Yayın çizgisinin değiştirilmesinin dahi suça konu edildiği davada Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, muhabir Ahmet Şık, Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ve muhasebeci Emre İper tutuklu yargılanıyor.
Duruşmada ilk olarak gazetede 2014 ile 2016 arasında yayın danışmanlığı ve köşe yazarlığı yapan Doğan Satmış dinlendi.
‘Engin başa getirilmek isteniyordu’
Cumhuriyet’in aktardığına göre, Satmış sözlerine şöyle başladı: “Ben bu arkadaşların FETÖ bağlantılı olduğunu söylemedim, buna inanmıyorum da. Bu arkadaşlar yıllarca FETÖ’ye karşı mücadele etmiştir. O sözler bana ait değil. Gazeteciliğin bu şekilde ağır cezalarda yargılanması dışarıya yansıması açısından da olumsuzdur. Bunu 35 yıllık gazeteci ve gazeteci meslek örgütlerinde yer aldığım için size aktarmak görevi bilinciyle geldim.”
Hükümete yakınlığıyla bilinen ‘gazeteciler.com’a verdiği söyleşi için : “O yayının yapıldığı gün Twitter’den o sözlerin bana ait olmadığını yazmıştım. Ama tekzip yoluna gitmedim, çünkü gazeteci olarak bir gazeteyi tekzip etmek bana uygun olmazdı” diyen Satmış, Akın Atalay’ın Aydın Engin’in yayın yönetmen yardımcısı üstünde etkili olmasını istediğini ve Engin’in gazetenin başına getirilmek istendiğini öne sürdü.
Şık söz aldı
Mahkeme başkanı ara verilmesini istedi ancak Ahmet Şık “Ben beyanda bulunmak istiyorum, ondan duruşmanın devam etmesini istiyorum” dedi. Talep kabul edildi.
Avukat Fikret İlkiz, heyete “Burada söylenecek bazı sözlerin sizle alakalı olmadığını önceden belirtmek istiyoruz” dedi.
İktidar güdümünde bir yargı var’
Şık şöyle konuştu: “Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’in yeni adli yılın açılışı vesilesiyle yaptığı konuşmadaki verilere göre ülke nüfusunun yüzde 8’i şüpheli durumda. Bu çok yüksek bir oran. Ama Cirit’in yaptığı basit hesap hatasını düzeltmek gerekiyor. 0-15 yaş grubunda yer alanlarla akıl hastaları vb. isnat yeteneği bulunmayan insanların oranı yaklaşık yüzde 25. Bir yüzde 10 da bedensel engelli ya da yatalak ve fiziken suç işleyemeyecek durumdaki insanlar var. Eğer, Yargıtay Başkanı’nın ifade ettiği gibi yaklaşık 7 milyon şüpheli varsa bu oransal olarak ülke nüfusunun yüzde 15’inin devlet nezdinde şüpheli görüldüğü anlamına gelir. Başka bir deyişle sokaktaki her yedi kişiden biri şüpheli. Karşımıza çıkan tablo şöyle: Çoğulculuğa değil çoğunlukçuluğa sırtını dayayarak memleketin kendinden olmayanlarına değişik biçimlerde ve düzeyde terörist muamelesi yapan bir iktidar var. Terörist muamelesini akıl almaz suçlamalara dönüştüren iktidar güdümünde bir yargı var.”
‘Böyle savunmaya izin vermem’
Mahkeme başkanının “Sözünü kesiyorum Ahmet Şık” demesi üzerine bir izleyici “Sen değil siz demeniz gerekir o sizin oğlunuz değil” diyerek müdahale etti. Başkan izleyiciyi salondan attırdı.
Şık sözlerine devam ederken, mahkeme başkanı bunun savunma olmadığını, ‘siyasi’ olduğunu, davanın ‘siyasi dava’ olmadığını söyledi.
Mahkeme başkanı: “Böyle savunmaya izin vermem.”
Şık: “Neden?”
Başkan: “Sanığı dışarı alıyorsunuz. Savunmasını kesiyorum.”
Şık: “Bu siyasi bir dava. Umarım siz kendiniz gibi bir mahkemede yargılanmazsınız. Gün gelecek siz yargılanacaksınız, burada siz olacaksınız, unutmayın bunu.”
Şık’ın mahkeme salonundan çıkarılması izleyicilerin tepkisine neden oldu. ‘Hepsi yargılanacak Ahmet çıkacak yine yazacak’ sloganı atıldı.
Öğle arasından sonra başlayan duruşmada Mahkeme Başkanı Orkun Dağ: “Ahmet Şık bundan sonra bu yargılama salonunda olmayacak. CMK 203-204 uyarınca bariz bir şekilde yargılamanın düzenini bozdu. Buna devam edeceğine şüphemiz yok. Ahmet Şık’ın protest bir adam olduğunu herkes biliyor, biz de biliyoruz. Burayı forumcu arkadaşlarıyla slogan atılan bir yer haline getirilmesi doğru değildir. Doğruları mümkün olduğu kadar yakalayıp bu yargılamayı sonuçlandırmayı tecelli ediyoruz.”
Dağ, daha sonra kendisini düzelterek “Ahmet Şık bu celsede olmayacak dedim” dedi.
Savcı, firari sanıklar Can Dündar ve İlhan Tanır’ın yakalamasının infazının beklenmesi, adli kontrol talebi olanların adli kontrollerin devamı ile tutuklu sanıkların bir önceki ara karardaki koşullar ortadan kalkmadığı için tutukluluk haline devam edilmesi talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, reddi hakim talebinin usule uygun olduğunu ve acil işler dışında işlem yapmayacağını beyan etti. Mahkeme Başkanı ‘reddi hakim’ kararının daha sonra değerlendirileceğini söyledi.
Murat Sabuncu: “Dün tutuklulukta 15’inci aya girdim. Bir savunma hazırlamıştım, okumak istiyordum ama Ahmet Şık savunmasını yapamadığı için doğal olarak ben de yapmayacağım. İkimiz de çıkacağız ve savunma yapacağız diye bekliyoruz. Sizin gözlerinize hep dik baktık. Ahmet Şık bu ülkedeki en dürüst gazetecilerdendir ve bu savunmayı yapabilseydi yine doğruları söyleyecekti. Sizden tek bir talebim var. Ahmet aşağıda tek başına. Ben de onun yanına inmek istiyorum. Bugün oğlumun doğum günüydü. Oğlum 21 yaşında. Yurt dışında hukuk okudu. Ve bugün salona alınmadı sayın başkan.”
Akın Atalay da savunma yapmadı: “Ben de gelişen yargı sürecine ve tanıklık beyanına ilişkin görüşlerimi erteliyorum. Bir an önce aşağıda yalnız bekleyen arkadaşımın yanına gitmek istiyorum. Ama siz tutukluluk konusunda karar verecekseniz bir şey söylemek istiyorum. Sizin heyetiniz, bundan 10 gün önce Silivri Cezaevi duruşma salonunda beş gün üst üste bir yargılama yaptı. Reina katliamı sanığının davası. Siz de sanığın ilk hedefinin Cumhuriyet gazetesi olduğunu iddianameden okumuşsunuzdur. Bizleri bombayı Cumhuriyet gazetesine atmaktan son anda vazgeçenlerle 30 metre ötede yatırıyorsunuz.”
Duruşmaya yarım saat ara verildi. Aradan sonra mahkeme tüm sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi.