Araştırmanın sonuçlarını CORE Direktörü Ulaş Tol İstanbul’daki toplantıda açıkladı.
Middle East Council on Global Affairs’den araştırmacı Özge Genç ve Prof. Dr. Mesut Yeğen ise yorumladı.


Araştırma kapsamında 21 ilden tam 2401 kişiyle yüz yüze görüşüldü. 30 kişiyle “derinlemesine görüşüldüğü” ve 5-8 kişiden oluşan 9 odak grubuyla 3 tur görüşme yapıldığı kaydedildi. Katılımcıların yüzde 50,2’si kadın, 49,8’i erkek. Yüzde 83’ü bekar. Yüzde 77’si Türkçe ve yüzde 23’ü Kürtçe konuşuyor.
“Gençler evde yaşıyor ama geleceği dışarıda kurguluyorlar”
Araştırmaya göre gençlerin yüzde 67’si ailesiyle yaşıyor. Araştırmacı Özge Genç’e göre ise “barınma ve gelir güvencesi nedeniyle ‘evde kalma’, karar ufkunda ise ‘dışarıda kurma’ eğilimi var”.
Yüzde 41 yurtdışında yaşamak isterken, bunu “kesinlikle istemeyenlerin” oranı yüzde 25. Buna göre “geleceği Türkiye dışında hayal etme eğilimi yaygın”.
Katılımcıların sadece yüzde 13’ü “tam anlamıyla” İngilizce bildiğini beyan ediyor. Yüzde 86,7’si daha önce hiç yurtdışına çıkmamış. Arzu-beceri-deneyim arasında kapanması gereken bir uçurumdan söz ediliyor. Genç, yurtdışına gitme isteğinin yüksek olduğunu ancak “araç setinin” zayıf olduğunu belirtti.

“Refah + Hak paketine odaklı, performans temelli bir beklenti ufku var”
Ülkeye ilişkin talep setinde demokrasi kadar iyi maaşların ve çalışma koşullarının öne çıktığı kaydedildi. Özgürlük ve geçim dengesi, ideolojik değil, pragmatik olarak kuruluyor. “Kurallar işlesin, emeğin karşılığı alınsın, hakka erişim mümkün olsun” anlayışı hakim.
Gençler arasında siyaseti düzenli takip oranı yüzde 18,5 ile düşük seyrediyor. Bu, “gündem siyaseti”ne mesafeyi gösteriyor; buna karşın ilke siyaseti (adalet, hak, liyakat) talebi güçlü. Katılımcıların daha muhalif olduğundan söz edilebilir ancak iktidar desteği de “gri alanlar” da önemli oranlarda mevcut.
Gençlerin “inanç profiline” bakıldığında yüzde 81,5’inin “inançlı” olarak tanımlandığını görüyoruz. Dindarlık yüksek ama otoriter tedbirlere tolerans düşük seyrediyor. Yüzde 61 kendisini “milliyetçiyim ama ırkçı değilim” şeklinde tanıtıyor.

Yüzde 52 gelir dağılımını adil bulmuyor. Demokrasiye önem atfediliyor geniş bir kesim tarafından, Türkiye’nin “demokrasi karnesi” ise ortalama görülüyor. Düşünceye ceza ve belediyelere kayyum uygulamalarına karşı yüksek düzeye bir itiraz sözkonusu. Gençlerin yüzde 56,6’sı AB üyeliğini destekliyor. Buna karşın, ABD’ye yönelik yaklaşım daha mesafeli.
Katılımcıların en düşük güven gösterdikleri kurum medya. BM ve AB’nin notları yerli pek çok kurumun önünde yer alıyor. Gençler siyasi liderlere temkinli ama güvenlik (ordu) ve teknokrasi (TÜBİTAK) ekseninde kurumlara nispeten güven duyuyor.
Prof. Dr. Mesut Yeğen’e göre, “köktenci, sert ideoloji ve tutumlar gençleri cezbetmediği doğru ancak buradan hızlıca ‘gençler konformist’ sonucuna varmak doğru değil”. Yeğen, gençlerde hedonizme ya da umursamazlığa açılan bir konformizmden çok, tedbirli olmak ve cezbeden bir ideolojik pozisyon yokluğuyla açıklanabilir bir “bulaşmazlığın” var olduğu görüşünde.

Göçmenlere tepki var, Kürt sorunu ise tanınıyor ancak Çözüm Süreci’ne ilişkin “temkinlilik hali” sürüyor
Suriyeliler başlığı, “kapsayıcılık” sınırlarını gösteren en keskin başlıklar arasında tanımlanıyor. Buna göre “kayıt dışılık-ayrıcalık” söylemleri duygu üretiminde belirleyici, “insani dram” çizgisi ise etkisiz. Kürtlerin hak arayışlarını meşru bulanlar çoğunlukta. Kürt sorunu olmadığını düşünenlere göre ya sorun bir “terör sorunu” ya da “konu geçmişte kaldı, Kürt sorunu çözüldü”. Katılımcıların yarısı Kürtçenin seçmeli ders olarak öğretilmesini destekliyor. Bununla beraber, eğitim dili olarak Türkçenin korunmasından yana. Ayrıca, İsrail-Filistin krizinde duygusal ve vicdani bir tutum takınıyorlar. Ukrayna-Rusya Savaşı’na ise “Ukrayna kışkırtıldı ve Rusya’nın önüne atıldı” fikri öne sürülüyor.
Kadın haklarına güçlü destek, rollerde ikilem
Gençler, kadının beyanı ve nafaka meselesine çoğunlukla destek veriyorlar; kürtaj, eşcinsellik ve ev içi rollerinde büyük bir “gri alan” ile temkinliler. Çevre konusunda kaygılı ve “doğayı feda etmeyelim” diyorlar, bu alan sorumluluk almaya hazır oldukları nadir alanlardan biri. Gözlerinde çevrecilerin itibarı oldukça yüksek.
“Özel mülkiyet + sosyal devlet” formülasyonunu tercih ediyorlar, katılımcıların yüzde 55’i “yurttaşların geçimleriyle ilgili devlet daha fazla sorumluluk almalıdır” diyor. Yurttaşın sorumlu olduğunu düşünenler yüzde 28,2. Katılımcıların yüzde 51,7’si “dışlayıcılık” kategorisinde değerlendiriliyor. Bu kitlenin tutumu, kapsayıcı tutumlar sergileyenlere nazaran üç kat daha yaygın bir biçimde gözlemleniyor. Kendini solda gören gençlerde kapsayıcılık yüzde 26,5 iken sağda görenlerde bu oran yüze 9,5. Kürt gençler arasında ve Twitter kullananlarda ise dışlayıcılık kısmen daha düşük. Araştırmaya göre, “gelir düzeyi yüksekliği dışlayıcılığı yumuşatıyor ama kapsayıcı değerleri otomatik olarak güçlendirmiyor”.

Araştırmacı Özge Genç, gençlerin siyasi liderleri beğenmediğine, güven puanlarının çok düşük olduğuna dikkat çekerek “hiçbir liderin 10 üzerinden 5’i geçememesi, çözümün kurallarda arandığını gösteriyor” dedi. Prof. Dr. Mesut Yeğen’e göre ise gençlerde “buralı ve milli olmaktan vazgeçmeyişimizin maliyeti medeniyetten, iyi bir hayattan vazgeçmek olmasın” bakışı ortalama şekilde seyrediyor. Kürtler “yerli ve milli” bulunuyorlar. Gençlerde Allah inancının yüksek, “Cumhuriyetin vatandaşlarından oluşan biz” fikrinin içselleştirildiğinden bahsedilebilir olduğu kaydedildi.

