Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü brahim Kalın, CNN International televizyonunda Cristiane Amanpour’a telefon bağlantısı ile konuk olarak Suriye’de yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Kalın, ABD'nin Suriye rejimine misillemesini Türkiye'nin desteklediğini belirtti ve "Ancak tabii savaşın sona erdirilmesi ve Esed rejiminin başka suçlar işlemesini engellemek için atılması gereken başka adımlar var" dedi.
Amanpour'un sorunları ve Kalın'ın yanıtları şu şekilde:
"Obama 'kırmızı çizgi'nin aşılmasına izin vermişti"
Cristiane Amanpour: Türkiye dâhil birçok ülke, ABD’nin askeri hamlesine destek verdiklerini ifade etti. İbrahim Kalın, Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözcüsü ve danışmanı. Hava saldırısını “rejimin savaş suçlarına karşı olumlu bir tepki” olarak nitelendirdiler. Şimdi programa telefonla katılıyor. Sn. Kalın, programa hoşgeldiniz. Hava saldırısına “olumlu bir tepki” dediniz. Sizce buradan sonra süreç nereye gidecek? Sizce bu adım, rejimi gelecekte kimyasal silahlar kullanmaktan vazgeçirecek mi?
İbrahim Kalın: Ümidimiz bu yönde. Zaten dün gece Humus bölgesindeki Saryat Hava Üssü’ne yapılan hava saldırısını bu sebeple destekledik. Suriye rejimi Guta’da benzer bir saldırı gerçekleştirdiğinde ABD yönetimi o dönemde Başkan Obama’nın ifadesiyle ‘kırmızı çizgi’nin aşılmasına izin vermişti. Tabii o dönemden sonra Esed rejimi bu savaş suçlarını hem kimyasal hem de konvansiyonel silahlarla işlemeye devam etti. Bu nedenle Başkan Trump, dün gece Esed rejimine misilleme yaparak bundan sonra kimyasal saldırıların cezasız kalmayacağını ortaya koymuş oldu. Ancak tabii savaşın sona erdirilmesi ve Esed rejiminin başka suçlar işlemesini engellemek için atılması gereken başka adımlar var.
"Esed rejiminin saldırıları Astana sürecine zarar veriyor"
Amanpour: Peki siz, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık buradan sonra ne yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz? Çünkü şimdi birçok Avrupa ülkesi “Suriye’nin Esed ile bir geleceği olamaz” sloganını tekrarladıklarını duyuyoruz. Sizce toptan bir strateji değişikliği olacak mı? Sizce bu süreç nereye gidiyor?
Kalın: Şu anda Cenevre ve Astana olmak üzere iki süreç devam ediyor. Bu süreçlerin ortak hedefi siyasi çözüm sürecini başlatmak ve sonuca ulaştırmak. Genel anlayış, Esed’in bu siyasi çözüm sürecinin sonunda görevde kalmayacağı. Bunun tam olarak nasıl yapılacağının belirlenmesi için zaman ve birçok pazarlık yapılması gerekecek. Ama Trump yönetimi, rejimin savaş suçlarına karşı net bir tavır alarak siyasi geçişin anlamlı olabilmesi için Esed rejiminin meşru güç olma iddiasından vazgeçmesi gerektiğini gösterdi. İkinci nokta ise Cumhurbaşkanımızın daha önce gündeme getirdiği Suriye’de güvenli bölgeler ve uçuşa yasak bölgeler kurulması konusu. Biz bu adımın atılması gerektiğini uzun süredir söylüyoruz. Ve bize bazı güvenlik sorunları ve lojistik meseleler dışında bunun neden yapılamayacağı hakkında somut, makul bir gerekçe sunulmadı. Suriye’de güvenli bölgeler ve uçuşa yasak bölgeler olsaydı muhtemelen bu kimyasal saldırı ve diğer zulümler olmayacaktı. Bu aşamada müttefiklerimizle, ABD ile, uluslararası koalisyonla ve Körfez ülkeleriyle görüşme hâlindeyiz. Aynı zamanda Ruslarla konuşuyoruz çünkü onlarla birlikte Astana sürecini başlattık ve Esed rejiminin saldırıları hem Türkiye hem de Rusya’nın desteklediği Astana sürecine zarar veriyor. Bu nedenle uluslararası koalisyon, Rusya ve İran dâhil Esed rejimi üzerinde etkisi olan tüm taraflara Astana Süreci’ne zarar verilmemesi çağrısında bulunuyoruz. Önümüzdeki günlerde Ruslarla ve diğerleriyle konuşmaya devam edeceğiz. Sürecin ilerlemesi ve bu tür saldırıların tekrar yaşanmaması için atılabilecek adımları konuşacağız.
"Misilleme ciddiye almamız gereken bir gelişme"
Amanpour: Son olarak hükümetiniz bugün ABD yönetimi veya ABD Dışişleri Bakanlığı’yla görüştü mü? Ve açıkçası, Sn. Kalın, bu barış süreçleri şimdiye dek tam anlamıyla hiçbir sonuç üretmedi. Siz Esed rejiminin üzerinde bir baskı oluşmasının mevcut sürecin gidişatını değiştireceğini düşünüyor musunuz?
Kalın: Öyle olmasını umuyoruz. Bu nedenle dün gece yapılan misilleme ciddiye almamız gereken bir gelişme. ABD’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde benimsediği pozisyonu ve yapılan açıklamaları da takip ettim. Siyasi sürecin ilerleyebilmesi için Esed rejimi üzerinde ciddi bir baskı kurma konusunda hazır olmalarını cesaret verici buluyorum. Haklısınız, geçmişte birçok inisiyatif alındı ve maalesef bunlar başarısız oldu. Bu yaşananlardan alınması gereken ders tekrar başarısız olma lüksümüzün olmadığıdır.
Kaynak: Al Jazeera