Türkiye'nin en büyük üçüncü muhalefet partisi konumunda olan Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) eski eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın cezaevindeki üçüncü yılları geride kaldı. Son bir yılda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Demirtaş’ın tahliyesi yönündeki kararı uygulanmazken, yerel mahkemelerin tahliye kararları da büyük hızla açılan yeni soruşturmalar ve tutuklama kararları ile engelleniyor. DW Türkçe’ye konuşan hukukçulara göre bu durum, Erdoğan iktidarının Demirtaş’ı hâlâ potansiyel bir lider ve ‘siyasi rehine' olarak görmesinin sonucu.
Aralarında Demirtaş ve Yüksekdağ’ın bulunduğu 12 HDP milletvekili, 4 Kasım 2016 tarihinde "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, "terör örgütü üyesi olmak”, "silahlı terör örgütüne üye olmak” ve "örgüt adına suç işlemek” gibi suçlardan gözaltına alınmıştı. Dokuz milletvekili için tutuklama kararı verilirken, Demirtaş Edirne F Tipi Cezaevi’ne, Yüksekdağ ise Kocaeli F Tipi Cezaevi’ne nakledilmişlerdi.
Aradan geçen üç yılda Türkiye siyasetinde pek çok önemli gelişme yaşanırken, Demirtaş ve arkadaşlarının cezaevi süreci ise devam etti. 7 Haziran 2015 seçimlerinde aldığı yüzde 13,1 oy ile AKP’nin tek başına iktidar olmasının önüne geçen ve Türkiye sol siyasetinde büyük heyecan yaratan Demirtaş’ın yargılanması ise, her geçen gün daha karmaşık bir hâl alıyor.
Tahliye kararları uygulanmıyor
Hakkında bugüne kadar 32 ayrı dava açılan Selahattin Demirtaş hakkındaki soruşturma dosyaları, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan tek davada birleştirildi. Davaya ilişkin dosya 26 Haziran 2018’de AİHM’e taşındı. AİHM ise geçen yıl bugünlerde, 20 Kasım 2018’de Demirtaş’ın ‘hukuki’ değil, ‘siyasi’ nedenlerle hapsedildiğine hükmederek tahliye edilmesi gerektiği kararına vardı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AİHM’in tahliye kararına “AİHM kararları bizi bağlamaz. Biz karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz” sözleri ile tepki gösterirken, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi de tahliye başvurusunu reddetti.
Aralık 2018’de de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, 4 yıl 8 aylık mahkumiyet kararını onadı. Ancak yeni çıkan birinci yargı paketi kapsamında İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Demirtaş’ın söz konusu davadan tahliyesine ve infazın durdurulmasına hükmetti. Ama Demirtaş, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan ayrı bir soruşturma kapsamında 20 Eylül’de Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından yine tutuklandı.
Demirtaş, son üç yıldır Edirne F Tipi Cezaevi’nde eski HDP Hakkari milletvekili Abdullah Zeydan ile aynı hücrede kalıyor. Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi Birinci yargı paketi kapsamında, Zeydan hakkında “örgüt propagandası”ndan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile “örgüte yardım yataklık etme” iddiasıyla verilen 5 yıl hapis cezasında infazın durdurulmasına karar vermişti. Ancak Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’nın birkaç saat içinde tahliye kararına itiraz etmesi sonrasında, Zeydan’ın tutukluluk halinin de devamına karar verildi.
“HDP’lilere özel rejim uygulanıyor”
DW Türkçe’ye konuşan Selahattin Demirtaş’ın avukatlarından Hadi Cin, son üç yıldır Demirtaş başta olmak üzere HDP milletvekillerine yönelik özel bir rejim uygulandığını söylüyor. Yapılan yargılamaları ve verilen cezaları “tamamen hukuk dışı bir rejim” olarak niteleyen Cin, “Demirtaş hakkında 2007-2008’den bu yana yaptığı her konuşma, her miting, her röportaj davaya dönüşüyor. Türkiye’nin birçok yerinde dava ve soruşturmalar sürüyor. Bir dosyadan tahliye olacağını öngördüklerinde bir başka hamle yapıyorlar. Süreç hukuk dışı işletiliyor” diye konuşuyor. Demirtaş’ın "özel bir siyasi rehine” olarak hapishanede tutulduğunu öne süren avukat Hadi Cin, “Bu yargılama ve infaz sürecinin kendisi, Anayasa’nın ve tüm hukuk düzeninin askıya alınmış haliyle yürütülüyor. Dolayısıyla başta ve özel olarak Demirtaş hedef alınarak, HDP’nin seçilmiş temsilcilerine karşı davaların neredeyse tamamı, ‘siyasi bedel ödetme davası’ olarak ele alınıyor” değerlendirmesinde bulunuyor.
Bir sonraki duruşma Ocak 2020’de
Demirtaş’ın yargılandığı ana davanın bir sonraki duruşması Ocak 2020’de gerçekleştirilecek. Demirtaş’ın son olarak tanık bile olmadığı 6-8 Ekim olayları nedeniyle açılmış bir davadan dolayı tutuklama aldığını hatırlatan Cin, şöyle konuşuyor: “Eğer ortada Demirtaş veya HDP’lilerin yararlanacağı bir hukuki süreç varsa, o zaman tüm mekanizmalar yavaş işletiliyor. Ama eğer bir tutuklama kararı alınmak isteniyorsa, bütün mekanizmalar birden hızlı çalışmaya başlıyor.”
Geçen yıl eş başkanlığı bıraktı
11 Şubat 2018’de gerçekleştirilen HDP 3'üncü Büyük Kongresi’nde görevlerini bırakan Demirtaş ve Yüksekdağ yerine, eş başkanlığa Pervin Buldan ve Sezai Temelli seçilmişti. Demirtaş son üç yılda hapishanedeyken verdiği röportajlarda aktif siyasete geri dönmeyi düşünmediğini açıklamıştı.
Dicle Üniversitesi Genel Kamu Hukuku Bölümü Öğretim Üyesi Vahap Coşkun
Bugünden bakınca, Demirtaş’ın ne zaman hapisten çıkacağı ve yeniden siyasete atılıp atılmayacağı merak konusu olmaya devam ediyor. Dicle Üniversitesi Genel Kamu Hukuku Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun’a göre, geçen üç yılda Demirtaş Türkiye siyasetindeki önemi ve ağırlığından bir şey kaybetmedi. Demirtaş liderliğindeki HDP’nin Kürt siyasi partilerinin tarihindeki en yüksek oyu almayı başardığını hatırlatan Vahap Coşkun, “HDP’nin bu gücü kazanmasında Demirtaş’ın oldukça etkili bir rolü oldu. Gerek HDP tabanının tahkim edilmesinde, gerek partinin diğer toplumsal kesimlere ulaşmasında göz kamaştırıcı bir performans sergiledi” diyor.
“İktidar Demirtaş’ı içeride tutmak istiyor”
Demirtaş’ın Erdoğan iktidarı açısından da çok önemli bir aktör olmaya devam ettiğini kaydeden Coşkun’a göre, iktidar Demirtaş’ı içeride tutmak için güçlü bir irade sergiliyor. Demirtaş’ın tahliye kararlarına rağmen hukukun ‘arka yolları’na sapılarak özgürlüğünün engellendiğini dile getiren Coşkun, “İktidar Demirtaş’ı içeride tutmak için her türlü yolu denedi. Bütün bu yargılama süreci, iktidar nezdinde Demirtaş’ın potansiyel bir lider olarak görüldüğünü ortaya çıkarıyor” diye konuşuyor.
"Genç liderler dönemi geliyor”
Demirtaş’ın HDP’nin başında olduğu dönemde kamuoyunda adeta ‘ana muhalefet lideri’ olarak algılandığına işaret eden Coşkun, aradan geçen üç yılda HDP’nin Demirtaş’ın boşluğunu dolduramadığını söylüyor. Bugün Türkiye siyasetini domine eden başlıca aktörler olan Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli’nin de yaşlarından dolayı yavaş yavaş siyasi hayatlarının sonuna yaklaştığını vurgulayan Coşkun, şunları söylüyor: “Bundan sonraki süreçte Türkiye siyasetine yeni ve genç aktörlerin girmesi beklenebilir. Öne çıkan üç isim ise Ekrem İmamoğlu, Ali Babacan ve Selahattin Demirtaş… Türkiye’nin son üç seçimine bakıldığında, HDP’nin Türkiye siyasetinde kalıcı olduğu ancak Demirtaş’ın liderliğine de ihtiyaç duyduğu görülüyor. Dolayısıyla önümüzde Demirtaş’ın Türkiye siyasetinde sahne alacağı uzun bir süre olduğunu söyleyebiliriz.”
Kaynak: Deutsche Welle Türkçe