Yargıtay’da düzenlenen yeni adli yıl açılış töreninde konuşan Erdoğan, Türkiye’nin anayasada belirtildiği gibi demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğunu hatırlattı. Anayasa’daki “hukuk devleti” vurgusunun AK Parti iktidarı boyunca çok önemli olduğunu anlatan Erdoğan, son 20 yılda Türkiye’nin hukuk devleti vasfını güçlendirmek için önemli reformlara imza atıldığını söyledi.
Türkiye’deki anayasaların neredeyse tamamının olağanüstü dönemlerin ürünü olmasını başından beri sıkıntı olarak gördüklerini söyleyen Erdoğan, sivil bir anayasa yapımı için mecliste aradıkları uzlaşmayı bir türlü sağlayamadıklarından yakındı:
“Özgürlükçü anayasa umudumuzu kaybetmedik”
“Halihazırdaki anayasamız 1980 darbesinin ardından hazırlanıp yürürlüğe girmiştir. Her ne kadar 1982 anayasasında hem bizden önceki hükümetler hem biz çok sayıda köklü değişiklikler yapsak da sonuçta elimizdeki malzemenin darbe ürünü olduğu gerçeğinden kurtulamıyoruz. Bunun için hükümetlerimiz döneminde çeşitli defalar siyasi partilere yeni anayasa hazırlama çağrısı yaptık. Kimi zaman bu doğrultuda Meclis bünyesinde zayıf da olsa bazı adımlar atılmıştır. Meclis’teki bu çabamızdan diğer siyasi partilerle uzlaşma sağlayamadığımız için sonuç alamadık. Buna rağmen gayretlerimizi sürdürdük.”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtikten sonra da yeni bir adım attık. Geçtiğimiz yıl bir kez daha siyasi partilere ülkemizi yeni bir anayasaya kavuşturma çağrısında bulunduk. Biz de kendi çalışmalarımızı yaptık. Müzakereye esas olan bir taslak hazırladık. Ancak maalesef bu çağrımız da karşılıksız kaldı. Diğer partilerden herhangi bir somut anayasa taslağı teklifi alamadık. Netice itibarıyla insan haklarına dayanan, hukukun üstünlüğünü esas alan sivil, demokratik ve özgürlükçü yeni bir anayasayı ülkemize henüz kazandıramadık. Ama umudumuzu da kaybetmedik, kaybetmiyoruz. İnşallah siyasetin iklimi böyle bir adıma uygun hale geldiğinde yeni anayasa çalışmasını tekrar başlatabileceğimizi ümit ediyoruz.”
“Adalete güveni en üst seviyeye çıkarmaya kararlıyız”
Erdoğan, “sivil yargı-askeri yargı” ayrımını ortadan kaldırarak yargıda birliği tesis ettiklerini anlattı. 20 yılda 277 adalet hizmet binası inşa ederek yargı hizmetlerinin uygun mekanlarda verilmesini sağladıklarını, hakim ve savcı ile mahkeme sayısını da artırdıklarını söyleyen Erdoğan, Avukatlık Kanunu’nu barolarla birlikte çalışarak yenilemek istediklerini duyurdu:
“Hukuki himaye sigortasını Türkiye’ye kazandırmayı planlıyoruz. Adalete erişimi kolaylaştıracağız. Yargı süreçlerini sadeleştireceğiz. Alternatif çözüm yöntemlerini geliştireceğiz. Yargılamaların makum sürede sonuçlandırılması için yeni projeleri devreye alacağız. Milletimizin adalete olan güvenini en üst seviyeye çıkarmaya kararlıyız. “
“Böyle bir rezilliğe izin vermeyeceğiz”
Erdoğan, doğrudan olmasa da Sedat Peker’in ortaya attığı “rüşvet çarkı” iddialarına gönderme yaptı, savcıların neden harekete geçmediğine dönük eleştirilere yanıt verdi:
“Çalışmalarımızı yürütürken geç gelen adalet, adalet değildir sözünü aklımızdan çıkarmıyoruz. Buna karşılık birileri maalesef ülkemizin adalet sistemini suç çetelerinin kirli oyunlarına kurban etmek için çalışıyor. Karşımıza çıkan kim olursa olsun böyle bir rezilliğe asla izin vermeyeceğiz. Türkiye’nin karanlık mihrakların güdümünde istikamet çizilen bir ülke olmadığını herkes görecek, kabul edecek. Bu ülkede herkes mücadelesini hukuk ve en önemlisi ahlak kuralları çerçevesinde verecektir. Her tahrik, her söylenti ülkemize yapılmış en büyük kötülüktür.”
“AİHM adil değil, siyasi”
Erdoğan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni (AİHM) de Türkiye’ye karşı çifte standart uygulamakla, siyasi davranmakla eleştirdi:
“AİHM; kararlarında adil değildir, siyasidir. Konu Türkiye olunca siyasi karar verir. Fransa, Almanya olunca ters kararlar verir. Adaletin işleyişindeki aksaklıklarından şikayet etmekle bu sisteme husumet beslemek tamamen farklıdır. İlki anlaşılabilir, gerektiğinde iyileştirilmesi yönünde adım atılabilir bir anlayıştır. İkincisi ise ihanettir.
Karşımızdakilerin derdi, ülkemizin hukuk devleti niteliğini güçlendirmek değildir. Benzer şeytani tavırlara yasama ve yürütme konusunda da şahitlik ediyoruz. Bunlar geçmişte aynı yöntemlerle ülkenin enerjisini sömürmüşlerdir. Kararlarını Türk milleti adına veren yargımızın bu niteliğinden rahatsız olanların kimlerin değirmenine su taşıdığını gördükçe üzülüyoruz. Siyasi alandaki mücadeleyle ilgili hiçbir çekincemiz yoktur. Tek gayemiz ülkemizin zarara uğramaması, hukukun üstünlüğü ülkesinde halel gelmemesidir. Hepimizin en büyük teminatı olan adaleti daha da güçlendirerek bu bataklığı da kurutacağız.”
Yargıtay başkanından “Fetö” çıkışı
Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca da, darbecileri koruyup kollayanların uluslararası alanda Türkiye üzerindeki baskıyı artırdığı çıkışında bulundu:
“Son yıllarda yargıyı etkileme girişimlerine siyasi niteliği ağır basan uluslararası bir boyut da eklenmiştir. Darbecileri ve yandaşlarını çeşitli şekillerde himaye eden FETÖ ve uzantılarının devam eden yargılamalar nedeniyle Türk yargısını karalama faaliyetleri yoğunluk kazanmıştır.
Türk yargısı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Anayasamızın koruduğu temel hak ve özgürlükler konusunda duyarlıdır.”