Canlı yayını yerinde izlemek için AKP ve CHP il başkanlıklarının organizasyonunda akredite olan gazeteciler, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde yapılan yayın için binaya alınmadı. Bunun yerine kongre merkezinin bahçesine dev ekran kuruldu, gazeteciler yayını burada izledi.
Gazetecilerin, adayların binaya girişi ve çıkışı sırasında kapının yakınlarında görüntü almasına izin verildi.
İmamoğlu, 21.00'da başlaması planlanan yayın için 20:35 sıralarında binaya geldi. Yanında eşi Dilek İmamoğlu ve büyük oğlu Semih ile CHP Grup Başkanvekili Engin Altay vardı.
Binali Yıldırım ise yayının başlamasına 3 dakika kala binaya giriş yaptı. Yanında eşi Semiha Yıldırım ve kızı Büşra ile AKP Sözcüsü Mahir Ünal vardı.
syal medya neden adalet arayışının adresi oldu?
Yayının düzenlenmesi ve kuralların konulmasında birkaç haftadır birlikte çalışan AKP ve CHP ekiplerinin başında da Engin Altay ve Mahir Ünal vardı.
Yıldırım'ın binaya giriş yapmasının hemen ardından yayın başladı.
İstanbul seçiminin iptali ve veri akışı üzerine uzun süren tartışma
31 Mart yerel seçimi sonrası AKP'nin Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) yaptığı başvuru sonrası, İstanbul'da seçimin 23 Haziran'da tekrarlanması kararı verilmişti.
Moderatör İsmail Küçükkaya, programın başında bu konuya odaklandı. Ekrem İmamoğlu 4 pusuladan birinin geçersiz sayılması, Anadolu Ajansı'nın yaklaşık 12 saat veri akışını kesmesi, İstanbul'daki billboard'larda ertesi sabah AKP 'teşekkür' afişlerinin asılması üzerinde uzunca bir süre durdu.
İmamoğlu-Yıldırım programında neler yaşandı?
Binali Yıldırım ise bu soruları cevaplarken çoğunlukla savunmada kaldı, AKP'nin 6 Mayıs'tan bu yana çeşitli şekillerde ve her ortamda açıkladığı iptal başvurusunun gerekçelerini tekrarladı.
İmamoğlu'nun AA'nın veri akışını kesmesinin üzerinde uzun süre durması ve yeni sorulara yanıt vermek yerine bu konuda üstelemesi üzerine Binali Yıldırım, "AA neden veri akışını kestiğini açıklamalı, bunun doğru bir şey olmadığını kabul ediyorum" dedi. Bir süre sonra, henüz yayın devam ederken AA'dan da açıklama geldi.
İlk bir saat içinde Küçükkaya 23 Haziran sonrasına, seçim vaatlerine geçmek istese de, adaylar bu soruları yanıtlamak yerine 31 Mart gecesi yaşananlar ve seçimin tekrarlanmasıyla ilgili konuşmayı tercih etti. İmamoğlu, Yıldırım'ın açıklamalarına tepki gösterirken Yıldırım, İmamoğlu'nun açıklamalarına yanıt verdi.
Yıldırım hem 'çaldılar' sözüyle ilgili hem AA'yla ilgili soruların haklı sorular olduğunu söyledi, ancak bu konularda sorumluluğun kendisinde değil, YSK ve AA'da olduğunu söyledi. "Oyları kimin çaldığının YSK, veri akışının neden durduğunun AA tarafından açıklanması gerektiğini" söyleyerek bu konuları kapatmayı tercih etti.
Bu bölümde aslında iki taraftan da yeni bir açıklama ya da İstanbulluların aklında soru işareti olmaya devam eden iptalle ilgili yeni bir yanıt yoktu.
İki aday da çok sert eleştiriden kaçındı
Yayının en çok ısındığı anlar, seçimin neden yenilendiği tartışması yapılırken Binali Yıldırım'ın Ekrem İmamoğlu'nu 'yalancılıkla' suçladığı ve İmamoğlu'nun buna yanıt verdiği anlar oldu.
Bunun dışında iki aday da birbirine sert şekilde yüklenmekten kaçındı. Eleştirilerin ve tartışmanın dozunun belli bir düzeyde kalmasına iki adayın da dikkat ettiği gözlendi.
Hazırcevap olduğu bilinen ve daha önce iddialarla ilgili hızlıca verdikleri yanıtlarla hatırlanan adayların ikisinin de bu yayında bu tür vermekten uzak olması, daha önce hazırlanılan konulara ve yanıtlara sadık kalması dikkat çekti.
Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki zarar ve vakıflara yapılan yardımla ilgili Sayıştay raporu konuşulurken, Yıldırım önce gazetelerde raporla ilgili haberlerin yanlış olduğunu; ardından da raporu okumadığını söyledi. İmamoğlu, raporla ilgili tartışmada bu noktadan sonra rakibine daha fazla yüklenmedi.
İmamoğlu'nun Ramazan Bayramı'nda Ordu'da yaptığı miting sonrası havalimanındaki VİP salonuna alınmaması da Küçükkaya'nın soruları arasındaydı. İmamoğlu valinin 'basitlik yaptığını ifade ettiğini' söyledi. Yıldırım, "özür dilemeli" dedi ancak rakibinin üzerine daha fazla gitmemeyi tercih etti.
İmamoğlu'nun, AKP'den gelen oyların çalınmasıyla ilgili iddialar için de "bu iddiaların muhatabı kim" sorusunu, Yıldırım süre kalmadığı gerekçesiyle yanıtlamadı. İmamoğlu, "peki" diyerek daha fazla üstelemedi. Yıldırım, programın başında "Oyları kimin çaldığını bulacak olan YSK'dır" demişti.
Dikey yapılaşma konusunda İsmail Küçükkaya, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "İstanbul'a ihanet ettik" sözlerini hatırlattı. Binali Yıldırım yanıt olarak dikey yapılaşmanın olduğu 22 ilçeden 18'inin CHP'li belediyeler olduğunu söyledi. Oysa 2014'teki yerel seçim sonucunda CHP'nin İstanbul'da kazandığı ilçe sayısı 14'tü. İmamoğlu bununla ilgili ayrıntı sormaktan da kaçındı.
Yıldırım'ın doğrudan ithamda bulunmasa da İmamoğlu'nun bazı eleştirilerini ya da 18 günlük belediye başkanlığı döneminde yapmak istediği verilerine kopyalanması işlemini Gülen yapılanmasının işlemlerine benzetti. Küçükkaya, İmamoğlu'na "FETÖ'yle ilişkisi olup olmadığını" sordu. İmamoğlu olmadığını söyledi. Aynı soruyu Yıldırım'a sormaması üzerine sosyal medyadan eleştiriler gelince, aynı soruyu Yıldırım'a da sordu. Yıldırım kısaca "yok" demekle yetindi.
Vaatler konusunda gerginlik azaldı
31 Mart seçiminin iptali ve vakıflar gibi geçmişe dönük konuların konuşulduğu ilk kısımda yayında gergin anlar yaşandı. İki aday da kendisine sorulan sorulara 3'er dakika içinde yanıt verdi, cevap hakkı doğduğunda moderatörün yönlendirmesiyle yine kısıtlı bir sürede yanıt vermesi planlandı, ancak zaman zaman bu kurallara uyulmadığı oldu.
Ancak vaatler ve projeler konuşulurken Yıldırım başta olmak üzere iki adayın da daha rahat olduğu gözlendi.
Binali Yıldırım, yayının ortalarına kadar birkaç kez İmamoğlu konuşurken yanıt vererek ya da soru sorarak araya girdi. Küçükkaya her seferinde müdahale etti, İmamoğlu her seferinde "15 saniye kaybettim, hakkımı yedirmem" diyerek sürenin uzatılmasını talep etti.
Son bölümde aynı şey yaşandığında ise Yıldırım'ın "Benden de 3 saniye alın" diye cevap vermesi, stüdyoda gülüşmelere sebep oldu.
Her iki aday da vaatleri konuşurken 3 dakikalık sürenin yetmediği söyledi.
Vaatler, yapılanlar ve yapılacaklar konusunda tansiyonun yükseldiği an, İmamoğlu'nun da 31 Mart öncesi vaat ettiği ve kısa süren belediye başkanlığı döneminde belediye meclisinin gündeme getirdiği konularla ilgili oldu.
Vaatlerin İmamoğlu'nun mazbatası elinden alındıktan sonra yerine getirilmiş olmasını Yıldırım "Biz yaptık" diye değerlendirirken İmamoğlu "Siz kimsiniz? Benden sonra belediyeyi vekâleten Vali Bey yönetiyor" sorusunu sordu. Yıldırım bu soruya doğrudan yanıt vermedi.
Mal varlıklarını kamuoyuna açıklama konusundaki soruya iki aday da olumlu yanıt verdi.
Kadın sorusuna 'kreş' yanıtı, Suriyeli mülteciler için ayrı birim vaadi
Küçükkaya, Suriyeli mülteciler, gençler ve kadınlarla ilgili projelerle ilgili özellikle bilgi almak istediğini söyledi.
İmamoğlu gençlerin "Ekrem Abisi" olacağını söyledi. Gençlerle ilgili vaatlerini sıralarken engelli ve yaşlılara da değindi.
Yıldırım ise gençlerin "kankası olacağını" söyledi. Gençlere 10 GB internet erişimi verileceğini söyledi ancak bunun tek seferlik mi, her ay gerçekleşecek bir vaat mi olduğunun detayını vermedi.
Kadınlarla ilgili projeler konuşulurken güvenli şehir, daha fazla söz hakkı gibi konulara değinilmedi. Daha çok, çocuklu kadınların çocuk bakımıyla ilgili sorunların üzerinde duruldu, iki aday da her mahallede kreş açılması vaadini hatırlattı.
Yıldırım, AKP iktidarı döneminde Türkiye'de kadın istihdamının arttığını söylerken İmamoğlu da, kreş vaadinin ardından "Kreş ile başladığımız seferberlik sürecinin meslek edinme sürecine varana kadar takip edilmesi gerekir" dedi. Kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarının engellenmesi için de sosyolog ve psikologlarla çalışılacağını dile getirdi.
İmamoğlu Suriyeli mültecilerle ilgili belediyede ayrı bir masa kurulacağını söylerken, Yıldırım, böyle bir birimin halihazırda olduğu bilgisini aldığını, o birimin güçlendirilebileceğini söyledi. Ancak belediyenin tek başına bu konuda adım atmak yerine İçişleri Bakanlığı'yla ve merkezi hükümetle işbirliği halinde çalışması gerektiğini söyledi.
Yıldırım'ın, belediyedeki siyasi partiyle iktidardaki siyasi partinin aynı olmasının olası olumlu etkisinden bahsettiği tek konu, bu oldu.
HDP seçmeninin oy tercihi konuşulurken de 'partizanlık' konusu gündeme geldi.
Küçükkaya'ya sosyal medyada "Kürt kökenli seçmen" tepkisi
İsmail Küçükkaya, "Ben Kürt kökenli, Türkiye aşığı bir vatandaşım, beni size oy vermeye ikna edin" sözleri üzerine iki aday da ayrımcılık yapmadan tüm İstanbullulara hizmet götüreceğini söyledi.
Yıldırım, daha önce yaptıklarıyla ilgili örnekler de verdi. CHP'li belediyelerle ortak yapılan projeleri de anlatarak AKP'nin partizanlık yapmadığını söyledi.
İmamoğlu ise "Bağcılar'daki çocukla Kadıköy'deki çocuğu eşitleyeceğiz" dedi.
"HDP'li seçmene de hizmet götüreceğini" söyleyerek HDP'li seçmenin oy tercihi üzerinden yürüyen tartışmada, Yıldırım'dan farklı olarak "Kürt seçmen" demek yerine bir kez daha partinin adını kullandı.
"Terörden sonra en büyük sorun partizanlıktır" dedi.
Küçükkaya ise, doğrudan "Kürt seçmen" demediği için, sosyal medyada bazı isimler kendisini eleştirdi.
Çıkışta İmamoğlu'ndan 'demokrasi' Yıldırım'dan 'proje' vurgusu
Tartışmanın sonunda iki aday da İstanbulluları oy vermeye çağırdı.
Programı kapatırken İsmail Küçükkaya, moderatörlüğünden memnun kalıp kalmadıklarını adaylara sordu. İki aday da olumlu yanıt verdi.
Sonlara doğru gerginliğin azalması ve esprili bir ortamın doğması üzerine, Küçükkaya, Dilek İmamoğlu ve Semiha Yıldırım'ı da stüdyoya çağırdı. Adayların eşleri ise canlı yayına çıkmak istemedi.
Program sonrası aile fotoğrafı alınırken basın yine içeri alınmadı. İki kez verilen 10 dakikalık aralarda ve program bitişinde neler olduğunu da basının görmesi engellenmiş oldu.
Binadan ayrılırken İmamoğlu, kapının önünde bekleyen gazetecilerle konuştu. 17 yıldır yapılamayan tartışmanın, kendisinin de ısrarıyla yapıldığını bir kez daha hatırlattı ve duyduğu memnuniyeti dile getirdi. "Geç saate kadar bu demokratik adımın halka aktarılması için çalışan gazetecilere" teşekkür etti. Programla ilgili ise yorum yapmaktan kaçındı, "halkın kararıdır" dedi.
Binali Yıldırım ise gazetecilerle daha kısa süren konuşmasında "süreyi uzattığımız halde projelerimizin yarısını anlatmaya yetmedi" dedi. "Tecrübe kazanacak" dedikten sonra alandan ayrıldı.