Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, CNN Türk yayınında açıklamalarda bulundu. Fidan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Türkiye seçimlerde bir demokrasi şöleni yaşıyor. Türkiye’nin en önemli güç kaynaklarından bir tanesi. Alanda dinamik bir seçim var. Özellikle aday arkadaşlarıma destek olmak için gittiğim illerde büyük coşku var. AK Parti’nin büyük bir başarıyla seçimlerden çıkacağına inanıyorum. Var gücümüzle destek vermeye devam ediyoruz. Herkesin aday çıkarabilmesi demokrasi açısından dünyaya gösterilen bir marka, bir değer. Bu kadar çeşitliliğin olduğu başka bir atmosfer yok. Bu olayı çok değerli buluyorum. Ben vazife bir insanıyım. Bunu da elimden geldiğince iyi yapmaya çalışıyorum. Genel Merkez’in belirlediği bir koordinasyon var. Bakan arkadaşlarımız belli illere gidiyor. Biz de gidip destek veriyoruz. Halkımızın teveccühüne layık olmaya çalışıyoruz. Türkiye’nin seçim gündemi önemli. ABD vardı, Irak var. Önümüzdeki hafta Brüksel’e gideceğim. Onun haricinde ağırlıklı olarak seçim gündemi olacak.
IRAK’TAKİ GÖRÜŞMELER PKK’YI ‘YASAKLI ÖRGÜT’ İLAN ETMELERİ ÇOK ÖNEMLİ
Terörle mücadelede Irak’taki hem arazideki, hem siyasetteki çalışmalarımız önem arz ediyor. Son 20 yıldır Irak zor zamanlardan geçti. Son 4-5 yıldır savaşsız belli miktarda normalleşmiş siyasetin gerekliliklerini yapabilecek duruma gelmiş durumda. Hükümetle uyum içerisinde çalışmaya gayret ediyoruz. Irak halkına temel hizmetleri götürmede başarısız. PKK, Irak’taki karışıklıktan faydalanarak mevcudiyetini kalıcı hale getirmiş ve pozisyonunu genişletmiş. Arazide yoğun bir mücadele içerisindeyiz. Bunun bir de stratejik yönünü çizerek Irak’ı bunun içerisine çekmek istiyoruz. PKK Irak ve Suriye’de başkalarının desteğiyle büyük yerler işgal ediyor. Bu durum Irak ve Suriye’ye fazla zarar veriyor. Bunu muhataplarımıza anlatıyoruz. Etkileyici bir argüman bu. Irak’taki bütün makamlarla geliştirdiğimiz ilişkilerle bu noktaya geldik. PKK’yı ‘yasaklı örgüt’ ilan ettiler. Irak’ta iktidarın bileşenleri var. Bunların aynı konuya destek vermeleri önemli. Biz sadece güvenlik eksenli değil ekonominin de enerjinin de içinde olduğu büyük bir ilişkiden söz ediyoruz. Ekonomik kalkınmayı esas alan bir ilişkiye girdiğinizde güvenlik sorunlarının ortadan kalkması gerekiyor. Cumhurbaşkanımıza duyulan güven önemli.
Onlarla yıllardır sürdürdüğümüz temas önemli. Bizim duruşumuz hiçbir zaman farklı olmadı. Hep aynı mesajı aynı niyetle verdik. Bunu gördüler. İllegalitenin olduğu yere büyük ekonomik yatırımların olmayacağını gördüler. Irak’ın buna ihtiyacı var. Ekonomik ve güvenlik boyutlarına İran da dahil olabilir. İran’la bir araya geldiğimizde Irak’ı ve terörü konuşuyoruz. Ama bölgesel kalkınma önemli. Aramızda devam eden bir ilişki mekanizması var. Bizi bunu daha kurumsallaştırmak istiyoruz. Nisan ayında Cumhurbaşkanımızın ziyareti söz konusu. Ziyarete kadar belirli anlaşmaları hayata geçirmeye çalışıyoruz. Üzerinde çalıştığımız sadece güvenlik değil ekonomi, tarım, su gibi birçok alanda çalışıyoruz. Bu çerçeve anlaşmasının Cumhurbaşkanımızın ziyaretinde imzalanması için uğraşıyoruz.
“BİZ PKK’YI YOK EDERKEN DOST ÜLKELERLE DÜŞMAN OLMAK İSTEMEYİZ”
Yürüyen istihbari işbirliğimiz var. Güvenlik ve terör eksenli işbirliğimiz var. Suriye ve Irak arasındaki terör geçişini önlemek için merkezi hükümetle çalıştık. Haşdi Şabi ile Sincar’a yönelik konuştuk. Amacımız Irak ve Suriye arasındaki sınır emniyetini sağlamak. Örgütün aradaki boşluğu kullanmaması lazım. Örgüt iki yerdeki gücünü bir araya getirerek sinerji yaratmak istiyor. Terör örgütünün kendisini içine gömdüğü yerlerde sıkıntımız var. Diplomasi yoluyla yapılacak şeyleri iyi yaparsanız kavgayı azaltırsınız. Süreci iyi yönetirseniz istihbaratınıza ve askerinize daha az iş düşer. Bizim amacımız ortaklarımızı terörle mücadelede ortak hareket etmek. Bu onların da çıkarına. Irak’ta herkes elektrik, yol, hastane, iyi eğitim istiyor. Koalisyona ciddi baskı yapıyorlar. Petrol açısından zengin bir ülke. Siyasiler kalkınmaya odaklanmak istiyorlar. Bu konuda bizden daha iyi bir örnek ve ortak olamaz. Bizim dış politika vizyonumuz önemli. Bölgede ortak refaha dayalı bir vizyon. Bunun olması için güvenlik sorunun ortadan kalkması lazım. Bizim için önemli olan Irak’ın onları tehlike görmesi. Biz PKK’yı yok ederken dost ülkelerle düşman olmak istemeyiz. Bizim önemsediğimiz şey örgüte sahip çıkmamaları ve destek vermemeleri. Süleymaniye konusunu ilk kez gündeme getirdiğimiz açıktan hiç isim kullanmadık.
“SÜLEYMANİYE HATADAN DÖNMELİ”
Soru: Bafel Talabani… Terör örgütüne verdiği destek biliniyor. Sizin de uyarılarınız oldu. Diplomatik olarak uyarılar yerine ulaştı mı? O mesajı aldı mı? Nasıl bir süreç bekleniyor? Süleymaniye bir üs olmaktan çıkacak mı?
Süleymaniye konusunu ilk defa yoğun bir şekilde gündeme getirdiğimizde, açıkta biz hiçbir zaman şahıs ismini kullanmadık. Süleymaniye’deki KYB liderliği diyelim ve onu oluşturan ekibin PKK ile olan ilişkileri samimiyeti, bizim için bir problem olmanın ötesinde artık bir ulusal güvenlik tehdidi olmuştur. Biz bunu önceden istihbari olarak sürekli raporluyorduk.
Onlarla da gizli olarak bu konu hep görüşülüyordu, endişelerimiz aktarılıyordu son üç dört yıldır.
Fakat belli bir noktada bunun alenileştirilmesi ve farklı türden bir baskıyla gidilmesi gerekiyor. Çünkü biz daha sonra bir adım attığımızda, bu ne uluslararası sisteme ne bölgedeki aktörlerimize sürpriz olmamalı. Bununla ilgili biz endişelerimizi iletiyoruz.
Bizim istediğimiz Süleymaniye’deki yönetimin PKK ile ilişkilerini kesmesi. Yoksa al eline silahı git onunla savaş meselesi o kendi bileceği iş. Ama destek vermesi; ben PKK ile mücadele ederken onu da dost olarak görmek istiyorum.
Süleymaniye şehri çok kadim bir şehirdir. Osmanlı İmparatorluğu zamanında, imparatorluğa çok kıdemli memurlar, alimler yetiştirmiş bir şehirdir.
Böyle büyük bir şehrin, yani tarihin ironisi olarak karşımıza Türkiye Cumhuriyeti’nin hasımlarının istifade ettiği yer olarak çıkması manevi olarak da bizi çok üzüyor. Bu manevi yanlışın bir defa düzeltilmesi lazım.
İkincisi, örgütün Süleymaniye civarında varlığına destek vermekle kalmıyor, diğer taraftan Suriye’deki YPG’nin lojistik açıdan desteklenmesi konusuna da Süleymaniye’yi bir dayanak olarak sunuyorlar.
Bu konuda bastırdığınız zaman diyorlar ki, “Bu konuda bizim çok fazla yapacağımız bir şey yok. Bu Amerika’nın baskısı, onlar geliyorlar Süleymaniye’deki ortamı kullanıyorlar. Bir hava köprüsü kurmuş durumdalar, gidiyorlar geliyorlar”
Biz bu türden mazeretleri kabul etmiyoruz. Geçtiğimiz aylarda bir hava harekatı da düzenlendi. Açıkçası bu konudaki baskımız devam edecek. Bizim arzumuz Süleymaniye’deki arkadaşlarımızın yol yakınken hatalarından geri dönmesi, Türkiye ile dostluklarını tarihte olduğu gibi bugün de perçinlemeleri ve ortak geleceğe beraber hareket etmemiz.
Bizim Erbil, Süleymaniye, Bağdat, Kerkük, Musul; burada geleceği hep beraber kuracağız. Terör örgütüne, PKK’ya veya DEAŞ’a burada yer yok. Bunları bizim sistem dışına atmamız lazım.
Biz bu ruhla, bu zihinle bu aktörlere yaklaşıyoruz. İnşallah gereğini yaparlar. Geçtiğimiz günlerde bir temas esnasında aktardık bu görüşleri, bekliyoruz.
Soru: İleri tedbirler demiştiniz. Aksi takdirde ileri tedbirler gündemde o zaman…
Yani şöyle, siz benim düşmanıma destek verdiğiniz sürece benim ne yapmamı bekliyorsunuz? Biz bu konuda açığız, kendilerine de söylüyoruz. Ne yapacağım, bir tedbir geliştireceğim. Bu düşmanın senden istifade etmesinin yolunu engellemek benim görevim. Ben bunu yapacağım ve bunu yaparken de sana hile kurmuyorum, tuzak kurmuyorum, yüzüne söylüyorum. Bundan vazgeç çünkü bu senin lehine değil, hiç kimsenin lehine değil.
Süleymaniye’deki halk, Türkiye’nin dostu olan bir halk terör örgütüyle işi olabilecek bir halk değil ki.
HAŞDİ ŞABİ’NİN MUTABAKATA BAKIŞI
Haşdi Şabi artık Irak’ın bir gerçeği. Resmi olarak yasalarla sisteme entegre edilmiş bir yapı. DEAŞ’la mücadele esnasında Şii ulemanın çağrısıyla oluşmuş bir milis güçtü. Bir önceki hükümet döneminde resmi organa dönüştürüldü. Bu hükümet de maddi imkanlar artırdı. Silahlı bir Irak milis gücü. Masada onların olması önemli. Daha sonra hiçbir taraf bu anlaşmadan haberim yok demesin.
ABD İLE İLİŞKİLERDE YENİ DÖNEM
ABD ile yaptığımız görüşmelerde gündeme gelen konu Irak’taki askeri birliklerle ilgili bir kaza olup olmaması meselesi. PKK’nın alanı kapatılırken, örgütün yöneticilerinin MİT tarafından elemine edilmesi olarak iki yönlü stratejik bir durum. YPG’ye olan desteği bizim için bir numaralı güvenlik sorunlarından biri. Biz bunu her platformda söylüyoruz. Bu bizim için kırmızı çizgi. Bunu konuşmaya devam edeceğiz. Obama döneminde başlayan bu politikanın kalıcı hale gelmesi onlar için de bizim için de sorun. PKK ile mücadele ederken daha büyük denklemlerin içerisine girmek istemiyoruz. Çekiniyoruz değil, girmek istemiyoruz. ABD’lilere bunu hep söylüyoruz. Bu bizim aramızda bir sorun alanı. Bunun kapatılması lazım. Biz operasyonlarımıza devam ediyoruz. Bizim terörle mücadelede, Rusya’nın veya ABD’nin durduğu yerde sıkıntı yok. Bizim derdimiz biz bunu yapacağız ama sizle kötü olmak istemiyoruz. Şunu düşünüyorsanız ‘Sizle oturmak istemiyoruz. Bölgede daha büyük güç olmanızı istemiyoruz’. O zaman bu başka bir klasman. ABD’de kendi içlerinde yürüyen bir süreç var.
“BENİM DÜŞMANIMI BESLERSEN BEN BUNA SESSİZ KALAMAM”
Çok aktörle bu konuyu konuştuk. Kimin hangi niyetle konuştuğunu biliyorum. DEAŞ’la mücadele stratejisi ehemmiyetini yitiren bir strateji. Biz konuları konuşmaya açığız. DEAŞ’la mücadelemizi yakından izleyenler bilir. DEAŞ tehdidinin hala var olduğuna ikna etmeye çalışan bir yapı var. Daha rasyonel düşünen bir kanat da var. DEAŞ’ın dışında bu ilişkiyi nasıl kullanırız diyenler var? ABD’nin hangi çıkarı için kullanırsanız kullanın, bunu Türkiye ile olan ilişkinin bozulmasından ortaya çıkacak zararı izole edecek bir menfaat olmayacak. Bunu iyi anlamanız gerekiyor. Biz bu konuda ciddiyiz. Biz Irak’ta, Suriye’de toprakları işgal etmek isteyen bir ülke değiliz. Sen benim düşmanımı beslersen ben buna sessiz kalamam. Senin de sessiz kalmadığın gibi. Ciddi ülkeler bunu anlarlar.
“ŞAM YÖNETİMİNİN KENDİSİNİ GÖZDEN GEÇİRMESİ GEREKİYOR”
Şam ile görüşmekten hiçbir zaman için geri çıkmıyoruz. Geçmişte görüşmelerimiz oldu. Şimdi de görüşmeye hazırız ama Şam yönetimi de kendisini gözden geçirmesi gerekiyor. Şam’da İran ve Rusya varlığı var. İkisi de güçlü ülke. Şam kendi stratejik çevresini ortaya koyarken, İran ve Rusya’yı da denkleme koyuyor. Bu denklemden çıkması da zor. Astana Mutabakatı’nın devam etmesi ve Suriye ile muhalefet arasındaki çatışmanın yinelenmemesini istiyoruz. Bunu devam ettiriyoruz. Barış dengesini devam ettirirken bu sessizliğin taraflara kalıcı barış için fırsat olmasını bekliyoruz. Mültecilerin geri dönüşü konusunda sahici bir adım yok. Anayasa konusunda da samimi bir adım yok. BM de çağrı yapmıştı. Bu konuda orada bir donmuşluk var. Ama kendileri bilir. Biz her türlü sorunu konuşmaya hazırız.
RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI
Türkiye’de Rusya Ukrayna masası kurulur mu? Kurulmadığına ilişkin bir şey mi var? Bizim birkaç girişimimiz var. Gerek NATO gerek AB platformlarında gerek diğer platformlarda barış çağrısı yapan bir iki ülkeden birisi. Bu herhangi bir çağrı değil. Her iki ülkeyle ilişkisi olan bir ülkeyiz. Onbinlerce anne kendi evladını toprağa vermiş durumda. Bu durum devam ediyor. Cumhurbaşkanımız barış çağrısı yapıyor. Bu, fırtınalı karanlık bir ortamda fener ışığı gibi. ABD’ye gittiğim seyahatte de buna bana çok soruluyor. Her iki tarafın savaşı da yıpratma savaşına dönmüş durumda. Biz Türkiye olarak bundan rahatsızız. Stratejik olarak da bölgenin yayılmasından endişeliyiz. Yayılma önce dille sonra da eyleme dönüşüyor. Ölümler yıkımlar Ukrayna’daydı. Bu kabul edilebilir bir sınırdı onlar açısından. Savaşın konvansiyonel silahla devam etmesi. Bizden daha fazla AB ülkeleri rahatsız olması gerekiyor. 2024 yılı içerisinde bu konuyla ilgili gelişme bekleyecek bir zemin yok. Yakın gelecekte bunu görmüyoruz.
“FETÖ’YE KARŞI CUMHURBAŞKANIMIZIN ÖNDERLİĞİNDE MÜCADELE BAŞLATTIK”
7 Şubat krizi aslında FETÖ’nün kendisini açığa çıkarttığı ilk büyük operasyonlardan biri. MİT’e geldiğimde artık sistemin zehirli bir sarmaşık gibi FETÖ tarafından ele geçirilemeye başladığını görmüştüm. Adına paralel devlet dediğimiz bunu hakim kılmaya yönelik bir çaba vardı. 28 Aralık 2011 MGK günü o zaman Başbakanlık Müsteşarıydı Efkan Bey. Biz bu tehdidinin farkındayız. Bunu yönetmek gerekiyordu. Biz MGK’dayken Başbakanın kendi konutuna ve resmi konutuna tim gönderdik ve dinleme cihazları bulduk. FETÖ’cülerin koyduğu dinleme cihazlarıydı bunlar. O bu konunun nasıl ilan edileceğini biliyordu. Biz bunu bulduk ve raporladık. FETÖ’cüler bunu bildiler. Uludere kazası oldu. FETÖ’cü yayın organları bunu bizim üzerimize atmaya çalışıyorlar. Bunlar kendi üstlerine gelineceğini biliyorlar, suçları ortaya çıktı ve artık MİT’i hedefe koydu. Çünkü bunu MİT ortaya çıkardı. İlk önce bunu başlattı. Cumhurbaşkanımız bir cuma namazı çıkışında bunlara örtülü bir mesaj verdi. 7 Şubat’ta kriz patladı. FETÖ’ye karşı Cumhurbaşkanımızın önderliğinde mücadele başlattık. Milli mücadele dönemi gerçekten. Daha sonra da 2016 çıkardık attık FETÖ’yü. Biz o zaman da endişe etmedik şimdi de endişe etmiyoruz. Türkiye’nin düşmanlarıyla mücadeleyi Cumhurbaşkanlığımızın liderliğinde canla başla devam ettiririz.
Reformlar konusunda başka bir program yapmak gerekiyor. Türkiye’nin stratejik zihin seviyesini yukarıya çıkartarak ileri gitmesi gerekiyor. Türkler kurulu sistemleri işletmede çok iyiler. Ben MİT’e geldiğimde şuna baktım. Batılı istihbaratların yaptıklarını ben neden yapamıyorum? Terörle mücadeleyi düşünelim. İçerde terör hiçbir şekilde barınamaz. Terörün asıl unsurları dışarda. Dışarda olması gereken unsur MİT. Peki MİT neden dışarı gitmiyor? Neden daha fazla oraya gitmiyor? Buna uygun bir istihbarat yapısına ihtiyacımız var. 3 tane alan önemli. Terörle mücadele, stratejik istihbarat ve kontra espiyonaj. Bunların kullanacakları neler? Haber toplayacaksınız ve TSK’yı sokmak istemediğiniz yerde savaşı yürüteceksiniz. Gri alanları yöneteceksiniz. Teknoloji kullanmanız gerekiyor. İstihbarata karşı koymada da İsrail istihbaratları yakalanıyor. Bunlar önceden de vardı ama yakalanamıyordu. İbrahim Bey de oraya çok iyi oldu. Sürekli iletişim halindeyiz. MİT’in geldiği noktaya şu an dışardan bakıyorum göğsümüzü kabartıyor.