HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kobane Davası’nda dokuz gün boyunca savunma yaptı.
Demirtaş’ın savunmasındaki “Bu toprakların medeniyeti İslam medeniyetidir. Türkiye sosyalistinin bir kısmı bunları bilmez, bilmediği için de topluma ulaşamaz. Bizi var eden bu topraklarda İslam medeniyetidir. 1300 yıldır hepimizi var eden İslam medeniyetidir. İslam medeniyeti geri falan değildir” sözlerine sol çevrelerden tepki geldi.
Demirtaş ne demişti?
“Medeniyetimizin kökünde İslam medeniyeti vardır, biz siyasal İslamcı değiliz, Müslümanız. Bu toprakların medeniyeti İslam medeniyetidir. Türkiye sosyalistinin bir kısmı bunları bilmez, bilmediği için de topluma ulaşamaz. Bizi var eden bu topraklarda İslam medeniyetidir. 1300 yıldır hepimizi var eden İslam medeniyetidir. İslam medeniyeti geri falan değildir. Bazıları 1400 yıllık gericilik diyor. Saçma sapan, tarihten anlamayan bir yaklaşımla kendine hakaret ediyor. Köklü, güçlü bir medeniyettir. Bir zamanlar Şam’da Bağdat’ta astronomi, fizik, kimya, tıp, şehirleşmede çağ atlarken Avrupa mezhep savaşlarıyla, cadı avlarıyla birbirini parçalıyordu, açlıktan ölüyordu. İslam medeniyetinin altın çağlarıydı o zaman. Bugün astrolojideki birçok kavram Arapça kökenlidir. Bunları bilmeden, anlamadan İslam medeniyetini birkaç siyasi İslamcıya bakarak söylerseniz hata yaparsanız. Bunları söylerken Kıvılcımlı’yı ve ardıllarını tenzi ederek söylüyorum. Anlayanlar da vardı elbette ama kitleselleşmemenin nedeni İslamı karşısına almasıdır. İslam hepimizin medeniyetinin parçasıdır. Komünist de sosyalist de milliyetçi de olsa hepimizin medeniyetinin parçasıdır. 1400 yıl önceki gericilik diye yaftalamak en büyük yanlıştır. 1400 yıl önce Hz. Peygamber adına, İslam adına atılan adımları bugünle kıyaslamayın. Hz. Muhammed’in o günkü kıyaslamaları bugünkü AİHM CEDAW değerindedir. O gün cahiliye yaşanırken bir alternatif sunuyordu Hz. Muhammed. Yoksullar üzerine inşa ediyordu. Hz Muhammed dönemin en büyük sosyalistlerindendir. Hz. Muhammed bugün yaşasaydı İstanbul Sözleşmesi’nden, BM sözleşmelerinden daha ileri bir sözleşme yapardı. Söyledikleri devrimciliktir. Hz. Muhammed dönemin en büyük sosyalistlerindendir. Yoksulun yanında, emekçinin yanındadır. Serveti yoktur. Arap coğrafyasının önemli kısmını hükümranlığı altına almasına rağmen Muhammediye diye bir devlet kurmamıştır. Bugün dünyanın en lüks saraylarını yapanlar, en büyük ihalelerini alanlar ve yoksul halka en büyük zulmü reva görenler Müslüman mıdır?
Erdoğan benim hakkımda diyor ki, ben demişim ki ‘Taksim bizim kabemizdir.’ İftira! Yalan! Benim dedem Palulu İslam alimlerinden. Ben Müslüman kültürü, medeniyeti ile büyüdüm. Türkiye sosyalisti de bunu görmeli. Latin Amerika’da papazlar devrimin parçası olunca burada imam niye gerici oluyor? Cami, mescit İslamiyet’te halk evidir. Cami dönemin halk meclisi, komünüydü. Kuran’da yok Hz. Muhammed fiilen geliştirilmiştir, ‘biz Müslümanlar olarak oturup tartışalım’ demiştir. Bugün camiyi ne hale getirdiler. Sorunların tartışıldığı bir yer mi? Devasa görkemli lüks camiler. Hz. Muhammedin yaptığı böyle bir şey değildir. Halk meclisi, komünüydü cami. Sen bunu anlamadan topluma nasıl gidebilirsin sosyalist olarak? Kabe bugün Müslümanların namaz kıldığı yerdir ama oranın tarihi bütün dinlerden eskidir. Kabe her zaman vardı. Ne zaman yapıldığını bugün bile tespit edemiyorlar. Bugün Göbeklitepe’de ilk toplumsal yaşam izleri bulundu 12 bin yıl öncesine dair ama Kabe’nin tarihi hala bilinmiyor. İnsanlık göçe başlamadan, Afrika’dan dünyaya yayılmadan önce kendi ortak evi olarak gördükleri bir mekandır Kabe. Hristiyanlar için de kutsaldır ama tek tanrılı dinlerden önce de kutsaldı. Kabe’nin anlamı nedir? Bunu anlamadan bir Müslüman’ın ruh halini anlamak mümkün değil. Dört anlamı vardır. Kabe insani uygarlığın ilk görünür olduğu yerdir. Bu nedenle insanlık hac mevsiminde ilk görünür oldukları köke göç etmeye giderler. Biz nereden geldik derler. Biz doğanın bir parçasıyız, sahibi değiliz anlamı vardır. İkinci olarak sosyolojik bir anlamı vardır. Her yıl insanlar ataları Adem ve Havva’nın tarih sahnesine çıktıkları yere giderler. Orada ihram ile ilk doğal hallerine dönerler. Bugün şimdi selfie çekip reise selam diyorlar ya anlamı o değildir. İhram’ın anlamı eşitliktir. Biz buradan bu şekilde yayıldık dünyaya. Bu binanın etrafında aynı kıyafetlerle dönüyoruz. Sosyolojik anlamı budur.
Kozmolojik anlamı da vardır. Kainatın kozmik güçle ayakta durduğu nettir. Allah’ın kozmik gücü evrenin potansiyeline sinmiştir. Bütün evren Allah’ın sınırsız ve boyutsuz gücü etrafından dönmektedir. İslam’da buna inanılır. Kabe etrafında dönmek de bu kozmolojik döngüye sosyolojik olarak katılmaktır. Biz bu kozmik dünyanın bir parçasıyız, sahibi değiliz. Minicik yaratıklarız ve kozmik dünya etrafında dönüyoruz. Kuran da Allah’ın sembolik evidir. Allah’ın bütün varlığa yayılan merhameti kendi vicdanımızda yakaladığımız ve buluştuğumuz yerdir sembolik olarak. Hem bunlara inanacaksın hem de bu zulmü yapacaksın! Akıl alır gibi değil. İyi Müslüman iyi insandır. İslam insanı kötü yola, adaletsizliğe sevk etmez. Bugün İslamofobi ile karalanmaya çalışılıyor, yanlış. Hz. Muhammed 1400 yıl sonra benim torunlarım hırsızlık yapsın, yolsuzluk yapsın diye yola çıkmadı. Bir Müslüman hem bunu bilip hem de aksini yaşıyorsa dünyanın en tehlikeli tiplerinden biridir. Bugün AİHS, Kadın Hakları Sözleşmesi, Anayasa gibi modern hukuktan önce kanunları dinler belirlerdi. Hz. Nuh M.Ö. 500 yılında Nuh’un kanunlarını yazdı. Putlara tapmamak, hırsızlık yapmamak, canlı hayvan yememek. Bugünün hukukunu ve adaletsizliğini anlamak açısından çok önemli. Amerikan Bağımsızlık Sözleşmesi kendiliğinden ortaya çıkmadı. Zerdüşt de benzer şeyleri söyler. Allah’ın varlığına inanmak, putlara inanmamak, Cumartesi yasağına saygı göstermek, yalancı şahitlik yapmamak, hiç kimsenin malına ve canına göz dikmemek.
Medine Sözleşmesi döneminin ilerici hukuk kaynaklarındandır. Bütün bu kültürün medeniyetin sonucunda toplum, yaşam biçimi, sosyoloji oluşturduk. Bir İslamcı bunu bilmez mi? Çok iyi bilir. Siyasal İslamcı da bilir. Son 300 yılda Avrupa’daki aydınlanma, ilerleme öncesindeki coğrafi keşifler Avrupa’da kalkınmaya yol açtı. O sıralar İslam coğrafyası altın çağını yaşıyordu. Müslümanların alimleri öyle yabana atılır isimler değildi. Avrupalı’nın ilk baktıkları kaynaklar İslam kaynaklarıydı. Avrupa açlık ve mezhep savaşlarıyla baş başaydı ve bu yüzden coğrafi keşif yaptılar, bu yüzden Afrika kıtasını sömürgeleştirdiler. Donanma yaptılar çünkü okyanusu aşmak istiyorlardı. Osmanlı’nın buna ihtiyacı yoktu. Müslümanlar bilime ihtiyaç duymuyordu artık çünkü ‘biz bulacağımızı bulduk’ diyorlardı. Avrupalı o yüzden Rönesans yaptı, Sanayi Devrimi yaptı. Avrupa medeniyeti gelişirken bu kez de İslam medeniyeti geriye düştü. Ne oldu? Batı dünyası sanki binlerce yıllık medeniyetin merkezi biz değiliz gibi bir anda İslam coğrafyasını barbar ilan etti ve batı kültürü bütün dünyada başat hale geldi. Hepimizin gözü batıya dönmüş durumda. Tatile gideceksek batıya, kaçacaksak batıya, işçi olarak gideceksek batıya gidiyoruz. Oranın edebiyatını alıyoruz. Doğuya yüzümüzü dönmüyoruz. Bu bilinçli bir çarpıtmadır. Doğu medeniyetin merkezidir. İslamcılar 300 yılda batı emperyalizminin kültürel hegemonyası ile birlikte yeni bir arayış içerisine girdiler. İşte bu akımla siyasal İslam gelişti.
1400 yıldır İslamiyet büyük krizler yaşadı. Yeni çağda İslamiyet insan hakları ile bir arada olamaz mı, biz IŞİD El Kaide anlayışı ile yaşamak zorunda mıyız? Bunu derken çok önemli bir gelişme yaşandı. Laik Türkiye’de seçim tarihinde ilk defa İslam’ın girdiği bu bunalımdan çıkacağına dair heyecan yarattı. 3 Kasım 2002’de AKP tek başına iktidara geldi. İslam dünyasında heyecan yarattı ‘acaba makus talihimiz kırılıyor mu’ diye ‘İslam artı demokrasi birlikte olabilecek mi’ diye heyecan yarattı. Her Müslüman bunu yüreğinde hissetti, ben de hissettim. Olabilir mi acaba? İddiası da buydu. Ben Atatürkçü’lerin yerinde olsam bu kıymeti verirdim. Biz verdik de ne oldu, o da ayrı mesele. Neyi heba ettiler? 1400 yıl o ezilmişlikler ve 300 yıldır batının kurduğu hegemonyanın kırılması şansını kendi çıkarları uğruna heba ettiler. İslam artı demokrasi artı insan haklarının bir arada olamayacağını kanıtladılar. Bu deneyimi rezil rüsva ettiler. Getirdiler Dilan Polat’lara, Fatih Terim’lere, Sedat Peker’lere, Alaattin Çakıcı’lara, Süleyman Soylulara teslim ettiler, Ali Ağaoğlu’na, Cengiz Holding’e teslim ettiler. Yüreğinde şu kadar Allah korkusu olan her sosyalist, her Türk, her Kürt karşı karşıya olduğumuz tehlikenin farkında olmalıdır. Bu davanın en az mağduru olan biziz çünkü yarattıkları toplum kültürel ve ahlaki olarak çökmüş durumda. TC tarihinin kadınların bedenlerini en yaygın sattığı dönemde yaşıyoruz. Aleni! AKP İslamı döneminde yaşanıyor bu. Her gün izliyorsunuz, hırsızlığın, vahşetin, yolsuzlukların en ciddi düzeyde yaşandığı dönemi yaşıyoruz. Bir Müslüman bunları biliyor olmasına rağmen bunlara onay veriyorsa en çok korktuğum şey odur. Çünkü ondan herşey beklenir. Allah’ı kandırıyor ve bunu yapanın yapamayacağı şey yoktur. Allah’ı tanımayan AİHM hakiminin dediğini mi yapacak! AİHM yargıcı AYM kararı ne ki, kim ki Allah’ın sonsuz kudretinin yanında!”
Filistin mitingi çağrısına da tepki geldi
Dün DEM Parti tarafından yapılan Filistin’e Özgürlük Mitingi çağrısına da DEM Partililerden tepkiler geldi.