DEM Parti ile Adalet Bakanı Yılmaz Tunç arasında “süreç”le ilgili sorumluluk polemiği çıktı.
TBMM’deki AK Parti Grup Toplantısı öncesi gazetecilere konuşan Tunç, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’nın dünkü (29 Nisan) “Abdullah Öcalan’ın iletişim ve çalışma özgürlüğü olmak üzere atılması gereken adımlarla ilgili top artık iktidarın sahasındadır” sözleriyle ilgili soruya şöyle cevap verdi:
“’Top iktidarda’ ne demek? Biz burada top oynamıyoruz. Terörün tasfiyesiyle ilgili çabalar var. Bu çabalara destek vermek lazım, baltalayacak sözlerden kaçınmak lazım.
İmralı Heyeti’ndeki Sırrı Süreyya Önder rahatsızlandı. Onun yapıcı bir dili var. Sürece büyük katkısı oluyor. İnşallah sağlığına kavuşur.
Topun iktidarda olması diye bir mesele söz konusu değil. Burada bir müzakere, bir pazarlık söz konusu değil. DEM Parti’nin Adalet Bakanlığı’na yaptığı ziyarette bir müzakere yapmadık. DEM Parti Grup başkanvekillerinin cezaevindeki hükümlülerin şartlarıyla ilgili, cezaevi gözlem kurullarının iyi hal şartlarıyla ilgili verdiği kararlar hakkında, hasta hükümlü ve tutukluların sağlık şartları ve onların infaz ertelemeleriyle ilgili, Covid düzenlemesinden örgütlü suçların da yararlanabilmesiyle ilgili birtakım talepleri vardı. Yani burada bir pazarlık söz konusu değil. İmralı’nın çağrısında da bir pazarlık olmadığını görüyorsunuz.
Bir al ver süreci söz konusu olamaz. ‘Topun iktidarda olduğu’na falan katılmak mümkün değil. Burada top oynamıyoruz, bu ciddi bir mesele. Her şey kanunlar çerçevesinde yapılacak. Bu süreçte herkesin sorumlu davranması gerekiyor. Sorumluluk makamında olanlar sürece zarar veren açıklamalar yapmamalı.”
“Hukuk, demokrasi, adalet kelime oyunlarıyla sağlanamaz”
Tunç’un bu sözlerine cevap ise DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan’dan geldi.
Doğan, X hesabından şu mesajı paylaştı:
“Sayın Bakan, amacımız barış, adalet ve demokrasinin sağlanması. Hepimiz bu konuda sorumluluk üstlenmeliyiz. Hukuk, demokrasi, adalet kelime oyunlarıyla sağlanamaz.
Tarihsel bir sorunun çözümü ciddiyet gerektirir. Bakanlığınızı bu tarihsel sorumluluğu üstlenen bir dil ve yaklaşım kullanmaya davet ediyoruz. Siz lütfen görevinizi yapın.”