Abdulkadir Selvi bugünkü (16 Eylül) yazısında Erdoğan’ın “Esad’la görüşürdüm” açıklamasını şöyle ayrıntılandırıyor:
Bu 40 gün içinde iki liderin ikinci görüşmesi olacak. Erdoğan, 5 Ağustos’ta Soçi’de görüştüğü Putin’in, Suriye’ye yönelik operasyonu gündeme geldiğinde, “Mümkün olduğunca bunları, rejimle birlikte çözme yolunu tercih ederseniz çok daha isabetli olur gibi bir yaklaşımı var” demişti.
Erdoğan’ın bu açıklamasından sonra “Erdoğan ile Esed görüşecekler mi?” diye bir tartışma başlamıştı. İran Haber Ajansı Tasnim, Putin’in Esed’i Şanghay toplantısına davet ettiğini belirterek, Erdoğan ile Esed’in Semerkant’ta görüşeceği haberi geçti. Böylece gözler Şanghay toplantısının yapılacağı Semerkant’a çevrildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şanghay ziyareti, hafta başında yapılan AK Parti MKYK toplantısında da gündem oluyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Semerkant’ta Esed’le görüşeceğine dair haberler olduğu hatırlatılarak, “Erdoğan ile Esed görüşecek mi?” diye soruyorlar. Çavuşoğlu, “Esad Şanghay beşlisine gelmiyor. Böyle bir davet de yok” diyor.
Tabii Esed gelmiyorsa o zaman görüşme de olmayacak demektir. Zaten zirve başladı, Esed yok. Böyle bir görüşme de yapılmayacak.
Ancak Mevlüt Çavuşoğlu’nun bu yanıtından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan sözü alıyor ve şu tarihi açıklamayı yapıyor, “Keşke Esed Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm” diyor. İşte Erdoğan böyle bir lider. Onu büyük bir lider yapan da bu özelliği. Demirel, “Barışmayı bilmiyorsan savaşmayacaksın” derdi. Biz Suriye ile savaşmadık. Suriye’deki terör örgütleriyle mücadele ediyoruz. Ama Esed’le de dost değiliz.
Erdoğan savaşmak gerekirse savaşan, barışmak gerekirse barışmayı bilen bir lider. Büyük liderlerin özellikleri budur. Yunan’ı denize döken Atatürk, Venizelos’la dostluk kurmadı mı?
Avrupa Birliği’ni kuran ülkeler, Almanya, Fransa, İngiltere Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında birbirlerine karşı savaşmadı mı?
Tekrar MKYK toplantısına dönmek istiyorum. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Esed’le ilgili değerlendirmeleri sürüyor. Suriye içsavaşının başladığı günden bu yana Erdoğan’ın Esed konusunda yaptığı en çarpıcı değerlendirme diyebilirsiniz. Aynen aktarıyorum.
“Keşke Esed Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm. Ama o oralara gelemez. Onun yüzünden, onun tutumundan dolayı Suriye bölünmek üzere. O kendi iktidarını korumak için muhaliflerle savaşa tutuştu. Kendi iktidarını korumayı tercih etti. Kendi kontrol ettiği alanları korumayı düşündü. Ama büyük toprakları koruyamadı” diyor. Erdoğan ikinci kez, “Keşke Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm” dedikten sonra şöyle devam ediyor, “Keşke Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm. Bunları yüzüne karşı söylerdim. Biz o zaman kendisine ‘Bak, böyle yaparsanız Suriye bölünür’ dedik. O muhalifler için bunlar kalabalık ama silahları yok diye düşündü. Bizim uyarılarımızı dikkate almadı. Ama oraya Amerika’nın, Rusya’nın gireceğini düşünmedi. Kendi iktidar alanını korumayı tercih etti ama Suriye’nin büyük topraklarını koruyamadı” diye konuşuyor.