Darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve iki polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davanın Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince geçen hafta cuma günü ara verilen duruşmasına devam edildi. Sanıklarından eski 3. Kara Havacılık Alay Komutanı Albay Murat Dağlı, sanıklardan Özcan Karacan'ın helikopterin konum bilgilerini veren takip cihazlarının kapalı tutulmasını istediğini belirterek, "Helikopterlerdeki takip sistemlerinin kapatılması, görevi verenin bizi takip edememesi anlamına geliyor. Bu bana pek anlamlı gelmedi ama emir bu şekilde olduğu için uyguladık." dedi.
Muğla Ticaret ve Sanayi Odası'nın konferans salonundaki duruşmada, sanıkların helikopterlerle nakillerini sağladığı ve uçuş yapacak personeli belirlediği iddia edilen eski Albay Murat Dağlı savunmasını yaptı.
3. Kara Havacılık Alay Komutanlığı'na ait Cougar marka helikopterlerden ilkinin birinci pilotu olan Dağlı, 15 Temmuz'dan bir gün önce yapılan törenle alay komutanlığı görevini devraldığını ifade ederek, Kara Havacılık Komutanlığı görevine vekalet eden eski Tuğgeneral Ünsal Coşkun'un kendisini arayarak, 4 helikopter hazırlamasını istediğini, görevin mahiyeti ve nereye gidileceği konusunda bilgi vermediğini iddia etti.
Harekât Merkezi'ndeki nöbetçinin uçuş yasağı başladığına dair kendisine bilgi verdiğini ifade eden Dağlı, "Yasak nedeniyle uçuşun iptal olacağını düşünerek eve gitmek için hazırlık yaptım. Saat 20.15 gibi Ünsal Paşa'yı aradım ve 'Çıkıyorum' dedim. 'Nereye gidiyorsun, uçuş yasağı iptal oldu, göreve çıkılacak.' dedi. Saat 21:30 sıralarında Kara Havacılıktan Özcan Karacan aradı ve Çiğli'ye gideceğimizi söyledi. Israr etmeme rağmen görevin ne olduğunu söylemedi." dedi.
Özcan Karacan'ın helikopterin konum bilgilerini veren takip cihazlarının kapalı tutulmasını istediğini de öne süren Dağlı, bu sistem sayesinde helikopterlerin Kara Havacılık Komuta Merkezince takip edilebildiğini belirterek, "Helikopterlerdeki takip sistemlerinin kapatılması, görevi verenin bizi takip edememesi anlamına geliyor. Bu, bana pek anlamlı gelmedi ama emir bu şekilde olduğu için uyguladık." diye konuştu.
Çiğli 2. Ana Jet Üssüne 4 helikopterle gittiklerini anlatan Dağlı, telefonla görüştüğü Coşkun'un orada beklemeleri talimatı verdiğini dile getirdi. Üste iken Ege Ordu Komutanı'nın kendisini aradığını aktaran Dağlı, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Ege Ordu Komutanı 'Murat neredesin?' diye sordu. Çiğli'de olduğumu söyleyince, 'Neden gittiniz oraya, herhangi bir oluşum içinde misin? Amirinle konuş, emrini teyit ettir. Gözlerinden öpüyorum.' dedi. Cuma akşamı saat 23.00 ve Ordu Komutanı beni arıyor ve gözlerimden öpüp kapatıyor. Keşke söylemediği neyse onları da söyleyip ya da 'Ne işiniz var orada, dönün alayınıza' deseydi. Bugün burada olmazdık. Bunun üzerine Ünsal Paşa'yı yeniden aradım ve telefon görüşmesini aktardım. 'Siz Genelkurmay Başkanı'nın emriyle bu görevdesiniz. Ege Ordu Komutanı'nı aramanıza gerek yok.' dedi. Ben de hayatın olağan akışı içinde 27 yıllık bir asker olarak verilen göreve devam ettim."
"Telefonum açıktı"
Uçuş ekibindekilerin kendisinin emriyle telefonlarını kapattıkları yönünde ifadelerinin bulunduğunu hatırlatan Dağlı, böyle bir emir vermediğini, kendisinin telefonunun da açık olduğunu söyledi.
Ortak WhatsApp grubundan bazıları eski, bazıları ise halen görevde olan pilot arkadaşlarının paylaşımlar yapmaya başladığını belirten Dağlı, "Ankara ve İstanbul'da bazı askeri hareketliklerin olduğunu yazıyorlardı. Biz İzmir'de olduğumuz için Gezi olayları gibi sınırlı bir şeyler oluyor zannettim ve bizim bölgemizle ilgili olabileceğini düşünmedim. Benim üç sicil amirim de o sırada Kara Havacılıkta bulunuyordu ve bir şey olsa benden saklamazlar diye düşündüm." dedi.
"Koordinatı Sönmezateş verdi"
Daha sonra nakledilecek personelin geldiğini ifade eden Dağlı, aralarından birisinin "Pilotlar buraya gelsin" diye seslendiğini ve kendisini tanıtan bu kişinin eski Tuğgenerel Gökhan Şahin Sönmezateş olduğunu kaydetti. Pilotlara bir koordinat veren Sönmezateş'in "Bizi buraya götüreceksiniz." dediğini aktaran Dağlı, ifadesini şöyle sürdürdü:
"Koordinatın neresi olduğunu sordum, 'Marmaris' dedi. 'Görev ne' dedim. Bunun üzerine Sönmezateş, 'Arkadaşlar Genelkurmay Başkanı ve Hava Kuvvetleri Komutanı'nın emriyle bizi buraya götürüp getireceksiniz.' dedi. Oldukça sertti. Personeli aldıktan sonra havalanmaya hazırlanırken, Sönmezateş'in bulunduğu bir numaralı helikopterin pilotu Zeki Göçmen'den 'Görev iptal' anonsu geldi. 5-10 dakika sonra 'Gökhan Paşa, Akıncı'ya gidebilir miyiz? diye soruyor' dedi. Kalkış hazırlığı yaparken Zeki Albay yeniden 'Akıncı iptal, ilk görev yerine gideceğiz.' anonsunu geçti."
Uçuş sırasında aynı WhatsApp grubundan Cumhurbaşkanı'nın İstanbul'a ulaştığı ve basın toplantısı düzenleyeceği şeklinde bir paylaşımda daha bulunulduğunu kaydeden Dağlı, bu mesajı görünce her şeyin kontrol altına alındığını düşünerek çok rahatladığını ileri sürdü.
Dağlı, "Ben görevi ve hedefi biliyor olsam neden helikopterdekilere 'Nereye gidiyoruz, dönelim' demeyeyim ayrıca böyle bir şey yapmaya da yetkim vardı." ifadelerini kullandı.
Marmaris'e iniş yaptıklarını ve bu sırada helikopterin içinden bir el silah sesi geldiğini belirten Dağlı, bu atışın helikopterdeki askerin tutukluk yapan silahının bu sorununu gidermek için yapıldığı bilgisi verildiğini öne sürdü.
"Her şeyi Imsık'ta öğrendim"
Dalaman'a giden helikoptere telsizden "Teslim olun" anonsları yapıldığını duyunca Bodrum'daki Imsık Meydanı'na yöneldiklerini kaydeden Dağlı, şöyle devam etti:
"Imsık'a ulaşınca oranın komutanı Fethi Yarbay bizi karşıladı. Sönmezateş yanımızdan ayrılınca 'Siz ne yapıyorsunuz, sakın gitmeyin' dedi. Karargaha gittik ve ilk defa neler olduğunu Fethi'nin odasında televizyondan gördüm. Fethi ikaz etti, silkeledi bizi. O esnada Gökhan Paşa geldi. Fethi'nin yakıt vermemek için tedbir aldığı aşikardı. Tankerin hareket etmemesi mümkün değildi. Lastikleri indirilmişti. Bu sırada Milas Meydan Komutanı aradı ve 'Bütün radarlar sizi takip ediyor, F16'lar havada sizi vuracaklar, sakın kalkmayın' dedi. Gökhan Paşa, Hava Kuvvetleriyle görüştüğünü ve bir tehdit olmadığını söyledi. Ünsal Paşa da arayarak benzer şeyler söyledi. Ardından diğer helikopter geldi, isabet almıştı ve asker yaralıydı. Hepimiz şok içindeydik. Kendi meydanımızdan yakıt alamıyordum ve helikopterimiz vurulmuştu."
Yaralının durumu ağır olduğu için Çiğli'ye gittiklerini anlatan Dağlı, üsse gidince Harekât Merkezi'ne davet edilip silahları aldıktan sonra polise teslim edildiklerini söyledi.
Uçum'u yalanladı
Mahkeme Başkanının ikinci pilotlardan Davut Uçum'un, "Marmaris'e ulaştığımızda bir helikopter ayrılıyordu" diye bir ifadesinin olduğunu, bu helikopteri kendisinin görüp görmediğini sorması üzerine Dağlı, meslektaşını yalanladı.
Dağlı, "O gece o şartlarda hiçbir pilot havadaki bir hava aracını tanımlayamaz. Davut bana kızmasın, onun hocası sayılırım ve 2 bin saat fazla uçmuşum. Böyle bir şey görmüş olması imkansız." dedi.
"Maç 90 dakika" sorusuna cevap vermedi
Mahkeme Başkanı, darbe girişimiyle ilgili hazırlanan çatı iddianamede geçen "Yurtta Sulh Konseyi" üyelerinden bazılarının sanıklar arasında bulunduğuna işaret ederek, şimdiye kadar ifade vermiş olan eski tuğgeneraller Gökhan Şahin Sözmezateş ve Ünsal Coşkun'a konsey üyesi olup olmadıklarını sordu.
İki sanık da "konsey"in 4-5 kişiden oluştuğunu bildiklerini ve "konsey" üyesi olmadıklarını iddia etti.
Bu arada, Mahkeme Başkanı sanıklardan Özel Kuvvetler üyesi eski Yüzbaşı Mehmet Öztürk'e, cezaevinde bulunan ve "15 Temmuz'un bir son değil bir başlangıç olduğuna inanıyoruz. Sürecin bu şekilde devam etmeyeceği ortada. Maç doksan dakika. Henüz bitmedi." yazılı kendisine ait notu sordu.
Öztürk, avukatı salonda bulunmadığı için bu soruya yanıt vermek istemediğini söyledi.
Takip sisteminin kapatıldığı bilgisi iddianamede de yer almıştı
Darbe girişimi sırasında 3. Kara Havacılık Alay Komutanı olan Murat Dağlı'nın olay günü diğer pilotlara "Kimseyle temas kurmayacaksınız, transponder DT 500 cihazlarını kapatacaksınız. Sadece 132.00 VHF kanalından benimle irtibat kuracaksınız" şeklinde talimat verdiği, uçuşa katılacak personeli bizzat kendisinin tespit ettiği, şüpheli pilotların Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı'ndan havalanmadan evvel ülke çapındaki darbe teşebbüsünden haberdar oldukları, iddianameye de geçen bazı tanık ifadelerine yansımıştı.
Ankara ili Güvercinlik semtindeki Kara Havacılık Okulu'nda bulunan Özcan Karacan ve Ünsal Coşkun'un, pilotlar Davut Uçum, Ali Aktürk ve Murat Dağlı ile telefon irtibatı kurarak verilen görevleri yerine getirmeleri yönünde talimat verdikleri belirtilen iddianamede, "Şüpheli Murat Dağlı'nın diğer pilotlara 'kimseyle temas kurmayacaksınız, transponder DT 500 cihazlarını kapatacaksınız. Sadece 132.00 VHF kanalından benimle irtibat kuracaksınız' şeklinde talimat vererek helikopterlerin radarlarca tanımlanmasını önlediği tespit edilmiştir." ifadelerine yer verilmişti.
Kaynak: AA