Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da bir alışveriş merkezinin açılış töreninde konuştu. Konuşmasında büyük oranda ekonomik gelişmelere yer veren Erdoğan, Rusya ve Çin'e kendi paraları ve TL ile ticaret yapmayı teklif ettiğini ve bu teklifin iki ülke tarafından makûl karşılandığını söyledi.
"Ekonomik sabotajlarla diz çöktürmeye çalışıyorlar"
Türkiye'nin 15 Temmuz darbe girişiminde diz çöktürülmek istendiğini söyleyen Erdoğan, bu kez borsa, döviz ve faiz üzerinden bunu başarmaya söyledi:
"Maalesef basireti bağlı kimi iş adamları dernekleri de bu sürece alenen destek oluyorlar. 28 Şubat dahil bu milletin iradesine yönelik bütün vesayet girişimlerinde ilk sırada saf tutmuş bir yapıdan başka türlü hareket etmesini beklemek elbette aşırı iyimserlik olur. Şimdi bunların içinde olanlardan bir tanesi enteresan twetler atıyor. Tweetlerinde ne diyor; Diyor ki bak 'Şu anda ağlıyorsunuz. İşte 15 Temmuz gecesi F-16'lara karşı, tankların karşısına dizildiniz. Şimdi niye ağlıyorsunuz?' diyor. Bunlar da işte eli kalem tutanlardan. Bir diğer taraftan da roman yazarıymış, başarılıymış, şuymuş, buymuş vesaire. Sizin her yeriniz roman yazarı olsa ne olur? Biz hayatı yaşıyoruz. Biz bu millete efendilik değil hizmetkarlık yapıyoruz. Bizim yaptığımız iş bu. Benim milletim kendisine ihanet eden o alçaklar, o hainler karşısında kendisini vatanı için tankların altına atıyor. Menfaat şebekeleri için değil."
"Niçin yastığının altında bu karşılığı olmayan parayı saklayacaksın?"
Erdoğan, geçen hafta işadamlarına, halka yastık altındaki dövizi TL ve altına yatırma çağrısı yaptığını anımsatarak, altının değişmez bir ölçü, para ölçüsü olduğunu anlattı. "Benim de alanım ekonomi, biraz bilirim. Fakat döviz bir baskı aracıdır ve bu döviz karşılığı olmadan bastırılan para ve karşılığı olmadan bastırılan bu parayla da 100 milyarlarca dolar birilerine akmaktadır. Mesele bu." diyen Erdoğan, bu meselenin çözülmesi gerektiğini vurguladı. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Niçin yastığının altında bu karşılığı olmayan parayı saklayacaksın. Gelin bu parayı milli paramıza çevirelim. Milli değerlerimize sahip çıkacağız ya dem bu dem, zaman bu zaman. Gelin şu anda dolarınızı, avronuzu TL’ye çevirin. Bizi yıkmak, bizi mahkum etmek isteyenlere karşı yastığımın altında bu para varsa, ben bunu TL’ye çevirmeliyim. 'Efendim zarar edersek ne olur?' Bu millidir, bunda bereket vardır. Bundan zarar etmezsin merak etme. Asıl zarar ettiren öbürüdür, çünkü öbürü emperyal bir mantığın temsilcisidir. Sen yerli, milli olmak suretiyle parana sahip çıkarak bu para burada kalacaktır."
"Rusya ve Çin'e teklif ettim"
Birçok adım attıklarını, Rusya ziyaretinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e alışverişi yerli parayla yapmayı teklif ettiğini belirten Erdoğan, "Sayın Putin’e dedim ki; 'Artık alışverişimizi biz yerli parayla yapalım. Ben sizden ne alıyorsam sana Rus rublesiyle ödemesini yapayım. Sen de benden ne alıyorsan Türk Lirası ile bana ödemini yap." dedi.
Aynı şeyi Çin'e, İran'a da teklif ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Makûl karşılandı. Merkez bankalarımıza da talimatları verdik, bundan sonra aramızdaki bu münasebetleri, bu yollarla inşallah yürütmeye çalışacağız. Dolayısıyla tekrar tüm milletime sesleniyorum. 'Yastığının altında ne varsa para olarak söylüyorum, gel bunu altına yatır, gel bunu TL’ye yatır ve bununla beraber piyasayı düzenleyelim. Piyasayı bununla düzenlediğimiz zaman işte o çıkar şebekeleri değil o zaman ülkemiz kazanacak. O zaman millet kazanacak." dedi.
"Bunu Osmanlı’da da yaptılar"
Türkiye ekonomisinin sağlam temeller üzerinde inşa edildiğini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
"Hiç kimsenin hele hele iş dünyasını temsil iddiasındaki derneklerin bu millete karamsarlık pompalamaya hakkı yoktur. Bu ülke 2001 krizinde gecelik faizlerin yüzde 7 bin 500’lere çıktığı günleri yaşadı. Bunu Osmanlı’da da yaptılar. Osmanlı’da yüzde 900’lere kadar faizi çıkarttılar. Osmanlıyı çünkü o şekilde çökertmek istiyorlardı. Şimdi de işte burada 7 binin üzerine faizi çıkarttılar. Bu millet bunu da aştı. Vergi gelirlerinin faiz borçlarını dahi karşılayamadığı dönemleri gördü. Göreve geldiğimizde durum buydu. Türkiye memur maaşlarını ödeyememe tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Bu ülke IMF kapılarında birkaç milyon dolar için boyun büktüğü acı dolu günleri yaşadı. Ama şimdi bizim IMF’ye borcumuz yok. Elhamdülillah şu anda merkez bankamızın döviz rezervi işlerimizi görüyor ama dikkatliyiz."
"Dövize bağımlılığımızı düşürmeliyiz"
Felaket senaryolarından bahsedenlerin, o dönem paralarına para katmanın, krizi fırsata çevirmenin mutluluğunu yaşadığını ifade eden Erdoğan, "Burası çok önemli. Millet gelecek kaygısıyla kıvranırken, bunlar sırça köşklerinde saltanat sürüyordu. Rabbim bir daha bizlere o günleri göstermesin. Ülkemizde artık bu dönemler bir daha geri gelmemek üzere kapanmıştır. 14 yıldır hayata geçirdiğimiz reformlar ekonomimizi krizlere, sarsıntılara hatta 15 Temmuz’da olduğu gibi büyük fırtınalara karşı dirençli hale getirmiştir. Bu millet güçlü bir millet, bu millet büyük bir millet. Bakın 15 Temmuz’un ertesinde 16 Temmuz’da benim milletim yastığının altından 2,5 milyar doları piyasaya sürdü ve TL almak suretiyle hesapları altüst etti. İşte şimdi ben milletimden bunun devamını bekliyorum. Dünyada birçok lider ülkesinde bu tür çağrıları yapıyor. Ben de milletime bu çağrıları yapıyorum." diye konuştu.
Erdoğan, "Küresel piyasalarda son birkaç aydır yaşanan dalgalanmaların ülkemizdeki etkisi geçicidir. Dünyanın en büyük ekonomileri dahi bu sürecin yansımalarını hissediyor, yaşıyor. ABD yaşamadı mı? Lehman Brothers olayını biliyorsunuz. ABD, orada neler yaşadı, neler? Bunlar olmuyor diye bir şey yok. Her yerde oluyor. Mesele bunu çok kısa sürede atlatmak, çok kısa sürede kurtulmak. Türkiye nasıl 2008 krizini diğer ülkelere göre çok rahat atlatmışsa, inşallah çok daha kısa sürecek bu çalkantılı dönemi de geride bırakacaktır. Madem kriz operasyonu döviz üzerinden yapılıyor. Öyleyse biz de kullanabileceğimiz her yerde kendi paramızı kullanıp dövize bağımlılığımızı düşürmeliyiz." diye konuştu.
"Türkiye’nin ekonomi seferberliği…"
Bundan sonra ihaleleri Türk Lirası üzerinden gerçekleştirerek bir dönüm noktasını başlatacaklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türk Lirası üzerinden yapabileceğimiz işlemleri, kiralamaları, alımları ki devlet olarak da Cumhurbaşkanlığında yaptığımız ekonomi zirvesinde onu da karara bağladık. Yapılabilecek tüm ihaleleri TL üzerinden bu şekilde gerçekleştireceğiz ve bu şekilde ihalelerde de bir dönüm noktasını başlatmış olacağız. Alımları neden döviz üzerinden gerçekleştirip kendimizi niye dolara, avroya bağımlı hale getirelim. Artık böyle bir dönemi girelim. Neden yastık altında atıl duran ziynet eşyalarını, dövizlerini, altınları ekonomimize kazandırmayalım. Bunun da adımlarını atalım. 15 Temmuz’da nasıl el birliği ile demokrasimize, özgürlüğümüze, geleceğimize sahip çıkmışsak, şimdi de ekonomimize sahip çıkma zamanıdır. Gün laf söyleme değil harekete geçme zamanıdır. Gün Türkiye’nin ekonomi seferberliğine köstek değil, destek olma zamanıdır. Ben Cevahir ailesine çağrımıza kulak verip açılışını yaptığımız bu alışveriş merkezinde kiralamaları döviz yerine Türk Lirası ile yaptıkları için teşekkür ediyorum."
"Bir defa faiz meselesini çözmemiz gerekiyor"
Ülkedeki tüm yerli ve yabancı şirketlerden, Türkiye'ye güvenmelerini, ülkenin geleceğine yatırım yapmalarını beklediklerini ifade eden Erdoğan, bu ülkenin şimdiye kadar kendine inananı, yatırım yapanı asla yarı yolda bırakmadığını ve bırakmayacağını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devlet ve siyasetçiler olarak elini taşın altına koyan, bu milletin yanında saf tutan herkesi desteklemeye devam edeceklerini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Burada özellikle ekranlar aracılığıyla duyurmam gereken bir konu daha var. O da şu. Hep söylüyorum, yine söyleyeceğim. Anlaşamadığımız kişiler olabilir, kurumlar olabilir vs… O da şu. Çünkü şu anda yatırımcıların oluşturduğu bir mecliste bir aradayız. Bir defa faiz meselesini çözmemiz gerekiyor. Yalnızlığımı biliyorum ama mücadelemi sürdüreceğim, kararlıyım. Çünkü faizi önemli bir sömürü aracı olarak görüyorum. Faizi emperyalist mantığın en önemli sömürü araçlarından biri olarak görüyorum ve faizi yatırımcıyı köşeye sıkıştırma aracı olarak görüyorum. Şu anda Türkiye'de en yüksek parayı kazanan reel yatırımcı değildir. En yüksek parayı kazanan finans sektöründe olanlardır. Kendi öz sermayeleriyle değil. Bütün mevduat sahiplerinin bankaya yatırdıkları parayla ne yapıyor? Vurgunu vuruyor ve konuştukları zaman bunlar öyle ufak tefek parayla konuşmuyorlar. 'Bu yıl şu banka şu kadar kazandı, şu banka şu kadar kazandı' derken reel yatırımcıya bakıyorsun, o kılı kırk yarıyor ve bir de hele işler terso gitti mi? Ondan sonra çağırıyor diyor ki, 'Böyle böyle, geri dön bakalım.' 'Nasıl geri döneceğiz, bak durum kritik.' 'Döndün döndün, dönmediğin taktirde el koymak durumundayım' diyor. Şimdi yatırımcı ne yapacak burada? Zaten imza atarken nereye imza attığını bilmiyor yatırımcı. Çünkü önündeki sözleşmede, metnin içinde cümleler öyle yazılmış ki karıncanın önüne koysan o bile okuyamaz. O kadar ince, bir garip metin. Yüzde kaçla aldığının bile farkında değil. İyice sıkışmış ya 'hemen şu parayı alayım, işi bitireyim' diyor. Maalesef bu metinlere bu imzalar atılmak suretiyle ki; şu anda yüzde 14-15 buralara kadar çıkıyor. Öyle mi Adnan Bey. Çıkıyor değil mi? 17-18 buralara kadar çıkıyor. Yüzde 17-18'le bu yatırımcının para kazanması mümkün mü? Böyle bir para yok ki. Böyle bir parayı nereden kazanacak ama o yüzde 17-18 ile bunu sağdan, soldan çarpacak, bilmem ne yapacak, ödeyecek."
"Yatırımcının önünü açacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, finans sektöründekilerin rahat olduğunu kaydederek, "Onlar garantide ama reel yatırımcı maalesef zor durumda. Ben de diyorum ki kardeşim düşürün. Şu anda dünyada Amerika yüzde 0,50 faizle veriyor. Japonya'ya geliyorsun eksi. Faiz oranı bu. Avrupa'ya geliyorsun 1- 1,5 buralarda. Bilemedin 2. Peki bize ne oluyor?" değerlendirmesinde bulundu. Onların hem bununla hem para kazandığını hem de yatırımcısının önünü açtığını vurgulayan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Biz de yatırımcının önünü açacağız ki bu yatırımcı yatırım yapsın. Yatırımdan sonra istihdam sağlayalım, istihdamdan sonra üretimi gerçekleştirelim. Ardından da rekabet imkanını verelim ve ondan sonra da parayı gerçekten kazanma fırsatını yakalayalım. Derdimiz bu. Bunun için er veya geç adımlarımızı atıyoruz, atacağız ve bu işi de inşallah gerçekleştireceğiz."
Kaynak: AA