Uluslararası diplomaside birbirleriyle en çok görüşen liderler arasında yer alan Erdoğan ve Putin, 29 Eylül 2021’de yine Soçi’de bir araya gelmiş, yaklaşık 3 saatlik baş başa görüşmenin ardından bir açıklama yapmamayı tercih etmişlerdi.
Erdoğan ve Putin, bugünkü görüşme için yine Soçi’yi tercih etti. Moskova’dan yapılan açıklamalarda, iki liderin bu görüşmeyi 19 Temmuz’da Tahran’da kararlaştırdıkları bilgisi verildi.
İki lider, Suriye’de iç savaşı sona erdirmek amacıyla kurulan Astana süreci toplantısı için gittikleri İran’da ikili bir görüşme yapmışlar ve hem Suriye hem de Ukrayna’daki gelişmeleri ele almışlardı.
Soçi’de bugün yapılacak görüşmede, Tahran’da ele alınan konuların daha derinleştirilmesi ayrıca ikili ilişkileri özellikle enerji ve ticaret işbirliğini içeren unsurlarının ağırlıklı olarak ele alınması bekleniyor.
Rus liderin bugün yapılacak görüşme öncesinde Güvenlik Konseyi’ni toplaması dikkat çekti. Kremlin’den yapılan açıklamada, üst düzey askeri yetkililerin de katıldığı konsey toplantısında bugün yapılacak Türkiye-Rusya görüşmesinin gündeminin değerlendiği açıklandı.
Ukrayna ve tahıl anlaşması öncelikli gündem
Erdoğan ve Putin’in gündeminin öncelikli unsurları arasında Rusya’nın 24 Şubat’ta başlattığı Ukrayna işgal girişimi ve bunun küresel ve bölgesel etkileri geliyor.
Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, Rus basınına yaptığı açıklamalarda, 22 Temmuz’da imzalanan tahıl ihraç anlaşmalarının uygulanma sürecinin ağırlıklı olarak ele alınacağını kaydetti.
İstanbul’da yapılan törende, Ukrayna ve Rusya, Türkiye ve Birleşmiş Milletler (BM) ayrı ayrı anlaşmalar imzalamış ve böylece Ukrayna tahılının dünya pazarlarına ulaştırılmasının önünü açmışlardı. Bu kapsamda ilk gemi 3 Ağustos’ta Türk boğazlarından geçerek Lübnan’a doğru seferini devam ettirmişti.
Rusya, bu anlaşmanın yanı sıra BM ile de ikili bir başka metne daha imza atmış ve başta gübre ve gıda ürünleri olmak üzere kendi ihracatının Batı yaptırımlarına uğramadan gerçekleştirilmesinin altyapısını oluşturmuştu.
Erdoğan ve Putin’in görüşmesinde hem Ukrayna ürünlerinin taşınması hem de Rusya’nın başlatacağı ihracatının sürdürülmesine ilişkin ayrıntıların ele alınması öngörülüyor.
Türkiye, bu anlaşmalar sayesinde küresel gıda bunalımının çözümüne dönük adım atılıyor olmasını Rusya ve Ukrayna arasında sağlanan bir güven artırıcı önlem olarak görüyor ve ileride olası barış müzakereleri için fırsat yarattığını düşünüyor.
Bu nedenle, Erdoğan’ın Putin ile yapacağı görüşmede, anlaşmanın kesintisiz uygulanması, gemi trafiğini etkileyecek saldırılardan kaçınılması çağrısında bulunması bekleniyor.
Görüşmede, Ukrayna’da devam eden savaşla ilgili genel değerlendirmelerin yapılması ve Erdoğan’ın 24 Şubat’tan bu yana dile getirdiği barış için İstanbul’da liderler zirvesi önerini yinelemesi de beklentiler arasında.
Suriye’nin kuzeyine operasyon olacak mı?
Türkiye-İran ve Rusya, 19 Temmuz’da Astana Zirvesi’nin ağırlıklı gündeminin “terörle mücadele” olduğunu, bu kapsamda Türkiye’nin hem sınırlarına hem de güvenlik güçlerine dönük saldırılarını artıran YPG’ye karşı yeni bir operasyon kararlılığının ele alındığını Cumhurbaşkanı Erdoğan Tahran dönüşü gazetecilere açıklamıştı.
Hem Rus hem de İran tarafının Tel Rıfat ve Menbiç’i hedef alacak böyle bir operasyona soğuk baktığını kaydeden Erdoğan, YPG’nin asıl amacının Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozmak olduğunu dolayısıyla her iki Astana ortağının aslında Türkiye’ye destek vermesi gerektiğini vurgulamıştı.
Erdoğan’ın Soçi görüşmesi sırasında Putin’den operasyon konusunda daha esnek bir tavır takınmasını isteyebileceği, askeri harekatın sadece terör unsurlarına karşı olacağı güvencesini vermesi öngörülüyor.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, 31 Temmuz’da yaptığı açıklamada, Türkiye’nin kendi ulusal güvenliği söz konusu olduğunda kimseden icazet almayacağını kaydetmiş, gerek duyulduğu anda kararın Ankara tarafından verileceğini kaydetmişti.
Ancak Suriye’de birbirine bağlı hassas birçok sürecin iç içe geçmiş olması, Ankara’nın kuzey Suriye için hissettiklerinin Moskova için İdlib’de geçerli olması Türkiye’nin tek taraflı bir adımının zorluğunu ortaya koyuyor.
Diplomatik çevrelerde yapılan değerlendirmeler, Erdoğan’ın son aylarda dile getirdiği operasyonun belli bir noktada gerçekleşme olasılığını güçlü olduğuna ancak İran ve Rusya ile yapılacak görüşmelerin sonucuna göre hangi şiddet ve ölçekte olacağının belirleneceğine işaret ediyor.
Bu kapsamda, Rusya’nın Suriye’nin hava sahasını kontrol altında tutuyor olması, olası bir operasyonda Türkiye’nin hava sahası konusunda Rusya ile uzlaşması gerekliliğini gösteriyor.
2019’da Barış Kalkanı Harekâtı sırasında da hava unsurlarını çok kısıtlı kullanan Türkiye’nin Rusya’dan olumlu yanıt alamamasının operasyon planlamasını etkileyeceği öngörülüyor.
Dolayısıyla bugün Putin’in Erdoğan’ın taleplerine vereceği yanıtlar, Ankara’nın bundan sonraki süreçte atacağı adımların şekillenmesi açısından büyük önem taşıyor.
Rusya, enerji ve ekonomiye ağırlık veriyor
24 Şubat’ta başlattığı Ukrayna işgal girişimi nedeniyle, Batılı ülkelerin kapsamlı ve etkin yaptırımı altında olan Rusya açısından yaptırımlara katılmayan Türkiye ile ikili ekonomik, ticari ve enerji işbirliğinin derinleştirilmesi öncelikli bir hedef olarak görülüyor.
Rus basınına yansıyan haberlerde, liderlerin Soçi gündeminde çok boyutlu Türk-Rus işbirliğinin ayrıntılı olarak ele alınması, ticaret ve ekonomik ilişkilerin daha da ileri götürülmesi ve enerji sektöründe ortak stratejik projelerin yaşama geçirilmesi gibi unsurlar yer alıyor.
Ankara, savaşın başlamasının ardından Batı’nın aldığı yaptırım kararlarına uymayacağını açıklamış, yasal olduğu sürece Rus işadamlarının Türkiye’de faaliyet göstermeye devam edeceklerini belirtmiş ve daha da önemlisi hava sahasını Rus uçaklarına kapatmamıştı.
Bu durum Türkiye’yi Rusya karşısında daha da özel bir konuma taşımış ve taraflar arasında ticaret rakamlarında geçmiş senelere oranla artışlar gözlenmişti.
Erdoğan-Putin görüşmesinde bu eğilimin giderek artan şekilde devam etmesi ve bunun için atılacak adımların ele alınması bekleniyor. Yaptırımlardan dolayı ABD doları ile işlem yapmaktan kaçınan Rusya’nın Türkiye ile uzun süredir müzakere ettiği yerli para birimleriyle ticaret konusunu gündeme getirmesi bu adımlardan biri olarak görülüyor.
Ankara’nın ise taraflar arasındaki ekonomik faaliyetlerin daha da artması için Rusya’nın Türk vatandaşlarına uyguladığı vizeyi kaldırması talebi uzun süredir masada bekliyor.
Rusya, 2015’de savaş uçağının düşürülmesinin ardından uyguladığı yaptırımlar kapsamında Türk vatandaşlarına yeniden vize uygulamasını başlatmıştı.
İlişkilerin normalleşmesine karşın vizenin hala uygulanıyor olması özellikle iş çevrelerinde sıkıntı yaratan bir unsur olarak görülüyor.
Akkuyu ve yeni projeler gündemde
Erdoğan, 19 Temmuz’da Putin ile ikili yaptığı görüşme hakkında basına açıklamalarda bulunurken, “Bize çok çok farklı bazı teklifleri oldu. Biz inşallah burada doğal gaz konusunda, Akkuyu meselesinde ve diğer konularda şu anda dayanışmamızı aynen sürdürüyoruz, sürdüreceğiz,” ifadelerini kullanmış ancak Rus liderin hangi teklifleri masaya getirdiğini açıklamamıştı.
Türkiye ile Rusya arasındaki en stratejik işbirliklerinden biri Mersin’de yapımı süren Akkuyu Nükleer Santrali.
İlk reaktörü gelecek sene başlarında işletmeye alınacak olan Türkiye’nin ilk nükleer santralini 2010 senesinde yapılan hükümetler arası anlaşma uyarınca Rusya’nın Rosatom şirketi yapıyor.
Şirketin geçen günlerde Türk ortağı ile sözleşmesini feshetmesi ve yerine Rusya bağlantılı yeni bir ortak alması ve bunun Erdoğan-Putin görüşmesinden sadece birkaç gün önce yapılması dikkat çekti.
Enerji Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Rus şirket ile Türk ortağı arasında ihtilafların yaşandığı kayda geçirilirken, “Önceliğimiz, projenin başından bu yana inşaat sahasında hizmet veren bütün yüklenicilerin ve çalışanların aleyhine bir mağduriyet oluşmaması ve projenin zamanında devreye alınmasıdır. Daha önce olduğu gibi, yine bu çerçevede girişimlerimiz sorunların çözümü için devam etmektedir” ifadesine yer verildi.
Bu kapsamda, Akkuyu konusunun Erdoğan-Putin görüşmesinde gündeme gelmesi bekleniyor.
Kaynak: BBC Türkçe