Rusya, teknolojik bakımdan en ileri (ve şimdiye kadar sadece 12 tanesini ürettiği) SU-57 savaş uçaklarını da göndermiş Suriye’ye — Pentagon sözcüsü Binbaşı Adrian Rankine-Galloway’den naklen, böyle diyor 24 Şubat (Cumartesi) tarihli bir CNN haberi. ABD askerî çevreleri, Putin’in bir yandan Suriye’deki Rus güçlerini azaltacağını açıklarken diğer yandan “beşinci nesil” avcı uçaklarını bölgeye sevketmesinden hayli hoşnutsuz. Madalyonun diğer yüzünde, 7 Şubat’ta (aralarında Rus paralı askerlerinin de olduğu) rejim yanlısı birliklerin, ABD destekli başka birliklere saldırmasının ardından, Amerika’nın yer hedeflerini kendi en gelişkin “hayalet” avcısı F-22’lerle vurduğu kaydedilmekte. Rusya’nın SU-57’lerini buna karşı mı, yoksa sırf deneme amacıyla mı Khmeimim üssüne konuşlandırdığı ise bilinmiyor.
İkinci seçkimiz İngiltere politikasından ve The Independent gazetesinden. Genç ve saldırgan Tory (Muhafazakâr) milletvekillerinden Ben Bradley, sağa sola çaktığı tweet’lerden (19 Şubat tarihli) birinde, İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn’in 1980’lerde komünist casuslarla temasta olduğunu, örneğin Jan Sarkocy diye biriyle defalarca buluşup görüştüğünü öne sürmüş. Corbyn’in avukatları derhal aramış ve kimbilir ne demiş olmalılar ki, derhal yelkenleri suya indiren Ben Bradley, son derece ezik bir özür yayınlamayı, iddialarının en küçük bir gerçek payı taşımadığını alenen belirtmeyi, ayrıca Jeremy Corbyn’in seçeceği bir hayır kurumuna “yüklü ama miktarı belirtilmeyen bir meblağ” bağışta bulunmayı ve tabii Corbyn’in avukat masraflarını karşılamayı kabul etmiş. Bu da, İngiliz siyasetine yön vermesi beklenen doğruluk ve nezaket kurallarına belki iyi bir örnek. Fakat galiba seçmenin kesebileceği cezayı ayrıca hesaplamak gerekecek. Zira haber ajansları, genel seçimlere giden yolda bu son karalama çabasının da boşa çıkmasının ardından, kamuoyu yoklamalarında İşçi Partisi’nin ilk defa öne geçtiğini kaydediyor.
Bugün sunduğumuz üçüncü unsur kültür alanından. Sanat yapmak (üretmek) insanın özel ve kolay gelişmeyen bir kapasitesi. Zira önemli bir soyutlama hamlesini: dolaysız fiziksel gerçekliğin (şu veya bu boyutunun) başka obje, renk veya şekillerden oluşan sembollerle temsil edilmesini gerektiriyor. Şimdiye kadar bu kapasitenin sadece türümüzle, yani Homo sapiens’le belirdiği, en son yokolan yakın akrabamız Neandertallerde ise (Homo neandertalensis) mevcut olmadığı sanılıyordu. Sadece son zamanlarda, Neandertallerden kalma tek tük ama çok sınırlı “sanat nesneleri” bulunur olmuştu. Şimdi bu kanı da değişmek zorunda. Çünkü İspanya’nın üç ayrı noktasındaki La Pasiega, Maltravieso ve Ardales sitlerinde bilim insanları, Homo sapiens’in Afrika’dan çıkıp Avrupa’ya ulaşmasından en az 20,000 yıl öncesinden kalma “el izleri” bulmuş. Buralarda yaşayan Neandertallerin (başka kimse olması mümkün değil), ellerini mağaranın duvarına dayayıp üzerine kırmızı boya üfleyerek ellerinin “beyaz” izini çıkardığı, dolayısıyla reel elin yerine başka ve soyut bir el (görüntüsü) yarattığı, elin kopyası veya simgesini ürettiği, yani sanat yaptığı anlaşılıyor.
Bilim böyle böyle, bu tür ipuçlarıyla nüfuz ediyor, onbinlerce yıl önce yaşamış “ilkel” atalarımızın zihnine. Bir yanda savaş ve ölüm, diğer yanda taş devri kazıları; gerçeği arayan arkeolog ve antropologlar. İyi okumalar diliyoruz. – Serbestiyet Yayın Kurulu.