Ana SayfaHaberlerGündemAYM Uludere başvurusunu reddetti

AYM Uludere başvurusunu reddetti

 

Şırnak'ın Uludere ilçesi yakınlarında 28 Aralık 2011'de sınırda düzenlenen hava operasyonunda 34 kişi hayatını kaybetmişti. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, olayla ilgili soruşturma hakkında 11 Haziran 2013'te görevsizlik kararı vererek dosyayı Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığına göndermişti.

 

Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, Uludere'deki ihmal iddiaları üzerine yürüttüğü soruşturma sonucunda "kovuşturmaya yer olmadığına" karar vermişti. Bu karara yapılan itirazın reddedilmesi üzerine, olayda ölenlerin yakınları, "yaşam hakkı ve insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlali" iddiasıyla 18 Temmuz 2014'te Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

 

"Olaydan sonra yaralıların kurtarılması için çaba gösterilmediği, etkili soruşturma yapılmadığı" öne sürülen başvuruda, üst düzey yetkililer tarafından "resmen özür dilenmesi, Uludere davasıyla ilgili takipsizlik kararına yapılan itirazın reddine ilişkin kararın kaldırılması, sorumluluğu doğabilecek Bakanlar Kurulunun, tüm askeri ve mülki yetkililerin yargılanması için dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmesi ve Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin incelemesini duruşmalı yapması" talep edildi.

 

'Başvuruda eksiklik'

 

AYM, dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde, başvuruda eksiklikler tespit edildiğini belirtirken, belirlenen eksikliklerin giderilmesi amacıyla başvuruculara 15 günlük kesin süre verilerek bildirimde bulunulduğunu, bildirimin de başvuru formunda tebligatların yapılacağı adres olarak gösterilen başvurucular vekili avukat Nuşirevan Elçi'ye 4 Ağustos 2014'te tebliğ edildiğini belirtti. 

 

Kararın gerekçesinde, Elçi'nin belirlenen eksiklikleri verilen kesin süre içinde en geç 19 Ağustos 2014'e kadar değil, 21 Ağustos 2014'te giderdiği yazıyor, ayrıca dilekçede, eksiklerin süresinde giderilmemesiyle ilgili herhangi bir mazeret belirtilmediği ifade ediliyor. 

 

'Sehven gönderilemedi'

 

Avuka Elçi, anılan eksikliklerin giderilmesine ilişkin cevabından yaklaşık bir ay sonra 23 Eylül 2014'te Cizre Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla sunduğu dilekçede, eksikliklerin geç bildirildiğini, eksik hususların tamamlandığı sırada mazeretinin sehven gönderilemediğini söyledş Başvurucular vekili, sağlık mazeretinin bulunduğunu, vekaletnamesini ibraz edemediği başvurucular açısından güvenlik durumu nedeniyle eksiklikleri, süresinde gideremediğini belirterek mazeretinin kabulünü istedi.

 

Başvurucular vekilinin dilekçesine ek olarak sunduğu 18 Ağustos 2014 tarihli Cizre 3 No'lu Aile Sağlığı Merkezinden alınan sağlık raporunda, başvurucular vekilinin yapılan muayenesinde 5 gün istirahatinin uygun görüldüğü yer aldı. Bununla birlikte başvurucular vekili, başvurucuların güvenlik durumuna ilişkin herhangi bir açıklamada bulunmadı.

Yüksek Mahkeme, bu gelişmeler ışığında başvuruyu, "eksikliğin süresinde giderilmemesi" nedeniyle reddettiğini belirtti.

 

Anayasa Mahkemesinin kararında, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'ne göre, başvuru evrakında herhangi bir eksiklik bulunması halinde bu eksikliğin giderilmesi için başvurucuya on beş günü geçmemek üzere bir süre verileceği ve geçerli bir mazereti olmaksızın bu sürede eksikliğin tamamlanmaması durumunda başvurunun reddine karar verileceğinin öngörüldüğü anımsatıldı.

 

Eksikliklerin gideriminin, süresinde yapılmasının başvurunun esastan incelenebilmesi için ön koşul olduğu vurgulanan kararda, olayda 21 Temmuz 2014 tarihli eksikliğin giderilmesi bildirimiyle başvurucular vekiline, "başvuru formunda başvurucuların temel bilgilerine yer verilmediği, başvuru evrakının kabul edilebilirlik kriterlerine uygun bir başvuru olup olmadığının değerlendirilebilmesi için zorunlu başvuru yollarının tüketildiğine dair askeri savcılık ve mahkeme kararları ile başvurunun süresinde yapılıp yapılmadığının tespiti için kararların öğrenme tarihlerinin başvuru formu ve eklerinde olmadığının" bildirildiği ve eksikliklerin giderilmesinin istenildiği aktarıldı.

 

Kararda, başvurucular vekilinin, 21 Ağustos 2014 tarihli eksiklik giderim evrakında eksikliğin süresinde giderilmemesine yönelik herhangi bir mazeret bildirmediği, kendisinin sağlık sorunları ve başvurucuların güvenlik durumunu mazeret olarak ileri sürdüğü ve mazeretinin kabul edilmesini talep ettiği kaydedildi.

 

Başvurucular vekilinin, bildirilen eksikleri süresinde tamamlamadığı gibi eksiklik giderimini neden süresinde yapamadığına ilişkin mazeret dilekçesini de yaklaşık bir ay sonra mahkemeye sunduğu ifade edilen kararda, "Başvurucular vekili kendisinin sağlık mazereti için Cizre 3 Nolu Aile Sağlığı Merkezinden alınan sağlık raporunu sunmakla mazeret olarak bildirdiği diğer husus güvenlik durumuna ilişkin herhangi bir açıklamada bulunmamıştır. Bu açıdan bakıldığında başvurunun, başvurucular vekili tarafından özenli bir şekilde takip edildiği söylenemez" ifadesine yer verildi.

 

Somut olayda, başvurucular vekili hakkında düzenlenen raporda, "akut nazofaranjit+miyalji" rahatsızlığı tanısı konulduğu ve "5 günlük istirahatın uygun görüldüğü"nün belirtildiği aktarılan kararda, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

 

"Hastalığın eksiklik bildirimine cevap vermeye engel teşkil edecek nitelikte ağır olduğu anlaşılamamaktadır. Raporda, başvurucular vekilinin hastane veya sağlık kuruluşunda yatarak tedavi edilmesi gerekliliğine ilişkin bir belirleme yapılmadığı gibi başvurucular vekili, bu hastalığı nedeniyle yatarak tedavi gördüğüne ilişkin bilgi ve/veya belge de sunmamış, hatta bu yönde bir iddiada da bulunmamıştır. Dolayısıyla başvurucular vekilinin rahatsızlığının içtüzüğün 64. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen ağır bir hastalık kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Kaldı ki başvurucuların, mazeret beyan eden vekili dışında başvuru formunda vekil olarak imzası bulunan 31 avukatının olduğu da göz önünde bulundurulmalıdır. Açıklanan nedenlerle başvurucular vekilinin, eksiklik bildiriminin tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş günlük kesin sürede geçerli bir mazeret olmaksızın başvurunun incelenmesi için gerekli ve temel nitelikteki eksik belgeleri sunmadığı anlaşıldığından başvurunun reddine karar verilmesi gerekir."

 

 Karşı oy gerekçesi

 

Çoğunluk görüşüne katılmayan Anayasa Mahkemesi Üyesi Osman Alifeyyaz Paksüt ise karşı oy gerekçesinde, "34 Türk vatandaşının kamu gücü tarafından yanarak ve parçalanarak ölümüne sebebiyet verildiği başvuru konusu olayda 34 kez yaşam hakkı ihlali ve buna bağlı insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele iddialarının son ulusal inceleme yeri Anayasa Mahkemesi olacaktır. Bu nedenle bu konuda işin esasının önemine binaen şekil şartlarının azami derecede esnek yorumlanmasının hakkaniyete daha uygun düşeceği, başvurucular avukatının nesnel koşullardan da kaynaklanmış olabilecek süre aşımının, getirdiği rapor olumlu değerlendirilerek geçerli mazeretten kaynaklandığının kabulü ile işin kabul edilebilirlik ve esas incelemesine geçilmesi gerekirdi" görüşünü savundu. 

 

Kaynak: AA

- Advertisment -