Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ATV-A Haber ortak yayınında soruları yanıtlıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk bakanların etkinliklerini engelleyen Hollanda yönetimine tepkisini sürdürdü. Hollanda Başbakanı Mark Rutte'nin açıklamalarına da karşılık veren Erdoğan, "Hollanda diyor ki oradaki beyefendi, 'Bu ülkenin patronu biziz' diyor. Altına da bu fakirin resmini koymuş, üstüne de çarpı işareti… Ya ben patron değilim zaten. Benim ülkemin patronu millettir, millet ey Rutte. Sen daha demokrasiyi anlamamışsın, bence demokrasiyi öğren. Hiçbir başbakan, patron olamaz. O ülkelerin patronu, demokrasilerde millettir. Bir defa 'patron benim' demek, milletine saygısızlıktır. Zaten bunlarda saygı yok ki ve biz bu ülkede hiçbir zaman patron olmadık, biz bu ülkede efendi de olmadık" dedi.
"Helsinki melsinki hikâyeleri var ya bizim ülkemizde, bunların hiçbirinden ses çıkıyor mu?"
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Hollanda'daki olayda, bırakın siz merkezi yönetimi, belediye, belediye… Belediye birkaç saat içerisinde oturuyor, olağanüstü hâl ilân ediyor. Niye? Benim bakanımı oradan itfaiye aracıyla mı götürecek? Gelip makaslarla aracın kapılarını kesip öyle mi dışarı çıkaracak? Sınır dışı nasıl edecek? Ya bir bayan be, hani siz kadın haklarından bahsediyordunuz ya? Ve bu bayan Türkiye Cumhuriyeti'nin Bakanı, kendi toprağına girecek, diplomatik araç içerisinde, başkonsolosluk binasına girecek. Kendi başkonsolosluk binasına girmesine müsade etmiyorsun, içeriden başkonsolosun çıkmasına müsade etmiyorsun. Bütün bunların önünü açmak için ne yapıyor? Olağanüstü hâl ilân ediyor, iki saat içerisinde. Hâlâ Avrupa Birliği'nden, dünyada bu Helsinki melsinki hikâyeleri var ya bizim ülkemizde, bunların hiçbirinden bir ses çıkıyor mu? Yok. Ama Türkiye'de olağanüstü hâl ilân ediyoruz biz, darbe sebebiyle, Avrupa, hepsi ayakta, kim geldiyse Türkiye'ye, güya bizi ziyaret ediyor, ziyaret ederken de 'bu olağanüstü hâl ilânını ne zaman kaldıracaksınız?' Sordukları soru bu. Biz ne zaman darbe girişimini neticeye kavuşturursak o zaman."
"Bunların Viyana Sözleşmesi, faşistlikleridir"
"Bunların Viyana Sözleşmesi diye bir derdi yok. Hepsi bunların ayaklarının altında. Bunların Viyana Sözleşmesi, faşistlikleridir. Nazizm, buna Neonazizm diyebiliriz. Yeni Nazi akımı diyebiliriz. Bunların Viyana Sözleşmesi anlayışı budur."
Merkel'e: Sana yazıklar olsun
"Batı'nın gerçek yüzünü gösteriyorlar. Biz böyle görmek istemezdik. Almanya'nın Şansölyesi de Hollanda'nın yanında yer alıyor. Sana yazıklar olsun. Demek ki sen de aynı kafadasın. Bu, bu demektir. 'Yanındayım' dediğine göre o da demek ki aynı kafada. Biz kişinin sevdikleriyle beraber olduğuna inananlardanız. Bunların yaptıklarının kesinlikle ne Avrupa Birliği müktesebatına ne Venedik, hiçbir yere uyar tarafı yoktur."
"Almanya çok acımasız bir şekilde teröre destek veriyor"
"Avrupa Birliği ülkelerinin bir kısmı, hepsini aynı torbanın içerisine koymayalım, maalesef Türkiye'nin bu yükselişini hazmedemiyorlar ama burada ne yazık ki birinci sırada Almanya var. Almanya çok acımasız bir şekilde teröre destek veriyor."
Tutuklu Die Welt temsilcisi Deniz Yücel'e: Ajan terörist
"Malûm; İstanbul'da, konsoloslukta sözde bir gazetecileri vardı, ismini anmayalım, propaganda olmasın. Bizim bir gazetecimiz dedi şu anda konsoloslukta duruyor, halbuki orada durmuyor çok daha ilginç bir şey vardı bunu da tabii bilmiyor. Bunu bıraksanız dedi, önce bir defa yargıya çıkacak dedik. Dedi herhangi bir şey yok, gazeteci dedi. Bakın dedim, siz kendi ülkenizde 4 bin 500 dosyayla ilgili yargı bağımsızdır diyorsunuz, bizim yargımızı neden küçümsüyorsunuz? Bu adam ajan terörist. Çıktı yargılandı, o yüzden sahip çıkıyorlar. Buradan geri adım atamadılar. Buna benzer zaman zaman bunların bizimle özellikle Diyarbakır'da çok büyüttüler adamı da 1 ay Tarabya'da bizim Huber Köşkü'nün yanındaki rezidansta sakladılar. Fırsatını bulsalar kaçıracaklardı belki. Tutuklandı. Böyle bir ajan teröriste bir ülkenin Şansölyesi sahip çıkarsa kusura bakmasınlar ben buna soru işaretiyle bakarım. İstediğin kadar sen Hollanda'nın yanında yer al, sen teröristlere destek veriyorsun."
"Hesabını soracağız"
"Bunlar özellikle de hesaplarını, inşallah er veya geç verecekler ama süratle Hollanda olayının hesabını diplomatik açıdan bir defa soracağız."
"Ben öyle kuru kuruya özür dilemeyi, hiçbir şeyle değişmem. Hiçbir irapta mahalli yoktur onda. Bunların biz ne olduğunu biliriz, bunların cemaziyelevvelini biliriz."
"Kimsin sen ya? Haddini bil"
"Çarşamba günü Hollanda'da seçim var. Bunların bir tanesi tam manasıyla dört dörtlük ırkçı. Tehdit ediyor; 'Hollanda'yı terk edin.' Sen mi getirdin o insanları Hollanda'ya da 'Hollanda'yı terk edin' diyorsun? Kimsin sen ya? Haddini bil. Bir diğeri, başbakanken münasebetlerimizin de iyi olduğu birisiydi. O da kalkmış o olayın olduğu gece bizim Başbakanımıza meydan okuyor; 'Burayı terk etmesi lâzım' diyor. Peki sen bundan sonra Türkiye'nin kapısını nasıl çalacaksın? Şu anda biz, Ankara'ya döner dönmez oturacağız, Sayın Başbakan'la bunları konuşacağız. Kesinlikle bizler de şu anda diplomatik yaptırımlarımız nelerse, bunları yapacağız."
İsviçre'nin Blick gazetesinin attığı başlık
"Bugün bir İsviçre gazetesinde atılan bir başlık, çok çok manidar. Buna seviniyorum, mutluyum. Niye? İsviçre'nin bu gazeteleri de Türkçe'yi öğreniyor. Ne diyor burada? 'Erdoğan'ın diktatörlüğüne hayır oyu kullanın'. Şimdi bu da doğruyu söylüyor. Diktatörlüğüm yok ki. Bu ne demektir? Bu aslında tersinden okursanız, evet demektir."
PYD'nin Menbic'de özerklik ilânı iddiası
"Bunların hepsi hikâye. Kendilerine göre blöf yapıyorlar. Orada böyle böyle özerklik ilânı… Kuzey Suriye'de özerklik ilân etmişlerdi, ne oldu? Buralarda Türkiye'nin onayı olmadan bir adım atamazlar. Bunların hepsi adım adım takip ediliyor."
"Bazı köyleri de almış vaziyetteyiz"
"Bunlar şu anda kendilerine göre bazı şeyleri, böyle bir psikolojik ortam oluşturmak için kendilerinin de bitişleri geldiği için onlara güvenenlere de şöyle bir tatmin veya güven verebilmek için böyle bir şeyi ilân etmenin gayreti içerisine giriyorlar. Yok böyle bir şey. Biz zaten şu anda Münbiç kenarında bazı köyleri de almış vaziyetteyiz. Süreç devam ediyor."
Hollanda ile kriz nasıl çıktı?
Hollanda hükümeti, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın Türk toplumuyla ve diplomatik temsilcilerle bir araya gelmek amacıyla geçen hafta sonu yapacağı ziyaretleri engellemişti.
Rotterdam'da Başkonsolosluğu'na geçmesine müsade edilmeyen Kaya'nın önce korumaları gözaltına alınmıştı. Kaya'yı aracından çıkarmaya çalışan polis, vinçli çekici getirip aracı zorla çekme girişiminde bulunmuştu. Aracın kilidini açmak zorunda kalan Bakan Kaya, başka bir araçla polis eskortuyla Almanya'ya götürülmüştü.
Hollanda güvenlik güçleri, Kaya'ya destek vermek için toplanan Türklere polis köpekleri ve atlı polislerle müdahale etmişti.
Dışişleri Bakanlığı halen izinli olarak Türkiye dışında bulunan Hollanda Büyükelçisi'nin bir müddet görevine dönmemesini istemişti. Hollanda'nın Ankara Büyükelçiliği ve İstanbul Başkonsolosluğu'nun giriş ve çıkışları güvenlik gerekçesiyle kapatılmıştı.
Kaynak: A Haber, Al Jazeera