Ana SayfaHaberlerGündem"Cumhurbaşkanını alacağımız bize söylendi"

“Cumhurbaşkanını alacağımız bize söylendi”

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz gecesi saldırı düzenleyen biri firari 37 darbeci asker dahil 47 sanık, Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor.

 

Perşembe günü duruşmada ifade veren Özel Kuvvetler'de görevli Yüzbaşı Bahadır Sagun, Çiğli'de hazırlandıkları sırada Binbaşı Şükrü Seymen'in, Cumhurbaşkanı'nın alınacağını kendi timlerine söylediğini ancak olumlu anlamda, koruma amaçlı bir algı edindiklerini de ileri sürdü. Sagun, Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş ile Binbaşı Şükrü Seymen'den sonra, Cumhurbaşkanı'nın alınacağını söyleyen ilk alt rütbeli asker oldu.

 

Sanıklar arasında Özel Kuvvetler ve Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timleri de bulunuyor. Yoklamayla başlayan duruşmada önce Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli Yüzbaşı Bahadır Sagun ifade verdi.

 

'Kırmızı tişörtlü adam'

 

Yüzbaşı Bahadır Sagun, Marmaris'e ulaşıp otelin bulunduğu bölgeye indikleri anda yanlarına kırmızı tişörtlü bir sivilin koşa koşa geldiğini ve kendilerine Cumhurbaşkanı'nın kaldığı otelin yerini gösterdiğini ileri sürdü. Yüzbaşı Sagun, "O kişi olmasa inanın biz otelin yerini de bulamazdık" dedi. Bundan sonra ortadan kaybolan kırmızı tişörtlü esrarengiz kişiyi tanımadığını öne sürdü.

 

'Koruma amaçlı alınacağı algısını edindik'

 

Binbaşı Şükrü Seymen'in kendilerine özel bir operasyon olduğunu söyleyip çağırdığını anlatan Yüzbaşı, "Havalimanında buluştuktan sonra Çiğli'ye geldik. İstanbul'da bize herhangi bir açıklama yapılmadı. Çiğli'de gerekli hazırlıklardan sonra sohbet sırasında Gökhan Paşa, bize TSK'nın yönetime el koyduğunu açıkladı. Biz de o anda Genelkurmay Başkanı'nın emriyle hareket ettiğimizi idrak ettik. Sonra Şükrü Seymen, Cumhurbaşkanı'nın alınacağını bize söyledi. Ama biz koruma amaçlı alınacağı algısını edindik. Bizim görevimiz Cumhurbaşkanını sağ salim almaktı" dedi.

 

"FETÖ üyesi değilim"

 

Mahkeme Başkanı Melihşah Baştoğ'un, "Bu sırada yanınızda kimler vardı" sorusu üzerine Yüzbaşı Sagun, "Bizim tim vardı" yanıtını verdi. Savunmasında Bahadır Sagun ayrıca, "Cumhurbaşkanı'na suikast emri olsaydı asla onu yerine getirmezdim. Bunun ağır bir müeyyidesinin olduğunun bilincindeyim. Bu olayın bir kalkışma olduğunu eğer duysaydım ben asla onlar gibi davranıp bunun içerisine girmezdim. FETÖ üyesi değilim" dedi.

 

Yüzbaşı Bahadır Sagun, planlayıcı durumundaki Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş ile Şükrü Seymen'den sonra Cumhurbaşkanı'nın alınacağını söyleyen ilk alt rütbeli asker oldu.

 

'Suikast olsa bomba olduğunu söylemezdik'

 

İfadesinde polislerden ilk ateşin kendi üzerlerine açıldığını, ondan sonra çatışmanın çıktığını da anlatan sanık Yüzbaşı Bahadır Sagun, "Cumhurbaşkanın nerede olduğu soruldu ama öyle hakaret sözleri duymadım. Sonra bize ateş edilince, ben de kendimi korumak için siper aldım. İsmail Yüzbaşı'nın bomba bıraktığını görmedim ama sonradan ifadelerden öğrendim. Ancak bombayı bırakıyorum demek bile polislerin zarar görmemesi içindir ve bu da bizim suikast için oraya gitmediğimizin göstergesidir. Suikast olsa bomba olduğunu söylemeden patlatırdık" dedi.

 

'Polise kelepçe taktım'

 

İfadesinde polislere hakaret söz konusu olmadığını, Cumhurbaşkanı'nın yerinin sorulduğunu dayak olayına karışmadığını da iddia eden Yüzbaşı Bahadır Sagun, "Polislerden birine plastik kelepçe taktım ancak bu sırada iki polisin burnunun kanadığını gördüm. Nedenini bilmiyorum" dedi.

 

Yüzbaşı Sagun, hedef gözeterek hiçbir zaman ne polislere ne de helikoptere ateş etmediklerini ileri sürerek, "İlk çatışmayı polisler başlattı. Görüntülerden sıralı gittiğimiz sırada ateş altında kalınca dağıldığımız görülür. Ateş çok yakınımıza gelince bölgeden ayrılmak zorunda kaldık. Hem bizden, hem de polislerde zayiatın en az olması için çaba gösterdik. Cumhurbaşkanı otelden ayrılmış, peki neden polis memurları boş bir otelde neyi koruma ihtiyacı duydu. Silahlı müdahaleyle neyi amaçladılar?" dedi.

 

Sanığın sözleri üzerine mahkeme başkanı, "Silahlı birileri devletin güvenlik güçlerinin yanına geliyor ve silahlarını bırakmalarını istiyor. Kuzu kuzu bırakacaklar mıydı yani?" dedi.

 

"Gül'ü korumaya da aynı teçhizatla gittim"

 

Sagun'a, Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, "Mukavemet beklemediğiniz bir operasyonda, bu kadar cephaneyle gidilmesini nasıl izah edersiniz?" sorusunu yöneltti.

 

Yüzbaşı Sagun ise, "Emekli olsam da, bana bugün de görev verilse yine giderim. Üzerimde 4 şarjör vardı. Makinalı tüfek nişancısının ne kadar aldığını görmedim. Onu o emri de ben vermedim. Abdullah Gül'ü korumaya gittiğimde de, aynı teçhizatı almıştım, orada da mukavemet yoktu. Bizim bu olaya nasıl çekildiğimiz belli. Bizim mühimmat atmaya, ateş etmeye kastımız yok ama atılmaya zorlandık" dedi.

 

'Sağ salim alınacağı söylendi'

 

Duruşmada daha sonra, Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli Üsteğmen Murat Köse savunmasını yaptı. Binbaşı Şükrü Seymen'i önceden tanıdığını, idol olarak gördüğünü ve görevi de kendisine onun verdiğini anlatan Üsteğmen Köse, şunları söyledi:

 

"15 Temmuz günü buluştuk. Çiğli'ye indik, terör liderine operasyon yapacağımızı düşünüyordum. Bizi burada Gökhan Paşa karşıladı, darbe açıklaması yaptı. Şükrü Binbaşı da bir personelin alınacağını söyledi. Ben de yanına yaklaşıp bu personelin kim olduğunu sordum o da o an Cumhurbaşkanının sapasağlam alınacağını söyledi. Kargaşa ortamı vardı, sağlıklı bir brifing ortamı yoktu. Ama yine de kafamda soru işareti oluştu."

 

Köse, Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'i kastederek, "Onu ünlü bir tuğgeneral biliyordum. 'Cumhurbaşkanı'nı ne vasıfla alacağız' dedim. Çünkü ilk başta korumalarına takviyeye gidiyoruz sandım. Kendisi de bana emrin Genelkurmay'dan geldiğini, emir komuta içersinde uyulması gerektiğini söyledi" dedi.

 

Marmaris'te çatışma sırasında yaşananları da anlatan Üsteğmen Köse, "Araziye kaçtığımızda öldürüleceğimizi düşünüp kaçmaya karar verdik. Sonrasında ise teslim olduk, yakalanmadık. Oradan istesek yine sıyrılırdık. Artık yeterli sürenin geçtiğini, teslim olmayı düşündük" dedi. Mahkeme Başkanı, ifadesindeki çelişkileri hatırlatınca Köse, baskıdan o zaman böyle davrandığını ileri sürdü.

 

Kaynak: DHA

- Advertisment -