Seçimlere usulsüzlük karıştığı hakkında asılsız ve temelsiz iddialar ortaya atan Başkan Donald Trump’ın çağrısıyla, başkent Washington DC’de binlerce kişi toplandı.
Trump, Beyaz Saray önünde destekçilerine yaptığı konuşmada, “Asla vazgeçmeyeceğiz, yenilgiyi asla kabul etmeyeceğiz” dedi.
Tarihi günde an be an neler yaşandı?
Daha sonra kalabalık, Senato ile Temsilciler Meclisi’nin ortak oturumunun başlamasından kısa bir süre sonra bina çevresindeki güvenlik bariyerlerini aşarak Capitol diye bilinen Kongre binasına dayandı.
Güvenlik önlemlerinin yetersiz kaldığı görülürken, protestocular camları ve kapıları kırarak içeri girdi.
Bazı protestocular Senato genel kurul salonuna ulaşabildi. Temsilciler Meclisi’nde ise kapılar kapatıldı, önlerine barikatlar kuruldu ve güvenlik güçleri içeri girmek isteyenlere ateş açtı. Bu sırada göğsünden vurulan bir protestocu kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.
Başkan Yardımcısı Mike Pence ile senatörlerin, polis ve özel güvenlik güçleri tarafından Kongre binası içerisinde gizli ve güvenli bir yere götürüldüğü, olaylar yatışana kadar da burada tutulduğu açıklandı.
Polis göstericilere zaman zaman biber gazıyla müdahalede bulunurken, Washington DC’nin Demokrat belediye başkanı, ilk ağızda akşam 6 – sabah 6 arasında 12 saatlik sokağa çıkma yasağı ilân etti. Ayrıca olayların yatıştırılması için Ulusal Muhafızlar seferber edildi. Ulusal Muhafızları göreve çağırma yetkisi sadece Başkana ait olduğundan, Beyaz Saray personeli Trump’ı güçlükle ilân edebildi.
Trump, destekçilerinin Kongre binasını işgal ettiği sıralarda attığı ilk twitter mesajında, işgale son vermelerini istemedi. Sadece eylemlerini barışçı bir şekilde sürdürmeleri çağrısında bulundu. Yardımcısı Pence ise protestoculardan Kongre binasından ayrılmalarını istedi.
ABD Başkanı seçilen Joe Biden ise, yerel saatle 16:00’da, İstanbul saatiyle geceyarısında, geçiş dönemi çalışmalarını sürdürdüğü (Delaware eyaletindeki) Wilmington kentinde kameraların karşısına geçti.
Biden, “Başkan Trump’tan şimdi ulusal televizyona çıkarak yeminini ve anayasal görevini yerine getirmesini ve bu işgale son verilmesi çağrısında bulunması istiyorum. Bu bir protesto değil, başkaldırıdır. Bütün dünya bizi izliyor” dedi.
Bu açıklamadan kısa bir süre sonra Trump, Twitter hesabından bir dakikalık bir video yayımladı. Seçimlere usulsüzlük karıştığı yönündeki asılsız iddialarını yineler ve destekçilerinin haklı dediği öfkesini övüp yüceltirken, asgari ölçüde “artık evlerine dönmeleri” çağrısı yaptı. Anayasa ve demokrasi ihlâline dair tek söz söylemedi.
Daha sonra güvenlik güçlerinin müdahalesiyle önce içeriye girmiş olanlar dışarı çıkarıldı ve Kongre binasında yeniden güvenliğin sağlandığı açıklandı. Bu arada yeterli takviye alıp kalabalıklaşmış bulunan polis kordonları, sık saflar halinde yürüyerek göstericileri önce binanın merdivenlerinden aşağı sürdü, sonra adım adım Capitol’den uzaklaştırdı. İçerde ise, Kongre’nin seçim sonuçlarını tescil etme süreci kaldığı yerden tekrar başladı.
ABD’de yaşananlara büyük tepki
Tarihçiler, Kongre binasının 1812 yılından bu yana ilk kez işgale uğradığını belirtiyor. 1812-1815 ABD – Britanya Savaşı sırasında, Koramiral Sir Alexander Cockburn ve Tümgeneral Robert Ross komutasındaki İngiliz birlikleri 1814’te Washington DC’ye girmiş ve binayı ateşe vermişti.
ABD Kongresi Tarih Topluluğu’un websitesinde, “ABD Kongre binası, bir yapıdan çok daha fazlasını temsil ediyor. Burası Amerikan demokrasisi ve yaşam tarzının bir simgesi konumunda” ifadeleri yer alıyor.
ABD yönetim sistemi içerisinde çok büyük bir fiilî ve sembolik önem taşıyan Kongre binasına yapılan saldırıya, birçok kesimden sert tepki geldi.
Hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler, yaptıkları açıklamalarla yaşananlardan Trump’ı sorumlu tuttu. Olayı “ayaklanma” ve “darbe girişimi” olarak nitelendiren siyasetçiler ve basın kuruluşları da oldu.
Eski ABD Başkanları Bill Clinton, George Bush ve Barack Obama, yazılı açıklamalarla olayı şiddetle kınadı.
Ayrıca Trump döneminde yönetimde görev yapmış bazı isimler de tepki gösterenler arasında yer aldı.
Washington Post gazetesi, Trump’ı ABD demokrasisine yönelik bir tehdit olarak tanımladı ve görevden alınması çağrısında bulundu.
New York Times gazetesi de yaşananları “otoriter ülkelerde yaşanan darbe ve ayaklanma görüntülerini anımsatan olağanüstü sahneler” olarak niteledi.
Wall Street Journal gazetesinde yayımlanan analizde, yakın dönemde “iki başkanlığı, iki partiyi ve bir ülkeyi bu kadar derinden yaralayan bir 24 saatin hiç yaşanmamış olduğu” yorumu yapıldı.
Bundan sonra ne olacak?
Kongre’de seçim sonuçlarının tescil edilmesi süreci yeniden başladı. Daha önce sonuçlara itiraz edeceğini açıklayan bazı Cumhuriyetçi üyeleri, yaşananlar ışığında bu kararlarından vazgeçtiklerini ilan etti.
Bu itirazların sonuçların onaylanmasını etkilemesi beklenmiyor; ancak sürecin gecikmesine neden olabilir.
Diğer yandan Beyaz Saray’da görevli bazı isimler, yaşananlara tepki göstererek görevlerinden istifa etti.
ABD basınında yer alan haberlere göre, First Lady Melania Trump’ın genel sekreterliğini yürüten Stephanie Grisham, Beyaz Saray sözcü yardımcısı Sarah Matthews ve Beyaz Saray kadrosunda sosyal işlerden sorumlu sekreter Rickie Niceta, görevinden istifa eden isimler arasında yer alıyor.
Trump yönetiminden başka isimlerin de istifa edeceği öne sürülüyor.
Ayrıca Trump’ın azledilmesi veya görevden alınması için çağrılar da yüksek sesle dile getirilmeye başladı.
Bu anlamda, anayasanın 25’inci maddesinin işletilmesine dönük çağrılar ön plana çıkıyor. Söz konusu madde, başkan yardımcısı ve kabinenin çoğunluğu, başkanın görevlerini yerine getirmediğine karar verirse, başkan yardımcısının vekâleten başkanın görev ve yetkilerini üzerine almasına olanak tanıyor.
Bu durumda başkanın Kongre’ye itiraz hakkı bulunuyor. İtirazın geçersiz olması için, Kongre’nin her iki kanadından da mutlak çoğunluğun başkanın görevden alınmasını desteklemesi gerekiyor.
25’inci maddenin işletilebileceğine dair çeşitli iddia ve çağrılar ortaya atılmış olsa da, bu konuda henüz kamuoyuyla paylaşılan resmi bir girişim yapılmış değil.
Kaynak: BBC Türkçe