlesel protesto gösterisi yapma kararını aldılar.
‘Kent savunması’ başlattılar
Datça’da tüm sivil inisiyatifler “Datça Demokrasi Platformu” çatısı altında birleşerek, yerel halka ve onların yöneticilerine danışılmadan alınan bu kararlara büyük tepki gösterdiler.
Datça Demokrasi Platformu’nun açıklaması şöyle.
“Datça Demokrasi Platformu – Kent Savunması, Datça’da daha özgür daha eşitlikçi bir hayat, kentin barış içinde yaşamasını isteyen bütün (tüzel ya da değil) kurum ya da platformların ve kişilerin bir araya geldiği, her türlü toplumsal soruna duyarlı demokratik sivil bir yapılanmadır. Platformumuz daha yaşanılası bir Datça için eşitlik ve özgürlük ilkelerini gözeterek gönüllü katılımla emek vermeye, dayanışmaya istekli olanların bir araya geldiği bir yapıdır.
Son zamanlarda doğaya ve Datça’ya yönelik artan saldırılar, Datça Kent Savunması anlayışıyla davranmamızı zorladı. Özellikle salgının etkisiyle, Datça’nın en çok talep gören çekim merkezlerinden biri haline gelmesi, doğal ve toplumsal yapısının hızla değişmesine, bozulmasına neden oluyor. Bu hızlı değişim, olumsuz gelişmelerin şehrimize yansımasına da yol açıyor.
Hepimizin, canlı cansız tüm varlıkların müştereği olan kıyılar ve diğer doğal varlıkların piyasanın ticaret konusu haline getirilmesinin kabul edilemez ve kentin toplumsal barışını bozmaya elverişli olduğu ortak düşüncesindeyiz.
Doğal yapısıyla Türkiye’nin özellikli coğrafyalarından biri olan ve otuz yıl önce bütünü Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak belirlenmiş olan Datça’nın bu yapısının korunması uluslararası sözleşmelerin de gereğidir. Son zamanlarda giderek belirginleşen ve gezegenin sonunu getireceği neredeyse genel kabul gören iklim krizi sadece edilgen olarak etkilendiğimiz bir süreç değil, her toplumsal etkinliğin aktif olarak katkıda bulunduğu bir süreç olduğunun bilinci içindeyiz. Bunun kendiliğinden ve doğal bir süreç olmadığını, tüketim kalıplarından üretim biçimine, sistemin tarihsel bir ürünü olduğunu; bunları değiştiren, doğal varlıkların korunmasını öngören bir tutumun, bu süreci yavaşlatmanın ve durdurmanın asıl yolu olduğunu biliyoruz.
Ülkemizin bütününde ciddi bir sorun haline gelen kıyılarımızın işgal ve talanına Datça hep karşı çıktı, daha güçlü biçimde karşı çıkmaya devam edeceğiz. Yakın günlerde şehrimizin gündeminde olan Kızlanaltı’nda yeni bir kıyı kiralaması ve Türkiye’nin en güzel koylarından Kargı Koyu’nu çevreleyen, hepimizin ortak varlıklarından birinin satılması kararını kabul edilemez buluyor ve karşı çıkıyoruz.
Yine son dönemin olumsuz gelişme olarak İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kararını da kadınlara karşı cinskırıma dönüşmüş bir şiddetin yaşandığı toplumsal ortamda kabul edilemez buluyoruz.
Toplumsal ve doğal hayatı olumsuz etkileyen her türlü gelişmeye karşı, hak savunuculuğu çerçevesinde taleplerimizi, karşı çıkışımızı şiddetsiz, meşru eylem ve etkinliklerle sürdürme anlayışındayız.
Gerek toplumsal ve demokratik hayata, gerekse doğal ortak varlıklarımıza yönelik saldırılar karşısında Datça’yı Savunuyoruz; hep birlikte, dayanışmayla …