Hakkında yakalama kararı çıkarılan Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı dün sabah saat 10:30 sıralarında İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Güvenlik Şube Müdürlüğü’ne gelmiş, saat 16.45'te tutuklama istemiyle Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edilmişti.
"İfade özgürlüğümü kullandım"
Nöbetçi İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği’nce sorgulanan Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı, ifadesinde, "Benim için her iki metnin de tek amacı, barış sürecinin tesisinin ivedilikle sağlanmasıdır. Vatandaş ve akademisyen olarak, bana düşen söz söyleme görevini ve sözümün arkasında durma ve takip görevini yapacağımı söylerim. Bu bir suç değildir. Eleştirileri dile getirmek suç değildir. İfade özgürlüğümü kullandığımı düşünüyorum" diyerek, suçlamayı reddetti.
Adresinin ve yaptığı işin belli olduğunu ifade eden Meral Camcı, "Üniversitedeki hak ihlali mağdurlarından biri olarak 2 aydır işim yoktur. Tutuklu yargılanmam için bir neden olmadığını düşünüyorum. Ne zaman çağırırsanız geleceğim, bugün de geldim" diye konuştu.
"Alenen örgüt propogandası"
Hakim İslam Çiçek tarafından verilen tutuklama kararında, "PKK/KCK Terör Örgütü Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat’ın örgüt güdümündeki medya aracılığıyla 22 Aralık 2015’te şüphelilere talimat mahiyetinde "Aydın ve demokratik çevreler özyönetimlere sahip çıksın" şeklinde açıklama yaptığı, 11 Ocak 2016’da şüphelinin de içinde bulunduğu 1.128 akademisyen tarafından "Bu suça ortak olmayacağız" şeklinde destek bildirisi yayınlandığı, yayınlanan bildiri içeriğinden de sözde barış bildirisinin PKK/KCK Terör Örgütü’nün alenen propagandası mahiyetinde olduğu" anlatıldı.
"Israrlı şekilde suç işleme kastı koydu"
Kararda, bildiriye imza atan şüphelilerin ifadelerinin alınmaya başladığı süreçte, Meral Camcı’nın daha önce tutuklanan akademisyenler Esra Mungan, Kıvanç Ersoy ve Muzaffer Kaya ile 10 Mart’ta "Bildirimizin arkasındayız" şeklinde basın açıklaması yaptıkları belirtildi. Kararda, "Şüphelinin gerek savcılık gerek mahkeme savunmasında da bildirinin arkasında olduğunu söylediği, böylece ısrarlı şekilde suç işleme kastını ortaya koyduğu" ifade edildi.
Diğer 3 akademisyenin tutuklandığı ve haklarında 7,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle ceza davası açıldığı hatırlatılan kararda, şüphelinin her zaman kaçma veya saklanma ihtimalinin bulunduğu hususları dikkate alınarak, "Terör örgütü propagandası yapmak" suçundan tutuklanmasına karar verildi.
Akademisyen Camcı, mahkeme kararının ardından tutuklanarak Bakırköy Kadın Cezaevine konuldu.
Davutoğlu: Akademisyenler tutuksuz yargılansın
Başbakan Ahmet Davutoğlu, geçtiğimiz günlerde Ürdün ziyareti sırasında kendisine eşlik eden gazetecilere gündemle ilgili değerlendirmelerde bulunmuş ve akademisyenlerin tutuklu yargılanmalarıyla ilgili "ilkesel olarak karşıyım. Sonunda beraat olsun, özgürlüklerin kısıtlanması geri ödenemeyecek bir haktır" demişti.
Davutoğlu şu açıklamalarda bulundu: "Ben prensip olarak hüküm verilene kadar eğer herhangi bir hukuki zorunluluk yoksa, insanların tutuklu yargılanmalarına karşıyım. Sonunda beraat olursa, özgürlüklerin kısıtlanması geri ödenemeyecek bir haktır. Bana en büyük cezayı versinler, ama konuşma, yürüme özgürlüğümü elimden almasınlar. 28 Şubat ’ta baskılar yaşamış bir akademisyen olarak söylüyorum: Düşüncenin hiçbir türüne sınır getirilmesini kabul edemem. Boğaziçi Üniversitesi ’ndeki o akademisyen (Esra Mungan) geçmişte başörtü yasağına da karşı çıkan bir isim. Onunla ilgili olumsuz kanaatim yok. Aksine özgürlükçü tutumunu duymuş olduğum bir isim. O parçalanmış bedenleri gördükten sonra hâlâ bir akademisyen o bildiriyi PKK ’yı eleştirmeden okuyorsa, ben onunla ayrı bir düzlemde tartışır, mücadelemi veririm. Hukuki konu ayrıdır."