Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, İzmir’deki saldırıya ilişkin ankaragazetecisi.com‘un sorularını yanıtladı.
HDP İzmir İl Başkanlığı’na yönelik saldırı sizce münferit mi yoksa organize mi? Bu saldırıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Saldırının münferit veya organize olup olmadığı konusunda şuan bir açıklık yok. Ancak Türkiye’nin genel siyasal iklimi konusunda bir yorum yapmamız mümkün. Çünkü Türkiye siyasal hayatında özellikle HDP’ye ve muhalefet partilerine yönelik ciddi bir saldırı, ötekileştirme ve nefret söylemi var. Özellikle siyasi iktidar tarafından Cumhur İttifakı ve sözcüleri tarafından yapılan konuşmalar sözler ve davranışlar öne çıkıyor.
‘Bu tip saldırıları teşvik etme gibi iklim de yaratılıyor’
Böylesine bir yapıda özellikle özendirici olma, bu tip saldırıları teşvik etme gibi iklim de yaratılıyor. Bu bakımdan şahsen İzmir saldırısını çok ciddi ve tehlikeli buluyorum. Ayrıca ana muhalefet liderine karşı yapılan Ankara Çubuk’taki saldırı, İyi Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’e yönelik Karadeniz’de gerçekleştirilen yapılan saldırı ve saldırı sonrasında kullanılan iktidar tarafından hatta cumhurbaşkanı tarafından kullanılan ifadeler; ayrıca muhalefet partilerine yönelik genel siyasi iktidarın davranışlar bu tip davranışları teşvik eden bir görünüm veriyor.
Yargı, bu tür saldırıların üzerine gidiyor mu?
Bugüne kadar yapılan saldırılar karşısında saldırıların gerek emniyet mensupları, İçişleri tarafından gerekse yargı sistemimiz tarafından takip edilmediğini de görebiliyoruz. Bu tip saldırganların kendilerine güvende hissettikleri gibi bir ortam da çıkmış oluyor. Bunu genel bir fotoğraf içinde değerlendirdiğimizde Türkiye demokrasini, hukuk sistemini zayıflatan davranışlar ve olaylar olarak görmemiz gerekiyor.
Özellikle 7 Haziran 2015 seçimleri ile ilgili hatırlatma yapıldı iktidar tarafından, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından. Bu hatırlatma tedirgin edici bir hatırlatmaydı. Çünkü 7 Haziran-1 Kasım dönemi içinde Türkiye farklı bir kaos ortamına girmişti. Ve bu kaos ortamında Türkiye, organize saldırı ve provokasyonlar ile karşı karşıya kalmıştı. Bugün bu saldırı ile böylesi bir provokatif ortam mı yaratılıyor sorusu cevaplanmalı.
Saldırgan, Suriye’de bir dönem görev yapmış ve silahlı fotoğraflar vermiş. Suriye’de görev yapan ve çeşitli gruplar içinde yer alıp Türkiye’ye dönen kişilerden tedirgin olmalı mıyız?
Mutlaka tedirgin olmalı. Gerek HDP’ye yönelik ötekileştirici yönlendirmeler gerekse tüm muhalefete yönelik Millet İttifakı’na yönelik ötekileştirme, ayrıştırıcı nefret söylemini ortaya çıkaran girişimler Türkiye’de çok tehlikeli bir ortamı yaratıyor. Emniyet teşkilatının ve yargı sisteminin böylesine gelişmeleri karşısındaki davranışları konusunda ortaya çıkan soru işaretleri bize gerçekten tedirgin edici bir ortamın olduğunu gösteriyor. Temennimiz HDP İzmir İl Teşkilatına yönelik eylem karşısında yargı sistemimizin ve iktidarın duyarlı olması, kurumsal yapıların ortaya çıkarılması ve failin arka planının açıklığa kavuşturulmasıdır. Bu zarurettir.
Saldırıyı siyasi partiler açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
HDP üyesinin öldürülmesi, bize HDP potansiyelinin, HDP seçmeninin ve HDP ile legal siyaset yapmak isteyen HDP’lilerin, Türkiye demokrasisi açısından önemini ortaya koyuyor. Özellikle, HDP’nin iç politika malzemesi yapılarak provokasyonlarla kitleleri yönlendirilmesi arayışının yaratacağı riskleri bize gösteriyor. Özellikle Cumhur İttifakının bu konudaki politikasının yanlışlığının yaratacağı tehditlere dikkat edilmesi gerekiyorken, tüm muhalefet partilerini HDP’ye karşı tutumunun çok hassas bir şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. HDP potansiyelinin, 6 milyonluk kitlenin Millet İttifakı içerisinde yer almasının önümüzdeki seçimler bakımından ortaya çıkardığı hayati önemin geciktirilmeden yeniden değerlendirilmesi gibi hayati bir hayati sorunu bizim karşımıza çıkarıyor. Ama maalesef geçmişte ve günümüzde hala bu konuda somut politikalar üretilmiş değil. Sadece iç politika malzemesi olarak kullanılma gibi bir durumun hassasiyetini korumakta olduğunu bize gösteriyor.
Son olarak söylemek istediğiniz var mı?
Türkiye maalesef Türkiye’deki bu siyasal iklim ve siyasi iktidarla muhalefet partileri arasındaki ilişkilerin niteliği tedirgin edici bir iklim yaratıyor. Siyasi iktidarın söylemiyle, davranışlarıyla mutlaka Türkiye’deki bu iklimi değiştirici, demokratik sistemi işlerliğini sağlayıcı acil adımlar atması lazım. Türkiye toplumunun buna ihtiyacı var.