İktidar basınının hoşlanmadığı haberlerle ilgili iki aşamalı bir tavrı var. Önce “ademe mahkûm” etmeye çalışıyor, yani yok sayıyor ve unutulmasını umuyor. Fakat haber sosyal medyada unutulmayı imkânsız kılan bir yaygınlıkla paylaşılmışsa ikinci aşama devreye giriyor: Bir kulp bulunarak haber itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor.
Bu taktik, muhalefetin basiretsizliği ve sosyal medya kullanıcılarının asıl neyin önemli olduğunu belirlemedeki zaafları nedeniyle bazen tıkır tıkır işleyebiliyor. Mesela sonradan 15 Temmuz darbe girişiminde önemli rol oynayacak olan tuğgeneral Mehmet Dişli’nin, ülkenin başbakanının ve milli istihbarat başkanının raporlarına rağmen 2015 şûrasında neden emekli edilmediği haberi patlak verdiğinde mükemmel bir şekilde işledi. İktidar ve iktidar basını, gayet basiretli bir biçimde bu tehlikeli haber karşısında en iyisinin görmemek ve susmak olduğunu tespit edip uyguladılar. Ne var ki, iktidar, deşilmesi durumunda hâsılasının hayli büyük olması çok muhtemel bu haber yerine iktidarın ortaya attığı toplara şut çekmeyi tercih etti ve bu müthiş haber söndü gitti.
İktidar basınından, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili Hüda Kaya’nın Meclis’te Diyanet’i eleştirdiği konuşma için de benzer bir performans beklenirdi. Fakat konuşmanın sosyal medyadan yüz binlerce insan tarafından paylaşılması, bir günlük bir suskunluktan sonra onları iki maddelik “hoşlanılmayan haberler protokolü”nin ikinci maddesini devreye sokmak zorunda bıraktı.
Hüda Kaya’nın konuşması gerçekten de hazmı zor bir konuşma olmuştu. Özellikle de Diyanet’in dinin yasakladığı eşcinselliği lanetlerken yine dinin yasakladığı hırsızlık, yolsuzluk, istismar gibi alanlara hiç girmediğinin ele alındığı bölümleriyle…
Şöyle dedi Hüda Kaya:
“AKP Genel Başkanı’nın da LGBT’ler hakkında söylediği sözleri gidip internetten okuyun. Kaldı ki Diyanet İşleri bir Müslüman olarak beni temsil edemez, meşru değildir. (…) Diyanet kendi düşüncesini söylüyorsa, Barolar da kendi düşüncesini söyleme hakkına sahiptir. (…) Diyanet din adına konuşacaksa hırsızlık için konuşmalı, çocuk tecavüzleri için konuşmalı. Kuran kurslarında tecavüze uğrayan erkek çocukların hakkını savunmalı. Yolsuzluklar için konuşmalı, boş yere, haksız yere katledilen insanlar için konuşmalı.”
Sabah gazetesi, videonun yarattığı etki üzerine devreye girdi. Bu aşamanın “kulp” vazifesini de yine “FETÖ’cülük” görecekti. “FETÖ’cü Hakan Şükür” Hüda Kaya’nın mesajını twitter hesabından paylaşmıştı. Eh, bu da Sabah’a haberi hangi başlık üzerinden göreceğinin ilhamını vermeye yetti: “FETÖ’cü Hakan Şükür’den HDP’li Kaya’ya destek.”
Ne var ki, Kaya’nın “Diyanet konuşsun” dediği alanlarda olan bitenlerin iktidarın tabanında ciddi rahatsızlıklar yarattığı da ortada. O nedenle, iktidar basınının, okurlarını bazı haberlerden öcülerle korkutarak uzak tutmaya çalışması giderek daha az etkili olmaya mahkûm. “