Ana SayfaHaberlerGündemCumhuriyet davasında 2. gün

Cumhuriyet davasında 2. gün

 

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, gazeteci Ahmet Şık, Akın Atalay, Bülent Utku, Kadri Gürsel, Mehmet Murat Sabuncu, Önder Çelik, Musa Kart'ın da aralarında bulunduğu 12 isim katıldı. 

 

CHP'li milletvekili Mahmut Tanal, Can Dündar'ın eşi Dilek Dündar ile birlikte sanık yakınları ve yabancı basın temsilcileri duruşmayı izliyor. 

 

Duruşmaya gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu'nun savunması ile devam ediliyor. Sabuncu savunmasına, "Bu dava bütün gazetecilere bir gözdağı davasıdır. Türkiye'de bağımsız gazeteciliğin bedeli tutuklanmaktır" diyerek başladı.

 

Sabuncu'nun savunması

 

Bu davanın savcısı, bizi tutuklatan kişi FETÖ'den ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyor ama tutuksuz. FETÖ şüphelisi savcı Murat İnam bize FETÖ iftirası atıyor. Müebbetle yargılanırken tutuksuz, biz dokuz aydır tutukluyuz. 4 yılda bin 400 manşet atılır. Bilirkişi içinden cımbızla çekip rapor yapıyor. İddianameyi hazırlayan savcılar adetaları çok seviyor. Adetalarla dolu adeta bir iddianame sayın başkan. Siz gazetenin %10'u dışında tüm gazeteyi, ailelerimizi dokuz aydır mağdur ediyorsunuz.

 

Arkadaşımızın 5 yaşındaki çocuğunun mal varlığı bile sorgulanmış. Türkiye'de bağımsız gazeteciliğin bedeli tutuklanmak, cezaevine konmak ve savunma için 9 ay beklemek. Biz bunların hepsini yaşadık. Benim hiç MASAK raporum yok. Ama savcı 'zengin göstersin diye' iddianameye MASAK raporu da var diye eklemiş. 28 yıllık gazeteciyim. En son Cumhuriyet'te çalıştım. TGC ve IPI üyesiyim. Üyesi olduğum örgütler gazeteci örgütleridir. Ben gazetede 2014 yılında çalışmaya başladım. Ama siz 2013 yılında vakıfta olanları bana soruyorsunuz. O tarihte vakıf çalışanlarını tanmıyordum. Çay içmişliğim yoktur.Tanımadığım insanlarla çalışmadığım gazetenin vakfını ele geçirmişim. Bir gazeteci herkesle temas eder ama mesafesini korur. 'Bylock' kullanan 18.000 kişi varken 13 kişiyle görüşmüşüm. Bir gazeteci olarak binde birine bile temas etmemişim. Az olmuş. Cumhuriyet Vakfı Türkiye'nin en saygın isimlerinden oluşan ve tek amacı Cumhuriyet'i yaşatmak olan bir vakıftır.

 

Mehmet Ekinci ile konuştum. Odatv yargıcı idi. Ömürlerinden iki yıl çaldığınız, dokunanın yandığı arkadaşlarımızın görüşmecisi idim. Biz ağır tecritteyiz. "Görmek istersen denizi yukarıya çevir yüzü" derdi Sabahattin Ali. Biz tecritte yukarıyı da göremiyoruz. Bizim gökyüzümüz deniz gibi değil sayın başkan. Herkes Ahmet Şık'ın kitabı İmamın Ordusu'nun peşindeydi. Korkusuz 100 kişi tarafindan basıldı. O 100 yayıncıdan biri de benim. Eskiden gazeteciler haberin ve tarihin tanığıydı artık meslektaşlarının yargılandığı davada tanıklıklar. Bu da tarihe geçecek.

 

BANA EN AĞIR GELEN SUÇLAMA

 

Zaman zaman ailem ya da milletvekili arkadaşlar 'Süreçte sana en ağır gelen neydi' diye sordular. Evimin basılması mı? Terörle mücadelede bodrum katında bekletilmem mi? Çocuğu olan 47 yaşında bir adam olarak Silivri Cezaevi'nde pantolonumu çıkarmaya zorlanmam mı? Bir gazeteci olarak manşetlerin üstünden geçmem bana ağır geliyor. Burada yargılananlar 28 ile 60 yıl arasında gazetecilik yapmış kimseler. Cumhuriyet gibi laikliğin, demokrasinin savunulduğu gazetedeki insanlara FETÖ suçlaması yöneltilmesi bana zor geliyor.

 

Sabuncu, "Terör örgütleriyle araya mesafe koyma kriteriniz nedir? Ara dönemde kim sorumluydu? “Devlet tarafından kaybedilmiş kişiler için analar 644 haftadır nöbet tutuyor” dediniz. Devlet kaybetti bilgisi sizde var mı?" sorusu üzerine şöyle dedi.

 

Eylülden itibaren atılan her başlık, yayın sorumlusu olan benim sorumluluğumdur. Ben üstlenebilirim. Hiç sorun değil. Ben cevap verebilirim…İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Musa Anter, Hrant Dink, Metin Göktepe'nin yolundan dönmeyiz. Vakıf yönetim kurulunun belirlediği çerçeveye göre bütün şiddet eylemleri terör olarak tanımlanır. FETÖ, PKK veya başka örgüt olsun. Bu konuda devletin bilgisi olmalı. Recep Tayyip Erdoğan da Cemil Kırbayır'ın annesi Berfu Anne'yi kabul etti, onda da bilgi vardır.

 

'Pensilvanya'ya hiç gitmedim'

 

Ben Pensilvanya'ya hiç gitmedim. Gülen bana koku hediye etti, kalem hediye etti diyen gazeteci olmadım. Gülen'i öven tek yazım yok. Bizler namus ve şerefle gazetecilik yapmış; geçmişi belli gelecegi de belli olan kişileriz…

 

İlk duruşmada Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, gazetenin Yayın Danışmanı Kadri Gürsel ve karikatürist Musa Kart savunmalarını yapmıştı.

 

 İLK TUTUKLAMADAN BU YANA 9 AY GEÇTİ

 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu'nca "FETÖ/PDY ve PKK/KCK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" suçlarından yürütülen soruşturma kapsamında, aralarında Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ve karikatürist Musa Kart'ın da bulunduğu 9 kişi, 5 Kasım 2016'da tutuklandı. Hakkında yakalama kararı bulunan gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ise yurtdışından geldiği gün gözaltına alınarak 12 Kasım'da tutuklandı. Ayrıca yurt dışında bulunan Can Dündar hakkında yakalama kararı çıkarıldı. "Aksilahlanma" etiketiyle başlattığı kampanya 22 Ekim'de Cumhuriyet Gazetesi'nde manşet yapılan ve "JeansBiri" kullanıcı adıyla bilinen Ahmet Kemal Aydoğdu 22 Kasım'da, gazeteci Ahmet Şık ise 30 Aralık 2016'da tutuklandı. 

 

Kaynak: HÜRRİYET

- Advertisment -