Suriye’nin kuzeyinde 9 Ekim’de başlatılan, ABD ve Rusya ile yapılan görüşmeler sonrası ise ara verilmesi kararı alınan Barış Pınarı Harekatı ile ilgili yapılan son açıklamalar ve Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararı, operasyonun yeniden başlayıp başlamayacağı tartışmalarını da beraberinde getirdi.
MGK’nın son toplantısında Barış Pınarı Harekatı'nın devam edeceği belirtilerek, “Bölgede barış ve istikrar ortamının tesis edilmesi sürecine katkıda bulunan harekatın amacına ulaşana kadar sürdürüleceği” vurgusu yapılmıştı.
Harekatın süreceğine ilişkin bir diğer işareti ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Macaristan ziyareti dönüşünde “Harekat kesinlikle devam edecek. Burada son terörist bölgeyi terk etmedikten sonra biz bu işi bırakmayız. Diğer ülkeler de buradan çıkmadıktan sonra biz buradan çıkmayız” sözleriyle vermişti.
Ancak MGK öncesinde gazetecilere bilgi veren Türk askeri yetkililerin “Barış Pınarı Harekatı bitti. Şu anda bölgede mayın ve el yapımı patlayıcı temizliği ile keşif ve gözetleme faaliyeti devam ediyor. Şu anda yeni yerleşim birimi ele geçirme gibi bir hedefimiz yok” sözleri operasyona devam edilip edilmeyeceğine ilişkin soru işareti yarattı.
Stratejist ve güvenlik uzmanı Nihat Ali Özcan’a göre dışardan çelişkili gibi görünen bu açıklamaların birkaç nedeni var. Bir neden Savunma Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı arasındaki senkronizasyon uyumsuzluğu.
DW Türkçe'nin bilgi aldığı yetkililere göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla 12 Kasım’da yayımlanan “dış politikada eşgüdüm” genelgesinin amaçlarından birisi de bu uyumu sağlamak.
Genelgede dış ilişkilerin her boyutunda ilgili kurum ve kuruluşların, Dışişleri Bakanlığıyla yakın danışma ve eşgüdüm içinde olması gerektiği vurgulanmıştı.
Özcan bu hususa ek olarak harekat kavramının “konvansiyonel” bir şey olmadığına işaret ederek şunları söylüyor:
“Harekat devam eden bir hikayedir, öyle hemen bitmez. Yani çelişkili gibi görünen durum aslında işin tabiatı ile ilgili. Dünyanın başka bölgelerinde düzenlenen operasyonlar için de bu geçerli. İşin karakteri ile ilgili bir konu.”
Harekat devam edecek mi?
Ankara’da son dönemde gerek ABD gerekse Rusya’nın varılan mutabakatlardaki yükümlülüklerini yerine getirmedikleri görüşü giderek ağır basıyor.
Özcan gelinen son noktaya ilişkin görüşünü şöyle aktarıyor:
“Operasyon ikili ilişkilerle durmuştu. YPG’nin çekilmesinin nasıl olacağı ve sınırlarının ne olacağı konusunda hala bazı muğlak noktalar var. Anlaşılan taraflar da yükümlülüklerini yerine getirmiyor. Her ne kadar ‘başardık, tamam’ desek de tablo başlangıçtan çok daha karmaşık hale geldi.”
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Rusya ile imzalanan mutabakata ilişkin Rusya’nın üzerine düşeni yapmadığı eleştirisinde bulunmuş ve "Burada şu anda bu mutabakatın gereğini yaptılar mı tamamen? Hayır yapmadılar, yapılması lazım. Buradan bir netice alamazsak tıpkı ABD ile denedikten sonra harekatı başlattığımız gibi yine gereğini yapacağız. Bunun başka çaresi yok” demişti.
Bu açıklamaları değerlendiren Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise Çavuşoğlu’nun ifadelerini "bir yanlış anlaşılma” olarak değerlendirmişti.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada harekatın yeniden başlamayacağı, belki başlasa bile bir yere ulaşamayacağını belirterek, son açıklamaları ışığında Rusya’nın da harekatın devamına kolay kolay izin vereceğini düşünmediğini aktarıyor.
Özcan'a göre "Barış Pınarı Harekatı bir süreç ve oluşum hali devam ediyor.” Bir bölgeden YPG’nin temizlenmesine rağmen PKK’nın varlığını halen sürdürdüğüne işaret eden Özcan, ABD’nin YPG’yi petrol sahalarına konuşlandırmasının da konunun uzun vadede öngörülenden farklı bir yere gideceğini gösterdiğini belirtiyor.
Harekatta iç politika etkeni
Barış Pınarı’nın devam edip etmeyeceği tartışmaları bir yanda sürerken, diğer yanda harekata iç politika amaçları ile “sürdürülür görüntüsü” verilmeye çalışıldığını savunanlar da bulunuyor.
Çeviköz, operasyonun iktidar tarafından “canlı tutulmak” istendiğini belirterek, şunları söylüyor:
“Bu istek de tamamen iç politika ile ilgili. Harekatla ilgili mevcut milliyetçi çizgi aslında kamuoyu araştırmalarında Cumhur İttifakı’nın nerede durduğuna ilişkin bir barometre. Bu barometreyi sürekli canlı tutmak ihtiyacı var ve eğer bir şekilde bu barometre harekatın avantaj sağlayacağına ilişkin gösterge verirse bu bir baskın ya da erken seçim için kullanılabilir.”
DW Türkçe’nin son anket bilgilerine başvurduğu MAK Araştırma’dan Mehmet Ali Kulat ile Konsensus’tan Murat Sarı, operasyonun AKP ya da Cumhur İttifakı’nın oy oranında şu ana kadar belirgin bir artışa neden olmadığını ifade ediyorlar.
Harekat konusunda AKP’ye tam desteğini açıklayan MHP, “harekatın başarıya ulaştığını ancak terörle mücadelenin sürmesi gerektiğini” düşünüyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Türkgün gazetesine verdiği son demeçte ABD’nin gizli amacının “PKK/YPG'ye petrol sahaları etrafında bir terör devleti kurmak” olduğunu söylemişti.
İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Aytun Çıray ise DW'ye değerlendirmesinde, TSK sahada başarılı bir operasyon yürütürken ABD ve iktidarın hedeflere tam ulaşılmadan harekatı durdurduğunu söyleyerek, şöyle konuşuyor:
"Çünkü daha önce kamuoyuna söylenene göre çok daha uzun bir sınır bölgesi tutulacak ve 32 km içeriye girilecekti. Mutabakatlara ve ABD ile Rusya’ya yapılan ziyaretlere rağmen iki ülke de Türkiye’nin terörist olarak gördüğü kişilerle temas ederek mutabakatlara uymadıklarını beyan ettiler.”
Çıray, bundan sonraki süreçte Suriye rejimi ile doğrudan temas kurulması ve sınır güvenliğinin ortaklaşa sağlanması gerektiğini de belirtiyor. Çıray, “Eğer bunu yapmazsanız içeriye doğru kaç kilometre girerseniz girin, aşağıdan Esad kuvvetleri bu örgütleri sıkıştırmadığı için gidip güvenli alanda yine beklerler” diyor.
Kaynak: Deutsche Welle Türkçe